Temelli: Silah yerine ekmeğe ve barışa bütçe ayrılmalıdır
Meclis'te gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan DEM Parti Grup Başkanvekili Sezai Temelli, bütçenin büyük bir kısmının silahlanmaya ayrıldığına işaret ederek, "Ekmek ve barış için bir bütçe hazırlamanız gerekirdi. Ama bırakın ekmek ve barış için bütçe hazırlamayı, siz sermaye ve savaş için bütçe hazırlamaya devam ettiniz" dedi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Grup Başkanvekili Sezai Temelli, Meclis'te düzenlediği basın toplantısıyla gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Vakıflar Kanunu'na ilişkin teklifin geçen hafta Meclis'te görüşülmeye başladığını hatırlatan Temelli, "Burada, vakıfların özerkliğini yok sayan, belediyelerin ve yerel demokrasinin vakıflarla kurduğu ilişkiyi, tarihi ve kültürel varlıklar üzerindeki etkisini yok sayan merkeziyetçi bir anlayışın kendisini dayattığını görüyoruz. Kabul edilebilir bir kanun değil. Dolayısıyla buna karşı muhalefetimiz de devam edecek" dedi.
Süreç komisyonunun 16 toplantı gerçekleştirdiğine işaret eden Temelli, "Geldiğimiz merhalede önemli bir aşamadayız. Bu aşamanın iyi değerlendirilmesi ve artık yasamaya dair faaliyetlerin bir an önce hayata geçmesi önceliğimizdir. Umuyoruz ki kaybedilen zamanın da telafisiyle yıl sonuna kalmadan beklenen yasalar Meclis gündemine gelecek ve yasalaşacaktır. Bu tabii bizim umudumuz. Bu umudun gerçekleşmesi için de gereken çabayı ortaya koyacağız" ifadelerini kullandı.
'İNFAZDAKİ EŞİTSİZLİK DEVAM EDİYOR'
11. Yargı Paketi'ne dikkat çeken Temelli, bu paketin de infaz eşitliğine dönük beklentileri karşılamaktan uzak olduğunu vurguladı. "İnfazdaki eşitsizlik devam ediyor ve yasaların ortaya koymuş olduğu adaletsizlik hala Türkiye'deki cezaevi gündemlerinin başında geliyor. Tabii ki çok sayıda mağdurun olduğu bir ülke bu ülke. Bu adaletsizliklerden kaynaklı çok sayıda mağdurun olduğu bir ülke. Bu mağduriyetlerin sona ermesini bekliyor insanlar" diyen Temelli, bu konuda bir düzenleme olduğuna dair ortada bir belirti olmadığını kaydetti.
Hapishanelerde bin 600'den fazla hasta tutsak olduğunu dile getiren Temelli, infaz yakma uygulamalarının da devam ettiğini söyledi. Meclis'in esas gündeminin bu mağduriyetleri ortadan kaldırmak olması gerektiğini vurgulayan Temelli, "Mağduriyetler neredeyse o mağduriyetleri ortadan kaldıracak bir adres olmalı Meclis" dedi.
'DEZENFLASYON PROGRAMI BAŞARISIZ OLMUŞTUR'
Bu sabah açıklanan enflasyon verilerine dikkat çeken Temelli, "Enflasyon rakamlarını 2,55 olarak açıkladı TÜİK. ENAG ise 3,75 olarak açıkladı. Arada yüzde 50 fark var. Yıllık enflasyonda neredeyse yüzde 100'e yakın bir fark var. Yani TÜİK, emekçilerin ve emeklilerin hakkını gasp etmeye, çalmaya devam ediyor" dedi.
Dezenflasyon programının başarısız olduğunu vurgulayan Temelli, "Bu programın çökmesinin en önemli nedenlerinden biri de aslında bütçelerdir. Adalet ve Kalkınma Partisi her yıl aynı bütçeleri, aynı anlayışla hazırlıyor ve farklı sonuçlar elde etmeye çalışıyor. Bu mümkün değil. Dolayısıyla bu denli sağlıksız bir anlayışla hazırlanan bütçelerin ekonomiye sağlayacağı hiçbir olumlu katkı yok" ifadelerini kullandı.
'HALKA YALAN SÖYLÜYORLAR'
Bütçe görüşmelerine işaret eden Temelli, "Emekçiye yüzde 11 zam veren, memura ve emekliye bu zammı reva gören ve gelecek yıl enflasyon hedefini yüzde 16 koyan bu kurmaylar bütçeyi hazırlarken hangi projeksiyonla hazırlıyorlar? Sadece yeniden değerleme oranına baksanız yüzde 25'in üzerinde. Yani halka yalan söylüyorlar. Yüzde 16 falan yok. Öyle bir projeksiyonun tutma ihtimali yok. Çünkü yeniden değerleme oranını yüzde 25 yapmış. Yani 2026 yılı enflasyon rakamı için minimum beklenti yüzde 26. Uyumlu da. Yani 2026'da 26, 2027 yılında 27. Demek ki enflasyon yükselmeye devam edecek. Halka yalan söylüyorlar" dedi.
Vergide adaletsizliğin devam edeceğini belirten Temelli, "Beklenen gelir vergisi 3,2 trilyon. Peki, vergi harcaması ne kadar? 3,6 trilyon. Vergi harcaması nedir? Sermayeden, yani vergisini ödemesi gerekenlerden vergi almaktan vazgeçmenizdir. Sermayenin 3,6 trilyon vergisinden vazgeçiliyor ama 3,2 trilyon gelir vergisi toplanacak. Demek ki bu sermayeden toplanmayacak. Kimden toplanacak? Emekçiden toplanacak. Emekçilerin vergi yükü bununla sınırlı mı? Hayır. Neden? Çünkü dolaylı vergilerdeki artış da devasa" diye belirtti.
'HALA SİLAHA NEDEN BU KADAR ÇOK KAYNAK AYIRIYORSUNUZ'
Temelli, şöyle devam etti: "Geçen yıl güvenlik sektörüne ayrılan para 40 milyar dolarken, bu yıl 51 milyar doları geçmiş durumda. Yani payı, miktarı giderek artıyor. Bütçenin yüzde 11,5'i güvenlik bürokrasisine, militarist akla gidiyor. Neden? Böyle bir sorunu mu var ülkenin? Hadi geçmişte bahaneniz vardı; ama 27 Şubat'ta gelen deklarasyonla beraber, sayın Abdullah Öcalan'ın ortaya koymuş olduğu yeni dönem perspektifiyle beraber artık bahaneniz de yok. Demokratik siyaset stratejisinin bu denli silaha ihtiyaç duymadığı bir süreci yaşarken, siz hala silaha neden bu kadar çok kaynak ayırıyorsunuz? Aslında bu da yaşadığımız yoksulluğun ve sıkıntının en önemli nedenlerinden biri. Dönemin ruhuna uygun bir bütçe hazırlamanız gerekirdi. Ekmek ve barış için bir bütçe hazırlamanız gerekirdi. Ama bırakın ekmek ve barış için bütçe hazırlamayı, siz sermaye ve savaş için bütçe hazırlamaya devam ettiniz."
'DAHA FAZLA YEREL DEMOKRASİ VE KATILIMCI BÜTÇEYE İHTİYAÇ VAR'
Toplumun ihtiyaçlarını önceleyen bir anlayışla bütçeye yaklaştıklarını söyleyen Temelli, şu ifadeleri kullandı: "Emekliler, emekçiler, kadınlar, engelliler, gençler; topyekun ülkenin yüzde 85'i mağdurdur. Bu yüzde 85 halktır ve bu halkın ihtiyaçlarını, gereksinimlerini karşılayacak bir bütçe yapmak gerekiyor. Yapıyor muyuz? Evet, yapıyoruz. Nerede? Muş'ta, Varto'da yapıyoruz. Gidin Varto'ya, Varto ilçemizin yapmış olduğu bütçeyi inceleyin. O bütçenin adı katılımcı bütçedir. Yani yerel demokrasinin bütçe anlayışı orada karşınıza çıkar. Halkla toplantılar yapılır ve halkın ihtiyaçları bizzat halkla beraber belirlenir. Eldeki olanaklara ve kaynaklara göre doğrudan katılım, doğrudan demokrasi anlayışıyla bütçe biçimlenir; halkın onayına sunulur ve planlanır. Demokratik planlamayla bütçe hayata geçirilir. İşte bütçe anlayışı budur."
"Bu kusurlu demokrasinin, otoriter rejimin baskısı altında inleyen demokrasinin kurtuluşu yerel demokrasiden geçiyor. Ekonominin kurtuluşu da katılımcı bütçe anlayışından geçiyor" diyen Temelli, daha fazla yerel demokrasi ve katılımcı bütçeyle bu sorunları aşabileceklerini dile getirdi.