26 Eylül 2025 Cuma

İnsan hakları savunucuları: Zorla müdahale Serkan'ı öldürür

İnsan hakları ve hukuk örgütleri, ölüm orucundaki siyasi tutsak Serkan Onur Yılmaz'ın kendi isteği dışında hastaneye sevk edilmesini ve kuyu tipi hapishane koşullarını kamuoyuna taşıdı. Örgütler, hem yaşam hakkının hem hukukun ağır biçimde ihlal edildiğini belirterek, zorla müdahalenin Serkan'ı öldürebileceğini belirtti.

İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi, Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İstanbul Şubesii, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) İstanbul Şubesi, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) İstanbul Temsilciliği, İstanbul Barosu İnsan Hakları Merkezi, Toplum ve Hukuk Araştırmaları Vakfı (TOHAV) 320 gündür ölüm orucunda olan siyasi tutsak Serkan Onur Yılmaz'ın hastaneye kaçırılmasına ilişkin İHD İstanbul Şubesi'nde basın toplantısı düzenledi.

Açıklamayı İstanbul Barosu İnsan Hakları Merkezi Yürütme Kurulu Üyesi Yağmur Kavak okudu. Kavak, konuşmasına devletlerin hapsetme politikasının tarihsel ve sistematik bir baskı aracı olduğuna vurgu yaparak başladı. Kavak, Türkiye'de hapishanelerin, özellikle son yıllarda inşa edilen yüksek güvenlikli ve izole modellerle birlikte, kişiliksizleştirme, güçsüzleştirme, insansızlaştırma ve toplumsal izolasyonu artırma amacıyla tasarlandığını belirtti.

KUYU TİPİ HAPİSHANELERİN YAPISINA DİKKAT ÇEKİLDİ
2020'den bu yana faaliyette olan S tipi, Y tipi ve yüksek güvenlikli hapishanelerin, insan hakları ihlallerini derinleştirdiğini söyleyen Kavak, bu yapıların, sadece mimari olarak değil, yönetimsel uygulamalarıyla da mahpusları insanlıktan uzak, tecrit içinde bir yaşama zorladığını aktardı. Açıklamada, 'kuyu tipi' olarak tutsaklar arasında tanımlanan bu hapishanelerin, havalandırma ve hücre alanlarının birbirinden ayrı tutulduğu, pencere ızgaralarının tel kafeslerle kapatıldığı, havalandırma süresinin günde yalnızca 1,5 saat ile sınırlandığı yapılar olduğuna dikkat çekildi.

'ULUSLARARASI SÖZLEŞMELERE AYKIRI'
Bu hapishanelerin, bedensel, ruhsal ve sosyal iyilik hallerini yok sayan, adeta varlığı hedef alan sistemler olduğunu söyleyen Kavak, açıklamasına şöyle devam etti: "Bu koşulların kendisi, doğrudan işkence ve kötü muamele kapsamındadır. 'İşkence ve Diğer Zalimane, Gayriinsani veya Küçültücü Muamele ya da Cezaya Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi', Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Birleşmiş Milletler Asgari Standart Kuralları gibi uluslararası sözleşmelerle de çelişmektedir."

'YILMAZ, İSTEĞİ DIŞINDA HASTANEYE SEVK EDİLDİ'
Kavak, ölüm orucundaki Serkan Onur Yılmaz'ın son durumu hakkında şu bilgilere yer verdi: 'Yılmaz, Antalya Yüksek Güvenlikli Hapishanesi'nde tutulduğu sırada, başka bir hapishaneye sevk edilme talebiyle ölüm orucuna başlamış, daha sonra Bolu F Tipi Hapishanesi'ne gönderilmişti. Ancak Yılmaz, orada da taleplerinden vazgeçmeyerek, eylemini sürdürmeye devam etti. 26 Eylül 2025 tarihi itibarıyla ölüm orucu eyleminin 320. gününde olan Serkan Onur Yılmaz, 23 Eylül'de kendi isteği dışında Bolu İzzet Baysal Devlet Hastanesi Köroğlu Ünitesi'ne sevk edildi. Ancak hem avukatlarının hem de ailesinin kendisiyle görüşmesi engelleniyor."

'ZORLA MÜDAHALE SERKAN'I ÖLDÜREBİLİR'
Basın açıklamasının ardından söz alan Serkan Onur Yılmaz'ın avukatı Seda Şaraldı, müvekkilinin yaşamsal risk altında olduğunu söyledi. Şaraldı, 'Serkan tedaviyi reddediyor, tansiyonunu dahi ölçtürmüyor. Bu nedenle hastanede tutulması için hiçbir tıbbi gerekçe bulunmuyor. Ancak burada tutuluyor olması, zorla müdahale olasılığını doğuruyor. 320 gün açlık sonrası yapılacak herhangi bir zorla müdahale Serkan'ı ölüme götürebilir. Ciddi hafıza kayıplarına da yol açabilir' dedi. Dün Bolu'daki hastaneye gittiklerini anlatan avukat, hastane yetkililerinin savcılık izni olmadan görüşme yapılmasına izin vermediğini, savcılığın ise hiçbir yazılı gerekçe sunmadan bu izni reddettiğini belirtti. Şaraldı konuşmalarına şöyle devam etti: "Bu durum tamamen hukuka aykırı. Avukatlık Kanunu ve infaz mevzuatına göre müvekkilimizle görüşmemiz engellenemez. Ayrıca hastane koşulları çok kötü. Serkan tek başına, demir parmaklıklı, pis ve 24 saat ışığı açık olan bir koğuşta tutuluyor. Uzun süreli açlık sonrası yaşadığı fiziksel zayıflık nedeniyle ayağa kalktığında dengesini kaybetme ve düşme riski var. Bu koşullarda tek tutulmak ölümcül sonuçlar doğurabilir."

KURUMLARIN ÇAĞRISI: HEM HAK HEM YAŞAM TEHLİKEDE
Toplantıya katılan insan hakları örgütleri ve hukuk dernekleri, hem Yılmaz'ın durumuna hem de kuyu tipi hapishanelerin insan haklarına aykırılığına dikkat çekti. Ortak açıklamada şu çağrı yapıldı: "Serkan Onur Yılmaz derhal ailesi ve avukatlarıyla görüştürülmeli, talepleri dikkate alınmalıdır. Kuyu tipi hapishaneler, insanlık onuruna aykırı yapılar olarak derhal kapatılmalıdır."