21 Nisan 2025 Pazartesi

İsviçre'de İGİF 'kolektif düşler kampı' gerçekleştirdi

AVEG-KON'a bağlı İGİF, İsviçre'de "Kolektif düşler" kampının ikincisini gerçekleştirdi.

Avrupa Ezilen Göçmenler Konfederasyonu'na (AVEG-KON) bağlı İsviçre Göçmen İşçiler Federasyonu (İGİF), İsviçre'nin başkenti Bern'de 3 günlük kamp gerçekleştirdi. Bu sene ikincisi düzenlenen "Kolektif Düşler" kampına yüzün üzerinde insan katıldı.

Açılış konuşmasını İGİF Eşbaşkanı yaptı. Kamp sakinleri yerleştikten sonra ilk gece "hoş geldiniz" şenliği düzenlendi. Kamp Tv çalışması ile kampın renkli anları ve yetenekler sergilendi. Kampın pankartı kamp alanında gençler ve çocuklar tarafından hazırlandı. Kampta, çocukların özgür bir ortamda eğlenerek, halaylar çektiler, çeşitli oyunlar oynadılar. Coşkulu geçen ilk gecede açılış etkinliğine müzik dinletisi damgasını vurdu.

Kampın üçüncü gününde kültür ve spor etkinlikleri yapıldı. Futbol, basketbol maçları, bilgi yarışması ve çeşitli oyunlarla kamp katılımcıları sosyalleşti. Üç gün boyunca bütün katılımcılar, özellikle çocuklar ve gençler dolu dolu eğlenceli anlar yaşadı. Kamp katılımcıları teleferikle dağın zirvesine çıkıp dağ gezintisi de yaptılar.

Yüz civarında kamp katılımcısı ve günlük olarak gelen ziyaretçilerin büyük çoğunluğu ilk kez bu kampta buluşup tanıştılar. Bu sayede sosyalleşerek birlikte eğlenme ve vakit geçirme olanağı yarattılar. Son gece yapılan değerlendirme toplantısında kamp katılımcıları kamptan memnun kaldıklarını, gelecekte yapılacak kamplar için öneri ve eleştirilerini dile getirdiler.

'ROJAVA'DAKİ DEVRİM RİSK ALTINDADIR'
Kampta, güncel siyasal gelişmelere ilişkin bir panel de düzenlendi. Panelde, Suriye ve Ortadoğu'daki gelişmeler, İsrail'in Filistin'e dönük soykırım saldırıları ve göçmenlere dönük saldırılar değerlendirildi. Panelde, emperyalistlerin, başta Türkiye olmak üzere bölge devletlerinin Suriye'ye müdahalesi sonucu siyasal İslamcı faşist HTŞ'nin iktidara geldiği belirtildi.

Panelde, "Suriye operasyonunun arkasında esas olarak İsrail, İngiltere ve ABD vardır. Türkiye, bölge devletleri ve AB ülkeleri ise taşeron güçler olarak kullanıldılar. Suriye'de 61 yıllık Esad ailesine dayanan monarşik yapı ve Baas dönemi sona erdi. Ancak Suriye sorunu çözülemedi. Bundan sonra daha da kaotik bir şekilde devam edecektir. Suriye de bundan sonra daha ağır sorunlarla, bölgedeki istikrarsızlık olarak sürecektir. Bundan da en önemli etkilenecekler Türkiye ve Rojava devrimi olacaktır" denildi. 

Rojava'daki demokratik halk devriminin boğulmak istendiği belirtilen panelde, "Rojava Devrimi ve Kürtlerin kazanımları tehlikede ve risk altındadır. Ayrıca selefi Arapların dışındaki bütün halklar, topluluklar, özellikle Nusayriler bir katliam ve soykırımla karşı karşıyadırlar. Buna dönük linç ve saldırı görüntüleri şimdiden sosyal medyaya yansımaya başladı" denildi.

'ROJAVA'NIN GELECEĞİNİ KÜRT VE ARAP HALKLARI BELİRLEYECEK'
"Burada esas saldırı, devrimci savaş ve devrimci çizgiyedir. Suriyelilerin dışındaki devrimci ve yabancı savaşçıların çekilmesi isteniyor. Ancak bunu HTŞ için istemiyorlar. Çünkü bunların yüzde 50'den fazlası Suriyeli değildirler. Bununla PKK ve Suriyeli Kürtler arasında çatışma yaratılmak isteniyor" denilen panelde, Rojava'nın geleceğini Kürt ve Arap halklarının ittifakının belirleyeceği vurgulandı.

Panelde, şu ifadeler kullanıldı: "Bölge halkları ve diğer parçalardaki Kürtler ve özellikle Türkiyeli devrimci, sosyalist ve komünistler Rojava ile dayanışmayı yükseltmezlerse Rojava devriminin ayakta kalması ve demokratik niteliğini koruması mümkün değildir. Rojava enternasyonal bir devrimdir ve kadın özgürlükçü bir devrimdir. Türkiyeli ve Kürdistanlı devrimcilerin birleşik devrim mevzisini savunması ve sahiplenmesi birinci devrimci görevdir. Kobanê ve Rojava'nın kaybedilmesi devrimci mevzilerin kaybedilmesi anlamına gelmektedir."

ALMANYA'DA GÖÇMENLER KONFERANSI DÜZENLENECEK
Kampta ayrıca, şubat ayında Almanya'da AVEG-KON tarafından düzenlenecek göçmenler konferansının duyurusu yapılarak, şu ifadeler kullanıldı: "Bugün bütün devletler kabinelerini ve politikalarını savaşa göre düzenlemektedirler. Bunun da göçmenlere dönük ağır sonuçları olacaktır. Irkçılığın, faşist ve muhafazakâr partilerin oy yükselişleri bundan bağımsız değildir. Savaş ve güvenlik esaslı politikalar gereği göçmenler saldırı hedefine konuluyor ve konulacaklar. Göçmenlerin göçmenlikten kaynaklı çokça sorunları var ve ayrımcı saldırılara uğraması söz konusu. Göçmenler güvenlik tehlikesi olarak görüldükleri içinde Türkiye, bölge ve Avrupa için saldırıların hedefinde olacaklardır."