11 Ekim 2025 Cumartesi

Kayıp yakınları kayıpların akıbetini sordu, zamanaşımı kararlarına itiraz etti

Devletin kaybetme politikasına karşı yıllardır mücadele eden kayıp yakınları, Diyarbakır, Batman, Hakkari ve Urfa'da bir kez daha sokağa çıktı. Gözaltında kaybettirilenlerin akıbetini soran kayıp yakınları, kayıpların akıbetlerini sordu. Zamanaşımı kararlarına tepki gösteren kayıp yakınları, kayıplar bulunana, kaybedenler yargılanana kadar mücadeleye devam edeceklerini vurguladı.

Kayıp yakınları ve insan hakları savunucuları, 1990'lı yıllarda gözaltında kaybedilen ve katledilenler için Diyarbakır, Batman, Hakkari ve Urfa'da eylem yaptı.

URFA
İHD Urfa Şubesi, eylemlerinin 58'inci haftasında Novada Park önünde açıklama yaptı. Devletin kontra gücü olan Bucak aşiretinden silahlı kişilerce kaçırılan ve bir daha kendisinden haber alınamayan Bedirhan Tüysüz'ün akıbetinin sorulduğu eylemde İHD Şube Eşbaşkanı Songül Arpa açıklama yaptı.

Bucak aşiretinin devlete biat etmeyen diğer aşiretleri tehdit ettiğini, baskı altında tuttuğunu ve aşiretin başında da dönemin Adalet Partili Milletvekili Celal Bucak bulunduğunu söyleyen Arpa, Bedirhan Tüysüz'ün, tarımla uğraşan, çevresinde sevilen ve sayılan biri olduğunu anlattı. Kasım 1979'da Bucak aşiretine mensup Hakkı Bucak'ın yüzlerce silahlı adamıyla Tüysüz'ün yaşadığı köyü bastığını söyleyen Arpa, "Bedirhan Tüysüz'ün 13 yaşındaki oğlu ve eşini rehin aldılar. Bedirhan Tüysüz'e, 'Ailen elimizde, gel konuşalım' diye haber gönderdiler. Bunun üzerine Bedirhan Tüysüz olay yerine geldi, ancak onu zorla araca bindirip kaçırdılar. Jandarma ve kaymakamlığa başvuran aile, kaçırılan oğullarının bulunmasını talep etti. Tüysüz'ün, Bucaklara ait Söyütlü köyünde zorla alıkonulduğu belirtilmesine rağmen ailenin bu iddiası araştırılmadı. Savcılıklara yaptıkları suç duyuruları takipsizlikle sonuçlandı" dedi.

Tüysüz'ün akıbetini açığa çıkaracak bir soruşturma yürütülmediğine dikkat çeken Arpa, "Tüysüz ailesinin 'en azından bir mezarımız olsun' talebini karşılamak için harekete geçin. Kaç yıl geçerse geçsin Bedirhan Tüysüz ve tüm kayıplarımız için adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz" diye konuştu.

HAKKARİ
Hakkari'nin Yüksekova ilçesinde de Sanat Sokağı'nda açıklama yapıldı. Eylemde, 1995 yılında gözaltında kaybedilen Hacı Ahmet Er'in faillerinin yargılanması istendi.

Eylemde açıklama yapan İHD yöneticisi Eren Baskın, Hacı Ahmet Er'in Çukurca'nın Kurudere Köyünde yaşadığı bilgisini verdi. Yakınlarda çıkan çatışmanın ardından askerin Kurudere Köyünü bastığı, insanları meydanda toplayarak köylerini terk etmeleri için baskı yaptığını söyleyen Baskın, "Köylerini terk etmek istemeyen insanlara şiddet uygulandı ve tehdit edildiler. Akabinde köyden ayrılmak zorunda kalan Hacı Ahmet Er ve kardeşi Hacı Mirat Er taşınabilmek için katır bulmak istediler. 15 Ağustos 1995 günü Hacı Ahmet Er'in oğlu Adnan Er katır bulabilmek için yakınlarında bulunan Kavşak Köyüne doğru yola çıktı. Bir süre sonra iki köy arasında silah sesleri duyuldu. Bunun üzerine Hacı Ahmet Er ve kardeşi Hacı Mirat Er Kavşak Köyüne giden oğlunu aramak için yola koyuldu. Evden çıktıktan sonra operasyonda olan askerlere denk gelen kardeşler gözaltına alındı" dedi.

Götürüldükleri jandarma karakolunda ağır işkence gören iki kardeşten Hacı Mirat Er'in bir gün sonra serbest bırakıldığını söyleyen Baskın, "Hacı Ahmer Er'in de serbest bırakılması için jandarma önünde toplanan aileye Hacı Ahmet Er'in gözaltına alınmadığı bilgisi verildi. Aile Hakkari Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde kardeş Hacı Mirat Er ile başvuru yapsa da ilgili kurumlar Hacı Ahmet Er'in gözaltına alındığını inkar etti. Yapılan başvuru kovuşturmaya yer olmadığına dair karar ile reddedildi. Hacı Ahmet Er'in akıbeti faili meçhul bırakıldı" bilgilerini paylaştı. Baskın, "Hacı Ahmet Er için bir mezar yeri bulana kadar hukuki mücadelemiz devam edecek" diye konuştu.

DİYARBAKIR
Kayıp yakınları ve İHD Diyarbakır Şubesi 870'inci hafta eylemi için Koşuyolu Parkı'ndaki Yaşam Hakkı Anıtı önünde bir araya geldi. Bu haftaki eylemde, 1993 yılının Eylül ayında Diyarbakır'ın Kulp ilçesine bağlı Şenê bölgesinde gözaltında alınan ve kendisinden bir daha alınmayan Mehmet Salih Akdeniz ile 10 kişinin akıbeti soruldu.

Eylemde konuşan Mehmet Salih Akdeniz'in yeğeni Fırat Akdeniz, "Beyaz Toros" tişörtleri satanlara tepki gösterdi. Akdeniz, "Beyaz Toros, faili meçhuller, devlet şiddeti ve cezasızlığın simgesidir" dedi. DEM Parti Diyarbakır Milletvekili Ceylan Akça ise, "yüzleşme" çağrısı yaptı.

11 KÖYLÜNÜN HİKAYESİ
İHD Diyarbakır Şubesi Kayıp Komisyon üyesi Murat Yüksek, kayıpların hikayesini okudu: "Mehmet Salih Akdeniz, Kulp ilçesi İnkaya köyünde ikamet ediyordu. 68 yaşında ve köyün muhtarı olan Mehmet Salih Akdeniz çevresinde sevilen ve misafirperverliğiyle bilinen biriydi. Köyü çiftçilik ve hayvancılıkla uğraştığından yazın Kulp-Muş sınırında bulunan Alaca köyüne bağlı Şenyayla bölgesine göç eder, Ekim-Kasım ayı içerisinde ise tekrardan köye inerlerdi.
"1993 yılının Eylül ayında Alaca köyüne bağlı Şenyayla bölgesinde Tuğgeneral Yavuz Ertürk komutasında Bolu 2. Tugay Komutanlığı tarafından büyük bir operasyon yapılır. 9 Ekim 1993 tarihinde M. Salih Akdeniz, köye dönüş hazırlıkları yaptığı esnada gözaltına alınır. M. Salih Akdeniz, askerler tarafından gözaltına alındıktan sonra Alaca köyüne bağlı Kepir mezrasına götürülür. Orada bulunan köy sakinlerinden 10 kişi daha askerler tarafından gözaltına alınıp aynı bölgeye getirilir. Gözaltında tutulan 11 kişiye akrabaları tarafından yaklaşık bir hafta boyunca kendilerine yemek götürülür.
"Gözaltına alınan herkesin eli bağlı ve sadece ziyaretçileri geldiğinde ve yemek yedikleri sırada ya da ihtiyaçlarını giderdikleri esnada bağları çözülüyordu. M. Salih Akdeniz'in eşi Pembe Akdeniz'in anlatımına göre en son eşine yemek götürdüğünde eşinin kendisine 'bir daha yemek getirme, bizi buradan götürecekler' dediğini söyler. Ertesi gün görgü tanıklarına göre M. Salih Akdeniz'le birlikte 11 kişi helikoptere bindirilerek oradan götürülür. O tarihten sonra M. Salih Akdeniz ve diğer köylüleri ne gören olur ne de onlardan haber alan olur. Ailelerin tüm resmi kurumlara başvurmalarına rağmen gözaltına alınanlardan herhangi bir bilgi elde edilmez."

AİHM TÜRK DEVLETİNİ MAHKUM ETTİ
Akdeniz'in kaybedilmesinin ardından 1994 yılında ailesinin İHD Diyarbakır Şubesi'ne başvurduğunu söyleyen Akdeniz, dernek avukatlarının kaybedilen 11 kişiyle ilgili Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) başvurduğunu, davanın 2011 yılında sonuçlandığını söyledi. AİHM'in Türk devletini 11 kişinin ailesine toplam 311 bin sterlin ödemeye mahkum ettiğini aktaran Akdeniz, 2004 yılının Kasım ayında bir çobanın Kulp ilçesi Alaca köyündeki dere yatağında insan kemiklerine rastladığını söyleyerek şunları aktardı: "Kemiklerin bulunduğu alanda yanmış giysiler ve birtakım özel eşyalar bulunur. Aileler, bu eşyaların kendi kayıplarına ait olduğunu hemen orada tespit eder. Bu esnada kemiklerin hiçbirinde kafatası bulunmaz. Eşyalardan ve objelerden anlaşılacağı üzere cesetler öldürüldükten sonra yakılmıştır. Daha sonra Kulp Cumhuriyet Başsavcısı tarafından, bulunan bu kemikler hakkında soruşturma başlatılır. Ardından o dönemde ve o bölgede kaybedilen kayıp yakınlarından DNA testleri alınır ve kemikler ATK'ye gönderilir. Daha sonra kemikler ATK emanetinde kaybolur."

2013 yılı Ekim ayında Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açıldığını 5 yıl süren davanın ardından Tuğgeneral Yavuz Ertürk hakkında 'yeterli ve ikna edici delil bulunmadığı' öne sürülerek beraat kararı verildiğini söyleyen Akdeniz, ailelerin dosyayı önce istinaf ardından Yargıtay'a taşıdığını, Yargıtay 1. Ceza Dairesi'nin 2024 yılından davanın zamanaşından düşmesi kararı verdiğini kaydetti. Ailelerin aynı yıl Anayasa Mahkemesi'ne başvuruda bulunduğunu belirten Akdeniz, "11 köylünün gözaltında kaybedilmesi ile ilgili 31 yıldır devam eden cezasızlığa son verilmesini; maddi gerçeğin açığa çıkartılarak bu suçtan sorumlu olanların cezalandırılmasını talep ediyoruz. Kaç yıl geçerse geçsin; Mehmet Salih Akdeniz ile birlikte gözaltında zorla kaybedilen, Celil Aydoğdu, Behçet Tutuş, Mehmet Şerif Avar, Hasan Avar, Bahri Şimşek, Mehmet Şah Atala, Turan Demir, Abdo Yamuk, Nusreddin Yerlikaya, Ümit Taş için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz" dedi.

BATMAN
Kayıp yakınları ve insan hakları savunucuları Batman'da 706'ncı hafta eyleminde bir kez daha Gülistan Caddesi'ndeki İnsan Hakları Anıtı önünde açıklama yaptı. Bu hafta 10 Ekim 2015 tarihinde Ankara Tren Garı'nda katledilen 9 yaşındaki Veysel Atılgan, 70 yaşındaki Meryem Bulut ve 102 kişinin failleri soruldu. Gar katliamında yaşamını yitiren Atılgan ve Bulut'un hikayesini İHD Şube yöneticisi Raşit Çetinkaya okudu.