4 Kasım 2025 Salı

Kayıp yakınlarından 4 kentte açıklama

Diyarbakır, Batman, Hakkari ve İzmir'de gözaltında kaybedilenler için basın açıklaması yapan İHD ve kayıp yakınları, katillerin bulunmasını ve yargılanmasını istedi.

İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır, Batman, Hakkari ve İzmir'de gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sordu.

Diyarbakır'da "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın" eyleminin 868'inci haftasında Bağlar ilçesinde bulunan Koşuyolu Parkı'ndaki Yaşam Hakkı Anıtı önünde Zozan ve Orhan Eren'in akıbeti soruldu.

Kaybedilenlerin fotoğraflarının taşındığı eylemde, iHD Kayıp Komisyonu Eş Sözcüsü Fırat Akdeniz, yarın katledilişinin yıldönümü olan Ceylan Önkol şahsında yaşamını yitiren tüm çocukları andı. 

CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, devletin faili meçhullere dair somut adım atmasını isteyerek, bunun için gerekli kanunların çıkarılması gerektiğini vurguladı. Tanrıkulu, "Devlet ilk olarak kayıp yakınları ve Cumartesi Anneleri için gerekli adımları atmalı" dedi.

Daha sonra Berfin Elçi, Diyarbakır'dan Kulp giderken 25 Eylül 1997 tarihinde gözaltında kaybedilen Zozan ve Orhan Eren'in hikayesi paylaştı. Hemşire olan Zozan Eren'in dönemin Kulp kaymakamlığında görevli olan iki polis tarafından "Sen PKK'lilere ilaç gönderiyorsun, onun için buradan gitmek zorundasın" diyerek tehdit ettiğini belirtti. Zozan Eren'in kısa bir sonra "örgüte yardım" ettiği iddiasıyla Diyarbakır Doğum Hastanesine sürgün edildiğini, 

23 Eylül'de Kulp'ta yaşayan ailesini arayan Zozan Eren'in ertesi gün Kulp'a geleceklerini ama 24 Eylül'de Lice'deki hapishane savcının Zozan'ın annesini arayarak, Orhan ve Zozan'dan haber alıp almadığını sorduğunu kaydeden Elçi, telefon görüşmesinden yaklaşık iki saat sonra Orhan'ın iş arkadaşının arayarak, "Orhan'ın arabasının Lice'ye bağlı Angül Karakolu'nun 50 metre yakınlarında terkedilmiş bir vaziyette bulunduğunu, Zozan ve Orhan'dan haber alınmadığını söyler" dedi.

Ertesi gün ailesinin Kulp Jandarma Karakolu'na başvurduğunu, karakolda başvurusunun alınmadığını, ailenin ertesi gün Kulp savcılığına başvurduğunu söyleyen Elçi, polisin Zozan ve Orhan Eren'in PKK tarafından kaçırıldığını söylediğini ifade etti.

Zozan'ın annesinin önce Diyarbakır Valiliği'ne başvurduğunu, iş hukukta sonuç alamayan ailenin konuyu AİHM'e taşıdığını belirten Elçi, 21 Şubat 2005 tarihinde AİHM'in "Yaşam hakkı ihlalinden" Türkiye'yi mahkûm ettiğini dile getirdi. Elçi, "Devlet şiddeti sonucu katledilen ve gözaltında kaybedilen kişilerin akıbetini sormaktan, faillerinin yargılanıp cezalandırılması için mücadele etmekten asla vazgeçmeyeceğiz" dedi.

BATMAN
İHD Batman Şubesi ve kayıp yakınları, eylemlerinin 704'üncü haftasında Gülistan Caddesi'ndeki İnsan Hakları Anıtı önünde bir araya geldi. "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın" pankartının açıldığı eylemde, 25 Eylül 1999 tarihinde Siirt'in Kurtalan ilçesinde kaçırıldıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Şehmuz İnsel'in akıbeti soruldu. 

İnsel'in hikayesini abisi Mehmet Şah İnsel'in anlatımıyla İHD Şube yöneticisi Zana Yücel Bozkurt, anlattı. Bozkurt, İnsel'in okul yıllarında Hizbullah örgütü içinde yer aldığını ve 2 yıl önce örgütle bağını kopardığını belirtti. Evlilik işlemleri sırasında arandığını öğrendiğini İnsel'in jandarmaya gittiğini, "Batman Emniyet Müdürlüğü'nden faks gelene kadar bekleyin" denildiğini aktardı. Kurtalan Cumhuriyet Savcılığı'na sevk edilen İnsel'in savcılık ifadesinin ardından serbest bırakıldığını kaydeden Bozkurt, bir hafta sonra 2 kişinin İnsel'i "Müslüman cemaati seni çağırıyor" diyerek götürdüğünü ve İnsel'den bir daha haber alınamadığını söyledi.

HAKKARİ
Hakkari'de kayıp yakınları, eylemlerinin 194'üncü haftasında Yüksekova ilçesindeki Sanat Sokağı'nda bir araya geldi. "Failler belli, kayıplar nerede", "Kayıplar bulunsun failler yargılansın" pankartları ile kayıpların fotoğraflarının taşındığı eyleme, çok sayıda kişi katıldı. 

İHD Hakkari Şube Eşbaşkanı Ozan Akbaş, 30 Eylül 1993 yılında görev yaptığı Ankara Altındağ Nüfus müdürlüğü önünden polis yelekli, telsizli kişiler tarafından gözaltına alındıktan 2 gün sonra işkence edilmiş halde cansız bedeni bulunan Mecit Baskın'ın katillerini soruldu. 

Gözaltında kaybetmenin insanlığa karşı suç kapsamına alınıp zaman aşımının bir an önce kaldırılması gerektiğini söyleyen Akbaş, "Adil ve tarafsız bir yargılama ile tüm sorumlular yargılanmalı ve gerekli caydırıcı cezalar verilmelidir. Bedenleri kaybedilen sevdiklerimizin akıbeti bir an önce açıklanmalı, kayıp yakınlarının çiçekler ile donatılacağı bir mezar yerinin olması sağlanmalıdır. Gözaltında kaybedilen sevdiklerimizin akıbetini sormaktan asla vazgeçmeyeceğiz" dedi.

 

İZMİR
İHD İzmir Şubesi, Konak'ta bulunan Eski Sümerbank önünde eylemlerini sürdürdü. Açıklamada "Kayıplar belli failler nerede" ve "Kayıplar vicdandır sahip çık" pankartları açılırken, 28 Eylül 2009'da havan topu ile katledilen 12 yaşındaki Ceylan Önkol'un katili ile 21 Eylül 1995'te Batman'da evine yapılan baskın ile gözaltına alınıp kaybedilen Şeyhmus Eroğlu'nun akıbeti soruldu. 

Açıklamayı okuyan Deniz Bayrak, Şeyhmus Eroğlu'nun hikayesini paylaşarak, "Şeyhmus Eroğlu gözaltına alınarak Mardin'e götürüldü. Olayın ardından ailesinin onu bulmak, kendisinden haber alabilmek için yaptığı tüm girişimler sonuçsuz kaldı. Yetkililer ne ev baskınını ne de gözaltına alındığını kabul etti. Onunla aynı zamanda gözaltında kaldığını belirten kimi görgü tanıkları ise Şeyhmus Eroğlu'nun gözaltında tutulduğunu, ağır işkenceler gördüğünü, daha sonra da serbest bırakıldığını söyledi. Yine Midyat'taki kimi görgü tanıklarının ifade ettiğine göre serbest bırakıldığının söylendiği tarihte, özel timlerin olduğu bir arabanın içinde görüldü. Şeyhmus Eroğlu'ndan gözaltına alındığı tarihten itibaren bir daha haber alınamadı" dedi.