17 Mayıs 2025 Cumartesi

Kayıp yakınlarından 5 kentte eylem

5 kentte yan yana gelen kayıp yakınları, 17-31 Mayıs Kayıplar Haftasına dikkat çekerek, "Gözaltında kaybedilen sevdiklerimizi unutmadığımızı, unutmayacağımızı ve adalet arayışımızdan vazgeçmeyeceğimizi bir kez daha yüksek sesle dile getirerek Kayıplar Haftası'na giriyoruz" dedi.

Kayıp yakınları, gözaltında kaybedilen sevdiklerinin akıbetinin açıklanması ve adaletin sağlanması talebiyle Batman, Diyarbakır, Hakkari, İzmir ve Adana'da yan yana geldi.

DİYARBAKIR
İHD Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları, eylemlerinin 849'uncu haftasında Koşuyolu Parkı'nda bulunan Yaşam Hakkı Anıtı önünde buluştu. Eylemde, gözaltında kaybedilenlerin fotoğrafları ve "Yüzleşme ve hesaplaşma için kayıplar bulunsun, failler yargılansın" pankartı taşındı.

Eyleme katılan İHD Eş Genel Başkanı Hüseyin Küçükbalaban, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın başbakanlık döneminde Cumartesi Anneleri ile görüştüğünü hatırlatarak, "O günden bugüne hiç bir akıbet ortaya çıkmadı. Devlet sözünü tutmadı. Berfo Ana çocuğunun kemiklerini bulamadan yaşamını yitirdi. Onu buradan anıyorum. Bir hafta sonra annelerin eylemi 30 yılını dolduracak. Bu direniş hak arayanlara fener oldu" diye belirtti.

17-31 Mayıs Kayıplar Haftası nedeniyle hazırlanan ortak metni İHD Bölge Temsilcisi Tahir Saçaklıdır okudu.

MEHMET ŞERİF AVŞAR'IN FAİLLERİ SORULDU
Sonrasında 10 Mayıs 1994 tarihinde Yenişehir ilçesindeki dükkanına gelen uzman çavuş Gültekin Sütçü ve yanındaki 3 korucu tarafından gözaltına alındıktan sonra harabe bir binada cenazesi bulunan Mehmet Şerif Avşar'ın failleri soruldu. Avşar'ın hikayesi ise İHD Diyarbakır Şube Sekreteri Ömer Saman tarafından okundu. 

BATMAN
Batman'da İHD Batman Şubesi ve kayıp yakınları, 685. hafta eyleminde Gülistan Caddesi'ndeki İnsan Hakları Anıtı önünde buluştu. "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın" pankartı açılan eylemde, gözaltında kaybedilenlerin fotoğrafları taşındı. İHD Batman Şube yöneticisi Hüseyin Elçi, Van'da 14 Nisan 1995 tarihinde kaçırılan Kadir Keremoğlu'nun hikayesini kamuoyuyla paylaştı.

10 Temmuz 1994 tarihinde JİTEM mensuplarının "ölüm listesinde isminiz var" diyerek Keremoğlu ailesinden haraç istediğini belirten Elçi, istenen parayı Çatalca'da bir adrese getirmeleri söylendiğini, ailenin ise polise ve savcılığa başvurarak çeteyi suçüstü yaptırdığını belirtti. Haraç almaya gelen 4 kişinin tutuklandığını aktaran Elçi, şöyle devam etti: "Tutuklananlardan biri de JİTEM elemanı Alaattin Kanat'tı. Bu olaydan sonra Keremoğlu ailesi, JİTEM bağlantılı çetenin hedefi oldu ve tehditler arttı. Kadir Keremoğlu, 14 Nisan 1995 tarihinde Van merkezde kendisinin yaptırdığı Keremoğlu Camisi'ne namaz kılmaya gittiği esnada 01 EA 600 plakalı beyaz Toros'la kaçırıldı. Onu otomobile bindirenlerin arasında JİTEM'le irtibatlı Şehmus Durak isimli şahıs da vardı. Beyaz Toros'a iki otomobil daha eşlik ediyordu. Aile yaptığı araştırma sonucunda, kaçırıldıktan sonra babalarının Yeşil kod isimli Mahmut Yıldırım'a teslim edildiğini, önce Van JİTEM merkezine, daha sonra da Van Jandarma Alay Komutanlığı'na götürüldüğünü öğrendi."

Keremoğlu ailesiyle 22 Nisan 1995'te görüşen ve kendisini özel harp dairesi mensubu olarak tanıtan kişinin aileden 750 bin Mark istediğini aktaran Elçi, "Bunun üzerine aile, Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar ile görüştü. Bu görüşmeden hemen haberdar olan aynı kişi aileye, 'Babanızı ölmüş bilin' dedi. JİTEM ile irtibatlı Şehmus Durak'ın eşi vicdan azabı çektiğini söyleyerek, aile ile iletişime geçti. Kadir Keremoğlu'nun evlerinde Yeşil tarafından infaz edildiğine kendisinin ve kayınvalidesinin de tanık olduğunu anlattı" dedi.

Elçi, "Diyarbakır, Hakkari ve Van adliyeleri arasında gidip gelen dosyada Kadir Keremoğlu'nun akıbetini açığa çıkartacak bir yargılama yürütülmedi. Yargısal yolların tüketilmesi üzerine dava 2015 yılında Anayasa Mahkemesi'ne taşındı. AYM de başvuruyu reddederek, iç hukuk yollarını tamamen kapattı. Kadir Keremoğlu'nun mezar yerinin açıklanmasını, onu kaybedenlerin yargılanarak cezalandırılmasını talep ediyoruz" ifadelerini kullandı.

Açıklama oturma eylemiyle son buldu.

HAKKARİ
İHD Hakkari Şubesi üyeleri ve kayıp yakınları, eylemlerinin 175'inci haftasında Gever'deki Sanat Sokağı'nda bir araya geldi. "Failler belli, kayıplar nerede", "Kayıplar bulunsun failler yargılansın" pankartları ve kayıpların fotoğraflarının taşındığı eylemde, Çukurca ilçesine bağlı Marufan köyünde 1994 yılında evine yapılan baskınla gözaltına alınarak katledilen Hasan Ateş'in failleri soruldu.

Dernek üyesi Ozan Akbaş, "Ateş gözaltında ağır işkenceler gördü ve ardından serbest bırakıldı. İlgili dönemde Hasan Ateş'in muhbir olması için baskı yapıldı, tehdit edildi ve göç etmeye zorlandı. Mayıs 1994 yılında henüz 3 aylık evliyken köyüne operasyon yapıldı. Köylüler, köy meydanında toplanırken Hasan Ateş ve bir kısım köylü işkenceyle yalın ayak askeri araca bindirildi. Bir müddet aracın içinde işkenceye uğrayan Hasan Ateş ve komşuları, tüm insanların ve akrabalarının gözü önünde gözaltına alındı. Aile bireyleri hemen Çukurca İlçe Jandarma Karakolu'na başvuru yaparak gözaltına alınanların akıbetini sormak istese de 'böyle bir operasyon yapılmadı' cevabı aldılar. Bölgede her gün gözaltına alınarak, katledilen insanların varlığından haberdar olan köylüler toplanarak kayıplarını aramak için araziye çıktılar" ifadelerini kullandı.

İZMİR
İHD İzmir Şubesi ve kayıp yakınları, Konak eski Sümerbank önünde yan yana geldi. Eylemde, gözaltında kayıpların fotoğraflarının yer aldığı pankartlar açıldı. Basın metnini İHD İzmir Şubesi Eşbaşkanı Zilan Gümüş okudu.

ADANA
İHD Adana Şubesi ve kayıp yakınları, 17-31 Mayıs Kayıplar Haftası vesilesiyle İnönü Parkı'nda yan yana geldi. "Geçmiş ile yüzleşilsin! Kayıplar bulunsun, failler yargılansın" pankartı açılan eylemde, "Zamanaşımı katile çalışıyor", "Kullanılmayan adalet zamanla aşınır", "Failleri belli kayıplar nerede" dövizleri taşındı. Basın açıklamasını İHD Adana Şube Başkanı Yakup Ataş okudu.

'YILLARDIR AYNI SORUYU SORUYORUZ: SEVDİKLERİMİZ NEREDE'
17-31 Mayıs Kayıplar Haftası sebebiyle yapılan ortak açıklamada, "Bugün, gözaltında kaybedilen sevdiklerimizi unutmadığımızı, unutmayacağımızı ve adalet arayışımızdan vazgeçmeyeceğimizi bir kez daha yüksek sesle dile getirerek Kayıplar Haftası'na giriyoruz. Devlet görevlileri ya da devlet destekli yapılar tarafından kaybedilen insanların aileleri olarak yıllardır aynı soruyu sormaya devam ediyoruz: Sevdiklerimiz nerede" diye soruldu.

Gözaltında kaybetme suçunun zamanaşımına uğratılamayacağı vurgulanan açıklamada, "Bugüne dek süren cezasızlık kültürü, yeni ihlallerin önünü açmış; toplumsal barış ve hukuk devleti ilkelerinin önünde büyük bir engel oluşturmuştur" denildi.

TALEPLER
Açıklamada, kayıp yakınları ve insan hakları savunucularının talepleri şöyle sıralandı:
🔹"Gözaltında kaybedilen tüm kişilerin akıbeti açıklansın,
🔹Suçun fail ve sorumluları yargılanarak adalet önünde hesap versin,
🔹Gözaltında kaybetme Türk Ceza Kanunu'nda insanlığa karşı suç olarak tanınsın,
🔹Cezasızlık uygulamalarına son verilsin,
🔹Türkiye Birleşmiş Milletler Zorla Kaybetmelere Karşı Uluslararası Sözleşmesi'ni imzalasın ve hayata geçirsin,
🔹Galatasaray Meydanı'ndaki anayasa ve hukuk dışı mekan yasağı ile sayı sınırlamasına derhal son verilsin."

'ONURLU BİR BARIŞ TALEBİNE ORTAK OLALIM'
Bu taleplerin hayata geçmesinin ancak kalıcı bir barış ortamında mümkün olacağı vurgulanan açıklamada, şu ifadeler kullanıldı: "Gerçek anlamda barış, ancak toplumsal hafızanın onarılması, adaletin eksiksiz işlemesi ve insan haklarının tam anlamıyla tanınmasıyla mümkün olabilir. Barış fırsatı siyasi hesaplara kurban edilmemeli; adil ve kalıcı bir barışın tesisi için güçlü bir siyasi irade ortaya konmalıdır. Kayıplar Haftası vesilesiyle, silah bırakmanın gerçek bir barışın kapısını aralamasını diliyor; tüm duyarlı kamuoyunu hakikat, adalet ve onurlu bir barış talebimize ortak olmaya çağırıyoruz."