'Kürt halkının taleplerini daha güçlü sahiplenmeli, sokakta mücadelesi yükseltilmelidir'

Altınoluk'ta düzenlenen "demokratik barış için emekçi çözüm" panelinde konuşan ESP MYK üyesi Ok, emekçi sol hareketin süreçle etkin ilişki içinde olması gerektiğini söyledi. Ok, "Şoven ve sosyal şoven ve çevreler bu kadar özgüvenle saldırıyorken Kürt halkından yana emekçi sol güçlerin sürece eleştirileriyle birlikte Kürt halkının taleplerini daha güçlü sahiplenmeli ve sokaklarda mücadelesini yükseltmelidir" dedi.
"Demokratik barış için emekçi çözüm" çalışmaları kapsamında Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) MYK üyesi Uğur Ok ve Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Edremit İlçe Eşbaşkanı Emrah İşler'in katılımıyla, Balıkesir'de panel düzenlendi.
SÜRECİN GÜÇLENDİRİLMESİ ÇAĞRISI
Altınoluk Alevi Kültür Derneği'nde çok sayıda kişinin katılımıyla gerçekleşen panelde ilk sözü İşler aldı. Sürecin yalnızca Kürt halkı için değil tüm demokrasi güçleri için yürütüldüğünü, Kürt halk önderi Abdullah Öcalan'ın geliştirdiği demokratik konfederalizm fikrinin tüm halklar bakımından önemli olduğunu söyleyen İşler, emek mücadelesinin de değerli ve çok önemli bir mücadele olduğunu dile getirdi. İşler, yürütülen sürece destek verilmesi, sürecin güçlendirilmesine çağrı yaptı.
'KÜRT HALKI RİSKLERİN FARKINDA' VURGUSU
Sürecin emekten yana güçler için de sonuçlanması için bu desteğin önemli olduğunu söyleyen İşler, barış için daha fazla ses çıkartılması gerektiğini belirtti. İşler, Kürt halkının risklerin de farkında olduğunu ve her türlü ihtimale de hazırlıklı olduğunu belirtti, barış seçeneğinin güçlendirilmesi için herkesi sorumluluk almaya çağırdı.
'EMEKÇİ SOL HAREKETİN SÜREÇLE ETKİN İLİŞKİ İÇİNDE OLMASI GEREK'
ESP MYK üyesi Uğur Ok, Kürt ulusal özgürlük özgürlük mücadelesi ile devrim ve sosyalizm mücadelesinde yaşamını yitirenleri anarak konuşmasına başladı. Ok, daha sonra ESP'nin neden böyle bir kampanya düzenlediğine değindi, emekçi sol hareketin süreçle etkin ilişki içinde olması gerektiğini belirtti. Ok, 20. yüzyılın başında emperyalist sömürgeciliğe karşı ortaya çıkan ulusal kurtuluş mücadelelerin tarihteki yerini 3. Enternasyonal'in "Dünyanın bütün işçileri ve ezilen halkları birleşin" biçiminde formüle ederek emperyalizm çağında ulusal kurtuluşla toplumsal kurtuluşun içiçeliğini ve ulusal sorunun emekçi çözümünün marksist hareket tarafından ortaya konulduğunu ifade etti.
'KÜRT SORUNU BÖLGESELDİR, BÖLGE DEVRİMİNİN TEMEL UNSURUDUR'
Kürt coğrafyasının 1923 yılındaki Lozan Anlaşmasıyla 4 parçaya bölünerek uluslararası resmiyet kazandığını, bu anlaşmayla dört parçada da Kürtlerin ulusal varlıklarının inkar edildiğini, anadili ve kültürü üzerinde asimilasyon politikalarının uygulandığını, yeraltı ve yer üstü kaynaklarının egemen devletler tarafından yağmalandığını belirten Ok, "Bu dört parçaya bölünmüşlük hali daha baştan Kürt sorununu bölgesel bir sorun ve dört ülkedeki devrimci mücadelenin, tek tek ülke devrimlerinin temel bir bileşeni haline getirdi. Bu bakımlardan da dünyadaki ulusal sorun deneyimleri bakımından özgünlük taşıyor. Bundandır ki Kürt sorunu bölgeseldir ve ve bölge devriminin temel bir unsurudur" dedi.
'KÜRT SORUNU FAŞİZMİ ÖRGÜTLEYEN TEMEL BİR UNSURDUR'
Ok, "Kurtuluş Savaşında Kürt halkıyla emperyalist işgale karşı bir ittifak kurulduğunu, bunun karşılığında da Kürtlerin 1921 Anayasasında tanındığını, idari özerklik tarifi yapıldığını fakat savaştan sonra 1924 Anayasasıyla beraber Kürtlerin ulus olarak da birey olarak da varlıklarının inkar edildiğini, yoğun bir asimilasyon ve kültürel baskı uygulandığını, Kürt halkının da her seferinde isyanlarla karşılık verdiği"ni söyledi. Ok, "Kürt sorunu Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan itibaren antidemokratik ve faşist uygulamaların hayata geçirildiği temel bir sorun olarak kendisini göstermiştir ve sistematik olarak faşizmi örgütleyen temel bir sorun olmuştur. Kürt ulusu sistematik politikalarla Türkleştirilmeye çalışılmış fakat bu amaç Türk burjuvazisi bakımından hasıl olamamıştır" dedi.
'EMEKÇİ ÇÖZÜM TAM HAK EŞİTLİĞİNE DAYALI'
Ulusal sorunların çözümünde iki tür çözüm olduğunu söyleyen OK, burjuva çözümün esasen askeri çözümlerle ezerek teslim almaya, bunu başaramadığı durumda da uzlaşmayla çözmeye odaklandığını, bu durumda da ezilen ulus bakımından en geri zeminde bir uzlaşma/çözüm dayatmasında bulunduğunu belirtti. İkinci tür çözümün ise emekçi çözüm olduğunu ifade eden OK, emekçi çözüm ise tam hak eşitliğine dayalı, özerklik, federasyon ya da bağımsızlık biçimi de dahil olmak üzere ulusların kendi kaderini tayin hakkının tanındığı, ezen ulus için hak konusu olan her şeyin ezilen ulus içinde geçerli olmasıyla formüle edilebilecek çözüm olduğunu söyledi. Bunlar olmadan köklü, adil ve demokratik bir çözümün mümkün olmadığını ifade eden OK, bunun için de ezen ulusun sahneye çıkması ve ezilen ulusun hakları için egemenlere baskı uygulaması gerektiğini belirtti.
SÜREÇ İKİ TARAF BAKIMINDAN NASIL ELE ALINIYOR
Faşist Devlet Bahçeli'nin çağrısı ve Kürt halk önderi Abdullah Öcalan'ın barış ve demokratik toplum deklarasyonuyla başlayıp yürüyen sürece hangi gelişmelerin yol açtığını anlatan OK, sürecin her iki taraf bakımından da nasıl ele alındığını ve ne amaçladığını ifade etti.7 Ekim Aksa Tufanı hamlesiyle başlayan bölgesel gelişmelerin ve egemenlerle Kürt özgürlük hareketi arasında süren mücadelede tarafların yenişememisi, egemenlerin tüm saldırılara rağmen Kürt hareketi ile devrimci hareketi tasfiye edememesinin önemli bir rol oynadığını belirten OK, Türk egemenlerinin "Terörsüz Türkiye" ifadesinde anlam bulan koşulsuz biçimde bir teslim alma politikası güttüğünü Kürt ulusal demokratik hareketinin ise demokratik toplum, Türkiye'nin demokratikleşmesi düzleminde süreci ele aldığını, bu bakımdan henüz bir ortaklaşma olmadığını, bunun ise sürecin en kırılgan yanı olduğunu ifade etti.
'KÜRT SORUNUNDA EMEKÇİ ÇÖZÜM GERÇEKLEŞMEDEN FAŞİZM TASFİYE EDİLEMEZ'
"Kürt sorunu bakımından da emekçi çözümün ön koşulu Türkiye işçi sınıfı ve emekçilerinin mücadelesiyle Kürt özgürlük mücadelesinin birleşmesidir" diyen OK, 2013-2015 sürecinde değişik örnekler vererek bu birleşmenin gerçekleştiği durumda önemli kazanımların elde edildiğini ve faşizme önemli darbeler vurulduğunu belirtti. Kürt sorununun emekçi çözümü gerçekleşmeden faşizmin tasfiyesinin ve Türkiye'nin demokratikleşmesinin mümkün olmadığını söyleyen OK, "Bundan dolayı bugün Türk işçi ve emekçileri de Kürt halkının taleplerinin kabul edilmesi için mücadeleye katılmak zorundadır" dedi. Anadilde eğitim, Kürt coğrafyasında değiştirilen isimlerin iadesi, TMK'nın kaldırılması, siyasi tutsakların serbest bırakılması ve sürgündekilerin dönmesinin sağlanması, Kürt kültürü üzerindeki her türlü baskı ve yasağın son bulması, Rojava ve güney üzerindeki ablukanın sonlandırılması, kayyumların geri çekilmesi gibi talepleri sadece Kürt işçi ve emekçilerinin değil, Türk işçi ve emekçilerinin, onların sol sosyalist temsilcilerinin savunması gerektiğinin altını çizen Ok, Gezi ve 19 Mart halk hareketlerini örnek verdi. OK, "Bu hareketlerin her ikisinin de müzakere, barış görüşmeleri zemininde gerçekleşmesini tesadüf olarak görmemeliyiz. Şovenizmin ve sosyal şovenizmin geriletildiği her durumda işçi sınıfının ve ezilenlerin mücadelesi daha da gelişti" ifadelerini kullandı.
'KÜRT ÖZGÜRLÜK HAREKETİNİN MASADA ELİNİ GÜÇLENDİRMELİ'
TMK'nın, söz, eylem ve örgütlenme özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılmasının Türk işçi ve emekçilerinin de sorunu olduğunu belirten OK, CHP'li belediyelere dönük gözaltı tutuklama ve kayyum saldırısını hatırlatarak "CHP'ye dönük son saldırılar ve 19 Mart halk hareketine dönük gözaltı tutuklama ve baskı saldırıları da gösterdi ki kayyum siyaseti, gözaltında işkence, TMK, kuyu tipi hapishaneler vb sadece Kürt halkının ve devrimcilerin sorunu değil, Türk halkının ve ezilenlerin de sorunu. Türk halkıyla Kürt halkının mücadelesi bunun için birleşmeli ve Türk halkı bunun için emekçi çözüme taraf olarak Kürt özgürlük hareketinin masada elini güçlendirmeli. Çünkü Türk emekçisini ezen de Kürt halkını ulusal boyunduruk altında tutan da aynı, Türk egemen sınıfları" dedi. Ok, son olarak Karadeniz'in devrimci tarihine vurgu yaparak Karadeniz halkının Kürt sorunun emekçi çözümü için harekete geçmeye, tutum almaya çağırdı.
'KÜRT HALKININ TALEPLERİNİ DAHA GÜÇLÜ SAHİPLENMELİ'
Değişik kesimlerden sürece dair, "Kürtler AKP ile anlaşacak ve Erdoğan'ı yeniden seçtirecek" yaklaşımını da eleştiren Ok, bu tip söylemlerin 2013 7 Haziran seçimlerinde de geliştirildiğini ama seçim sonuçlarının tam tersi bir durum yarattığını, HDP'nin seçim başarısından dolayı tarihinde ilk kez AKP'nin tek başına hükümet kuramaz duruma düştüğünü söyledi. TKP, HKP gibi şoven ve sosyal şoven partilerin, en ileri temsiliyetini Sözcü TV gibi medya organlarının geliştirdiği Kürt düşmanı yaklaşımları da eleştiren Ok, "Şoven ve sosyal şoven ve çevreler bu kadar özgüvenle saldırıyorken Kürt halkından yana emekçi sol güçlerin sürece eleştirileriyle birlikte Kürt halkının taleplerini daha güçlü sahiplenmeli ve sokaklarda mücadelesini yükseltmelidir" dedi.
Sunumların ardından panel, serbest kürsüyle devam etti.