'Kuyu tipine direnen tutsakların talepleri derhal karşılanmalı'
Kuyu tipi hapishanelere karşı süresiz ölüm orucu ve açlık grevindeki devrimci tutsakların durumuna ilişkin basın toplantısı düzenleyen ÇHD İstanbul Şubesi, "Herhangi bir ölüm yaşanmadan tutsakların kabul edilebilir taleplerinin karşılanmasını ve sevklerin yapılması gerektiğini ilan ediyoruz" ifadelerini kullandı.
Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İstanbul Şubesi Hapishaneler Komisyonu, kuyu tipi hapishanelerde süresiz ölüm orucu ve açlık grevindeki devrimci tutsaklara ilişkin İstanbul Barosu Galata Kültür Merkezi'nde basın toplantısı düzenledi.
Basın metnini okuyan avukat Balım İdil Deniz, kuyu tipi hapishanelerde F tipi hapishanelerde uygulanan tecridin daha da ağırlaştırıldığını belirtti.
Kuyu tipi hapishanelerde hücre havalandırması olmadığına, sohbet hakkına, kitap-yayın hakkına ciddi engellemeler getirildiğine, hücrede yer alan tek pencerenin dar tellerle kapatıldığına işaret eden Deniz, "Kuyu tipi hapishanelerde bulunan üç kişilik hücrelerde yatakları ve tuvalet kapısını dahi gören kameralar bulunmaktadır. 7/24 kendilerini izleyen kamerayı kapattıkları takdirde tutsaklara soruşturma açılmakta ve disiplin cezaları verilmektedir" dedi.
'TUTSAKLAR SİYASİ KİMLİĞİNDEN KOPARILMAK İSTENİYOR'
Kuyu tipi hapishanelerin de tecrit ve izolasyon temelinde şekillendiğini ifade eden Deniz, ailelerin, görüşçülerin gelmesini zorlaştırmak için hapishanelerin şehrin dışına inşa edildiğini, görüşçülerin soruşturmalarla engellendiğini anlattı. Kuyu tipi hapishanelerde tecrit derinleştirilerek tutsakların siyasi kimliğinden koparılmak istendiğini vurgulayan Deniz, "İnsanın en tabii haklarına ve insanlık onuruna aykırı biçimde inşa edilen kuyu tipi hapishanelere karşı şu anda ölüm orucu ve açlık grevleri devam etmektedir. Bugün itibariyle direnişçilerden Serkan Onur Yılmaz, ölüm orucunun 275. günündedir. Mithat Öztürk 178, Grup Yorum üyesi Ali Aracı 175, Ayberk Demirdöğen 154, Fikret Akar 134, Ümit Çobanoğlu 75; Gürkan Türkoğlu, Tahsin Sağaltıcı ve Fırat Kaya ise 16 gündür süresiz açlık grevindedir" ifadelerini kullandı.
'SERKAN ONUR YILMAZ 275 GÜNDÜR ÖLÜM ORUCUNDA'
275 gündür ölüm orucunda olan Serkan Onur Yılmaz'ın yürümekte güçlük çektiğini, uyumakta zorlandığını aktaran Deniz, "Ellerinde, ayaklarında ve sırtında yaralar çıkan Serkan Onur Yılmaz'ın ölüm orucu sürecinin ilerlemiş olması nedeniyle ayağında da ciddi sinir ağrıları başlamış durumdadır" diye belirtti.
'TUTSAKLARIN TALEPLERİ KARŞILANMALI'
Ölüm orucu ve süresiz açlık grevi direnişçilerinin, kendilerinin ve birlikte kaldıkları arkadaşlarının kuyu tipi olmayan bir hapishaneye sevk edilmesini talep ettiğini söyleyen Deniz, şöyle devam etti: "Bu talepler karşılanabilir taleplerdir. Kuyu tipi hapishanelerde yaşanan ağırlaştırılmış tecrit, insan doğasına aykırı olup tutsaklarda ciddi şekilde fiziki ve psikolojik tahribatlar yaratacak niteliktedir. ÇHD İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu olarak, tutsakların direnişini sahipleniyor; kuyu tipi hapishanelerin insan doğasına aykırı olduğunu, insanın en temel haklarını gasbettiğini vurguluyoruz. Herhangi bir ölüm yaşanmadan tutsakların kabul edilebilir taleplerinin karşılanmasını ve sevklerin yapılması gerektiğini ilan ediyoruz."
AKGÜL: TUTSAKLARIN TALEPLERİ BİZİM DAYANIŞMAMIZLA KARŞILANABİLİR
Kuyu tipi hapishanelere karşı süresiz açlık grevinin 145. gününde tahliye edilen Ali Hasan Akgül, kuyu tipi hapishanelerde havalandırma olmamasının çok büyük bir sorun olduğunu vurgulayarak, "Havalandırma çıktığı anda hapishaneden, sizin doğayla olan ilişkiniz kesiliyor. 23 saat bir hücrede, dört duvar içerisinde kalıyorsunuz, 1 saat hücrenizle alakası olmayan bir yerde havalandırmaya çıkarılıyorsunuz. Havalandırma olmaması demek kuyu tipi hapishanelerde kalan tutsakların hiçbir zaman yağmuru, karı, rüzgarı hissedememesi, şansı varsa birkaç defa güneşe denk gelmesi demek" ifadelerini kullandı.
Süresiz ölüm orucu direnişinin 275. gününde olan Serkan Onur Yılmaz'ın talebinin karşılanabilir olduğunu vurgulayan Akgül, "Bu talebi karşılamak tercih edilmiyor. Bugün bu talebi karşılatmak da en temelde bizim dayanışmamızla, bizim emeğimizle, bizim gayretimizle gerçekleşecek" dedi.