2 Aralık 2025 Salı

Mercan Newal yazdı | Militan bir parti emekçisi Oğuz Saruhan

Sade ve öz devrimci yaşamından ne de çok öğrenilecek şey var yoldaşın. Oğuz yoldaş emekçi mahallelerde, parti çalışmalarında ter dökerken de, Kobanê'de partisinin yılmaz bir savaşçısı olurken de hep aynı kararlılık ve bağlılıkla yaşadı, savaştı; kendisini partisine, devrime adadı.

Kasım ayı doğanın yenilenme dönemlerindendir. Kışın hemen öncesinde hazırlık yapar doğa. Canlılar erzaklarını çeker yuvalarına, ağaçlar yapraklarını döker, dağlar, taşlar tanığı olur bütün bu sonbahar güzelliklerinin, renklerinin heybetinin. Hazırlığı ne kadar güçlü olursa doğanın o kadar güçlü çıkar bahara. Bir döngü halinde kendini yeniler durur. Baharda toprak aldığı suyuyla yeni ekimleri bekler, ağaçlar tomurcuğa durur, yaprak açar, meyve verir.
İnsan da böyledir aslında. Hayatının her anında hep bir mücadele halindedir. Önüne çıkan her bir engeli aşmak için çalışır, çabalar, her an yeni yaşam tercihleriyle karşı karşıya kalır, tercihini yapar ve yolunu yürür. Hayatındaki her yeniliğe, her tercihe göre kendisini hazırlamalıdır. Bedenen, zihnen psikolojisini iyi örgütlemelidir. Aksi takdirde hayat boşluk tanımaz misali gelişen, değişen, yenilenen durumların dışında, gerisinde kalır ve ne bireysel ne de toplumsal bir başarı elde edemez. Her insan hayatına farklı anlamlar yükler. Her biri bu anlamlar doğrultusunda hedeflerine doğru yol yürür.

Biz devrimciler de hayatlarımıza çok büyük anlamlar yüklüyoruz. Büyük amaçlarımız ve hedeflerimiz var. Hedefi büyük olanın mücadelesi de büyük olmalıdır. Devrimci her daim kendini yenilemeli ki devrimci mücadelenin gerekliliklerine, ihtiyaçlarına yanıt olabilsin. Kasım ölümsüzler ayı işte tam da bu yüzden bizler için yenilenme ve nitelik yükseltmenin, devrime hazırlık yapmanın ayı olmalıdır. Ölümsüzlerimizi andığımız, yaşattığımız bir kasım ayında daha aklımız ve yüreğimizle onlardan öğrenme eylemini yerine getirme gayreti içindeyiz. Şairin de dediği gibi; "Yaprak dökerken bir yanımız, bir yanımız bahar bahçe". Bir adım daha ileri çıkarak öncüleşen militan bir devrimcinin yaşamından kimi kesitlerden, yenilenme eyleminden bahsetmek istiyorum sizlere.

Oğuz Saruhan (Algan Zafir) yoldaş Kobanê'de ölümsüzleştiği ana kadar birçok güzelliği, devrimci özelliği sığdırdı yaşamına. Devrimci yaşamının kısa bir döneminde tanıştım yoldaşla. Kısa bir dönem dediğime bakmayın. Zamanla ölçülmez aslında yoldaşlık. Önemli olan uzun süre bir arada olmak değil uzun olmayan bir zaman dilimine dahi çok şey sığdırmak, derinlikli yoldaş paylaşımlarında bulunmak, yoldaşlığı dolu dolu yaşamaktır. Yoldaş sevgisi, güveni çok güçlü bir devrimciyi, parti emekçisini, yiğit bir devrim savaşçısını dilim döndükçe, kelimeler yettikçe anlatmak istiyorum.

Yıllar önce gençlik çalışmalarında olduğum bir dönemde tanıştım yoldaşla. Hangi çalışma olsa koşuşturan, iş çözen, pratikçi özellikleriyle tanıştım en başta yoldaşın. "Bir saat içinde üç farklı yerde ve çalışmada nasıl olabilir? Her örgütte böyle bir yoldaş olmalı" demiştim ilk gördüğümde. Yoldaş parti çalışmalarındaydı. O dönem partinin 20. kuruluş yıldönümü kutlamaları için propaganda ajitasyon çalışmalarının da olduğu bir süreçti. Aynı zamanda Rojava devrimine dönük DAİŞ saldırılarının her geçen gün arttığı, Kobanê başta olmak üzere destansı bir direnişin yaşandığı zamanlardı. Her bir partili devrimcinin aklı da yüreği de Rojava devriminin savunulmasında, Kobanê direnişinde ölümsüzleşenlerin yerini almaktan yanaydı. Kuşkusuz ki Oğuz yoldaş da duygusunu, fikrini bu doğrultuda örgütlüyor ve kendisini yetiştiriyordu. Politik kitle faaliyetleri içerisinde bulunduğumuz kentte, yoldaşın arşınlamadığı mahalle, çalmadığı kapı, bildiri dağıtmadığı alan, afiş yapmadığı duvar, gazete satmadığı emekçi kalmamıştır.

Parti çevresindeki emekçi aileleri sık sık ziyaret eder, çoğunlukla emekçi mahallelerde ailelerle birlikte kalırdı. Bir süre gitmediği bir evde aranan, sorulan olurdu. Öyle ki yoldaş ölümsüzleştikten sonra gittiğim bir emekçi ailenin evinde rahat kalabilsin, işlerini çözebilsin diye o evin bir ferdi gibi, istediği zaman gidebileceği, dinlenebileceği ayrı bir oda hazırlamışlardı.

İlk bakışta, sert ve kaba bir yoldaş diye düşünmüştüm. Sert mizaçlı oluşu, az diyalog kurması, sessizliği bende yanlış bir algı oluşturmuştu. Oysa ki tanıdıkça sert mizacının altında duygusal, sessizliğinde ise içten içe gürül gürül çağlayan, yoldaşlığı güçlü, derinlikli, incelikli bir devrimci gizliydi. Bazen yoldaşların kimi güzel özellikleri biraz derinlerde saklı olabiliyor. Keşfedebilmek, açığa çıkarmak için o yoldaşa dokunmak, dünyasına girmek gerekiyor. Toplumsal öğretilmişlikler, erkek egemen haller bireyin güzel, insani özelliklerinin açığa çıkması önünde setler oluşturabiliyor. Yoldaş da özüne inilmesi gereken bir devrimciydi.

Kemiklerini kırarcasına sımsıkı sarılmak sözünün karşılığını verenlerdendi. Öyle bir kucaklardı ki yoldaşlarını, karşıdaki zayıf bir yoldaşsa kemiklerinin çatırdadığını duyabilirdiniz. Bütün yoldaşlarına değer veren, çıkarsız ilişki kuran, yoldaş sevgisi güçlü bir yoldaş devrimciydi.

Ölümsüzleşen yoldaşlara dair paylaşımda bulunurken, onların yaşamlarından bahsederken en sevdiği renk, en sevdiği şiir, şarkı vs. diye ifade ederiz ya. Yoldaşın da keyif aldığı kimi enleri vardı. Türkü dinlemeyi severdi mesela. Hele ki içli, yanık sesli söylenen bir türküyse o an başka bir diyara gider, kendinden geçer ve gözleri dolardı. Grup Munzur'un "Türkülerde Yaşamak" ezgisini severdi. Ölümsüzleşen yoldaşların anma etkinliklerinde özellikle onun söylenmesini isterdi. Ha birde severek yediği metro çikolatası var. Yoldaşları ile birlikte yemek onu mutlu ederdi. Bazen bir çalışma sonrası enerji versin diye elinde çikolata ile küçük sürprizler yapardı yoldaşlarına. Parti çalışmalarına katılımını tam bir proleter çalışma disiplini ile örgütlerdi. Hangi saatte nerede olması, hangi çalışmanın içinde yer alması gerekiyorsa hiç gecikmeden orada olur ve çalışmalara katılırdı. Bir yoldaşı ile görüşmek için randevulaşmışsa kararlaştırdıkları saatten 1 dakika bile geçirmeden mutlaka orada olurdu. Her daim dakik bir yoldaştı. Geç uyandığımız için bizi eleştirdiği çok olmuştur. "Sizi küçükburjuva öğrenciler! Saat kaç oldu hala uyanmadınız" diye çıkışlarından nasibimizi alırdık. Bir keresinde bir mahalleye, partinin 20. yıl etkinliğinin duyurusu için bildiri dağıtımına, ajitasyon çalışmalarına gidecektik. O gün Oğuz yoldaş ile birlikte üç yoldaş görev almıştık. Üçüncü yoldaş gelmemişti ve ben de biraz geç gitmiştim. Sert bakışlarından uzun süre beklediği için kızdığı anlaşılıyordu. Çikolatayla yumuşatmaya çalışsam da nafile, hala kızgındı. Hiç gelmeyen yoldaşı gerekçe göstererek geç gidişimin üzerini kapatmaya çalışsam da fayda etmedi. Özeleştiri verdim yine kar etmedi. Bazen böylesi durumlarda inadı tuttu mu tam tutuyordu. Aş tavrını aşabilirsen. "Tamam ben de küçükburjuva öğrenci alışkanlıkları var. O yüzden geç uyandım" dedirtene kadar konuşmamış, benden o yanıtı alınca da kahkahayı basmıştı. Sanırım nadir kahkaha attığını gördüğüm anlardan biriydi. Duruma biraz gerilsem de kahkahasına mutlu olup bende ona katılmıştım. Hem özeleştiriyi hem çikolatayı ikisini birden koparıp almıştı. Üstüne üstlük toplu taşıma araçlarıyla dahi uzun sayılabilecek bir mesafeyi, bütün o günün yorgunluğu üzerine sırf "hava çok güzel yürüyelim" inadından dolayı yürümüştük. Günün sonunda beni "cezalandırmıştı" da. Aslında bizden istediği; bir devrimcinin güne mutlaka erken başlayıp planlarına sadık kalması ve hedeflerini yerine getirmesi için emek vermesi, disiplinli olmasıydı. O günden sonra dersimi almış ve çalışmalarda daha dakik ve disiplinli olmuştum.

Emekçi sol hareketten örgütlerle devrimci yoldaşlığı güçlüydü. Yardımlaşma, dayanışma duygusu gelişkindi. Bir mahallede emekçi sol hareketten bir örgütün derneğine çoğu zaman uğruyor ve çalışmalarda kullandığı kimi materyalleri (afiş, kostik kovası, fırça vs.) devrimci yoldaşların izniyle derneklerinde muhafaza ediyordu.

Farklı örgütlerde tarihsel, ideolojik kökenleri olan, yoldaş ilişkilerinde birbirlerine hitaplarında kullandıkları kimi tanımlamalar, kavramlar var. Bu yoldaşlarımız da birbirlerine "ortak" diye hitap ediyorlar. Oğuz yoldaşla da "ortak" diye konuşmaya başlayınca yoldaş başta anlam veremiyor ve derneklerini, materyalleri vs. koymak için kullandığından dolayı "ortak" diye seslenildiğini düşünüyor. Düşündüğü durumdan dolayı mı "ortak" dendiğini soruyor ve ortamda kahkaha, gülüşmelerin ardından nedenini anlatıyorlar yoldaşa. Yoldaş da "bundan sonra ortağız" diyor ve gülüp geçiyorlar.

Güçlü kuvvetli yoldaştı. Hani taşı sıksa suyunu çıkarır derler ya işte tam öyleydi. Bir gün akşam bir grup yoldaş bir araya gelmiştik. Dışarıda lapa lapa kar yağıyordu. Tabii karı görünce hemen kar topu oynamak istedik. Kimi yoldaşlar hasta olurum kaygısıyla dışarı çıkmak istemediler. İçinde Oğuz yoldaşın da olduğu dört yoldaş karı görünce durur muyuz? Sıkıca giyinip kendimizi dışarı attık. Bir süre oynadık. Çocuklar gibi eğleniyorduk. Oğuz yoldaşın kar topları epey bir büyük oluyordu. Biz daha bir iki tane kar topu atamadan kucak dolusu karı birden üstümüze boca ediyordu. Biz üç yoldaş Oğuz yoldaşı kara basma planları yaptık ve yoldaşın üzerine doğru koştuk. Tam yoldaşa doğru yöneldiğimizde birden Oğuz ve diğer erkek yoldaş biz kadın yoldaşlara yöneldiler ve kendimizi karın içinde bulduk. Sonra kadın yoldaş ile karşılığını verdik tabii ki. Eğlenceli, bol kuvvetli bir kar savaşı yapmıştık.

Sade ve öz devrimci yaşamından ne de çok öğrenilecek şey var yoldaşın. Oğuz yoldaş emekçi mahallelerde, parti çalışmalarında ter dökerken de, Kobanê'de partisinin yılmaz bir savaşçısı olurken de hep aynı kararlılık ve bağlılıkla yaşadı, savaştı, kendisini partisine, devrime adadı. Ölümsüzleşen yoldaşlarına, devrim şehitlerine bağlılığını, onların mücadele mirasına sahip çıkarak, marksist leninist partinin komünist bir militanı olarak gösterdi ve bu uğurda ölümsüzleşti.

Partinin yoldaş ölümsüzleştikten sonra yaptığı açıklama çok netti. Fazla söze gerek kalmadan partinin çağrısına kulak verelim: "Komünist öncünün politik çizgisinin daha güçlü biçimde yaşama geçirilmesi için öne atılın, savaşımın tüm alanlarında sorunların çözüm iradesi olun, yol bulmak ya da yol açmak için öncü ve özne olarak konumlanın çağrısıdır."

Bir kasım ayından daha geçerken ölümsüzlerimizin mücadele mirasına sahip çıkıp, ideolojik, politik değerlerimize, marksist leninist parti çizgimize dönük saldırılara karşı parti çizgisini daha güçlü savunalım.