Mesleki eğitime tercih azalıyor, mecburiyet artıyor

Mesleki eğitim her geçen yıl MEB'e bağlı bir eğitim programı olmaktan daha çok çıkarılarak sermaye ile uyumlu çocuk işçilik politikasına dönüştürülmeye devam ediliyor.
Bu yıl 963 bin 142 öğrencinin girdiği LGS (Liselere Geçiş Sınavı) sonuçları 4 Ağustos'ta açıklandı. Milli Eğitim Bakanlığı'ndan (MEB)yapılan açıklamaya göre, LGS kapsamında 14-24 Temmuz'da 1 milyon 4 bin 276 öğrenci, merkezi sınavla öğrenci alan okullar ile yerel yerleştirme için tercihte bulundu. Sınavla öğrenci alan okullar için açılan 200 bin 25 kontenjanın 191 bin 159'u öğrencilerce tercih edildi, kalan öğrenciler MYS'ye (Mahalli Yerleştirme Sistemi) göre liselere yerleştirildi.
Puanla tercih sonuçlarına göre, Fen Liseleri ve Sosyal Bilimler liselerine ayrılan kontenjanların tamamı doldu. Türkiye genelinde, 533 Anadolu lisesinin 7'sinde kontenjan boşluğu oluşurken, boş kontenjan sayısının ise yalnızca 143 olduğu belirtildi. Tercih edilebilen meslek liselerinden 294'ünde boşluklar oluştuğu belirtildi. Mesleki eğitim veren liselerdeki boş kontenjan sayısı ise 4 bin 898 ile ifade edildi. Bu tercih istatistiği sıkça basında mesleki eğitime dönük ilgisizlik ve toplumsal algıdaki ön yargının sonuçları olarak yorumlandı. Fakat yalnızca tercih edilebilen meslek liseleri açısından ele alış eksik kalacaktır. Meslek liselerinin önemli bölümü mahalli yerleştirme esasınca öğrenci alıyor.
ÖĞRENCİLERİN ÖNEMLİ KISMI MESLEKİ EĞİTİM SÖMÜRÜSÜNE İTİLİYOR
Anadolu Meslek eğitimi veren liselerin yalnızca üçte biri LGS puanı esasına göre öğrenci alıyor. Ortaokulluların yüzde 80'inin tabi kılındığı mahalli yerleştirme oranları karşılaştırıldığında MEB verilerine göre 2023 yılında ortaokulluların yüzde 39'u meslek liselerine yerleşmişken 2025 yılında bu oran yüzde 43'e yükseldi. Bu da lise sınavına dahi girmeyen, bu nedenle puan istatistiği dışında kalan öğrencilerde meslek liselileşme oranının arttığını ortaya koyuyor. LGS puanı ile tercih yapma olanağına sahip olan bir nevi geleceği üzerinde çok sınırlı da olsa bir tercih şansı bulunan öğrenciler yönünü mesleki eğitim sömürüsünün dışına dönüyor. Bu şanstan yoksun olarak mahalli yerleşen öğrencilerin önemli kısmı mesleki eğitim sömürüsü çarklarına sayıları katlanarak itiliyor. İktidarın sınav sistemince başarı gösteren öğrencilere yönelik mesleki eğitime yönlendirici göz boyama politikalarının etkisinin zayıf olduğu gibi mesleki eğitime mecburiyetin de diğer kulvardan arttığı görülüyor.
ANADOLU MESLEK'TEN MESEM'E
Bu istatistiklerin ortaya koyduğu bir başka gerçeklik Anadolu Meslek Programı kapsamında eğitim veren, yani mesleki eğitimi 4 yıllık örgün eğitim kapsamında Anadolu lisesi müfredatı içerisinde veren liselerdeki oransal azalış. 2016 yılında Anadolu Meslek Programı kapsamında yaklaşık 1 milyon 740 bin öğrenci eğitim görürken 2025 yılına geldiğimizde bu sayı 1 milyon 381 bin 441 olarak güncel verilerle sunuluyor. Bu da mesleki eğitimde genişlemenin Anadolu Meslek değil; Mesleki Eğitim Merkezleri, Açıköğretim Meslek Liseleri ve Özel Mesleki Eğitim Liseleri kulvarından olduğunu gösteriyor. 2024 yılında kaydedilen verilere göre MESEM'e kayıtlı öğrenci sayısı ise 421 bin 633'e dayanmış durumda. Bu yıla ait veriler henüz açıklanmasa da geçmiş yılların grafiği göz önünde bulundurularak artış bekleniyor.
2025 yılı LGS sonuçları konu lise eğitimi olduğunda uçlaşmanın arttığını; sayıları artan öğrencilerin çok sınırlı azınlığının Anadolu ve Fen lisesi programlarıyla üniversite hayaline sahip olabildiğini ve öteki uçta iktidarın sistematik çocuk işçileştirme politikalarına ortaokul öğrencilerinin daha büyük bir paydasının kapıldığını gösteriyor. Mesleki eğitim her geçen yıl MEB'e bağlı bir eğitim programı olmaktan daha çok çıkarılarak sermaye ile uyumlu çocuk işçilik politikasına dönüştürülmeye devam ediliyor.