5 Şubat 2025 Çarşamba

Mustafa Öner yazdı | Alternatif adacıklar ve işlevleri

Partili kolektif yaşamda mücadele ne kadar zor ve sert şartlarda sürdürülse de iddiaları güçlü, ideolojik olarak sağlam, teorik bakımdan yeteri kadar birikimli, kolektif yaşamı içselleştirmiş olan devrimci sosyalistlere koşullar ağır gelmez. Bir şekilde üstesinden gelmeyi başarırlar.

Öncünün dallarını oluşturan örgütler, kurum ve kuruluşlar devrimcilik üreten birer alternatif adacıklarıdır.

Burjuva kapitalist düzenin kuşatması koşullarında devrimci faaliyete, kitlelerin örgütlenmesine ve devrimcilerin gelişimlerine dolaylı, dolaysız katkıda bulunan çeşitli örgüt, örgütlenme biçimleri vardır. Bunlar legal, yasadışı partiler, örgütler, bunlarla ilişkili kurum, kuruluşlar, sendikalar, dernek, meclisler, platformlar gibi örgütlenme ve mücadele araçlarıdır. Bunlar aynı zamanda devrimcilik üreten, sömürü düzenine alternatif birer mevzilerdir.

Özgürlük, eşitlik, sömürüsüz, ortakça komün yaşamı bu mevzilerin toplamı aracılığıyla kurulabilir. Bunlar arasında, teorik, politik, ideolojik örgütlenme olarak en birikimlisi, en örgütlüsü marksist leninist proletarya partisi olduğundan, öncü rolü o alır. Bu alternatif alanlarla işçi sınıfı ve ezilen kesimlerin mücadeleye, devrime seferber olmasına proletarya partisi öncülük yapar, yön tayin eder.

Bu ilişki biçimi düşünüldüğünde alternatif dolaylı-dolaysız adacıkların gerçekliği kadar, devrimcilik üretip üretmediği ve mücadeleye ne oranda katkı sunup sunmadığının asıl sorumlusu öncü ve devrimci sosyalist öznelerdir.

Alternatif sosyalist adacıklar, çok yönlü üretken işleve mi sahip; devrimcilik üretiyor mu, genel faaliyetlere katkısı ne düzeyde? Yoksa olan birikimi tüketici, devrimci değerleri, özellikleri aşındırıcı, mücadeleye katkısı pek de olmayan ya da çok sınırlı olan mı? Bu alanlara her birim kendi özgül ağırlığında birer okul, eğitim, gelişme, yenilenme ve şekillenme üsleri olarak mı bakmakta? Yoksa farkında, yeterince bilincinde olunsun ya da olunmasın bu tip adacıklar zaman tüketilen, bir takım işlerin, toplantıların yapılacağı veya yatılacak yerler olarak mı görülmekte?

İddialarda, kararlılıkta aşınmaların, ideolojik sarsıntıların yaşandığı, zayıflıkların arttığı ve zorluklar karşısında yaratıcı düşüncelerin köreldiği, işlerin, üstlenilen görev ve sorumlulukların ağır gelmeye, duygu yorgunluklarının, yabancılaşmanın şu veya bu oranda saflara da yansıdığı zamanlardan geçilmekte. Bu nesnel olgular da gözetildiğinde, alternatif adacıkların önemi, işlevi birkaç kat daha artmaktadır.

Peki, bu yanlarıyla da düşünüldüğünde bu alanları ne kadar önemsiyoruz? Ne kadar, nasıl bir bilinçle bu mevzilerle ilişkileniyoruz? Pratiğimize sorgulayıcı bakıyor muyuz? Dahası bu alanların rolü, ne kadar işlevli oldukları üzerine tartışma yürütüyor muyuz? Aşağı yukarı sorulara verilecek yanıtlar belli. O zaman verilecek yanıtları değerlendirip sonuçlar üzerinden kendimize yeni görevler çıkartmalıyız.

Her kolektif adacık, kendisine yüklenen rol-misyon çerçevesinde, amaçla uyumlu değerlendirildiğinde birer güçlü üretken mevzidir. Burjuva faşist devletin saldırıları, kirli oyunları karşısında her biri politik, ideolojik kalkan rolü oynar. Bu nedenle de mevcut adacıkları daha etkin, daha işlevli duruma getirmek çok yönlü yarar sağlayacaktır. Aynı perspektifle adacıkların sayısını da artırmak bir başka görevimiz olmalı.

İşçilerin ve ezilen diğer kesimlerin öfkelerinin sokağa taşmasının arttığı, kitle hareketinin gelişmekte olduğu bu dönemde alternatif adacıkların öneminin arttığı malum. Buraları çoğaltmanın yanı sıra devrimcilik üretmelerini de artırmak, ihtiyaçların başında gelmekte.

Bu adacıklar ne kadar sağlamlaştırılarak verimleri artırılırsa, mücadeleye ve kitleselleşmeye de o oranda katkı sağlar. Aynı şekilde bir başka şey de yaparlar; tasfiye dalgasının etkilerinin, türevlerinin saflara sızmasının önüne geçebilirler. Bir biçimde sızanlara da yaşama, barınma olanağı tanımazlar. İdeolojik mücadele vererek, düşüncede ve duygularda söküp atılmasının koşullarını oluştururlar.

Fiili meşru mücadele çizgisinde, devrimci zorun gereklerine göre örgütlenmenin ve örgütlü mücadelenin ideallerimizi, hayallerimizi gerçekleştirmek için gerekliliğinin devrimci sosyalistler bilincindedir. Olmazsa olmazımız bu çizgide faaliyet yürütmenin, mücadeleyi sürdürmenin türlü zorluklarının, çeşitli bedeller ödenmesi gerektiğinin de farkındadırlar. Devrimci sosyalistler, kendi sevinçlerinin, mutluluklarının, kurtuluşlarının kitlelerinki ile birleştiğinde mümkün olacağını da bilirler. Bu nedenlerle de alternatif adacıkları, gözleri gibi korumanın devrimcilik, sevgi, yoldaşlık üretmelerinin devamını sağlamada inat ederler.

"Eğer insanlığın çoğunluğu için etkili olabileceğimiz yeri seçtiysek, hiçbir güç bizi kamburlaştıramaz. Çünkü o herkes adına ödenen bedeldir. Artık tadına vardığımız şey; yoksul, kısıtlı, bencilce bir sevinç değildir. Mutluluğumuz milyonlara aittir. Eylemimiz sessiz sedasız ama sonsuza dek etkisini sürdürecektir." Marx.

Partili kolektif yaşamda mücadele ne kadar zor ve sert şartlarda sürdürülse de iddiaları güçlü, ideolojik olarak sağlam, teorik bakımdan yeteri kadar birikimli, kolektif yaşamı içselleştirmiş olan devrimci sosyalistlere koşullar ağır gelmez. Bir şekilde üstesinden gelmeyi başarırlar.

Kolektif alternatif alanlara salt bir takım işlerin yapıldığı veya uğrak, görüşme buluşma, zaman geçirme, yatacak yerler olarak bakılmaz. Bakmamak da gerekir. Farklı kuşaklardan devrimci sosyalistlerin oluşturduğu adacıklarla tek tek devrimci sosyalist özneler karşılıklı birbirini geliştirir. Nitelik düzeylerini, sağlamlılıklarının derecesini yükseltirler.

İdeolojik olarak ise dayanışmayı artırarak birbirlerini güçlendirirler. Ancak bu şekilde güçlü, kolektif, yoldaşça birliklerini daha üst düzeyde geliştirip, güçlenerek dışa, karşı devrime yönelik daha dirençli bir karşı duruş sergileyebilirler.

Savaş sanatında kazanmanın kurallarından biri olan ve çoğunlukla bilinen ünlü bir tespit var: Kendi saflarında kenetlenmiş, disiplinli, moral değerleri yüksek, motivasyonu yerinde, hazırlıklı, yenmeye kilitlenmiş, komutanlarına güveni tam ve savaşma kabiliyeti gelişkin ordular, düşman orduları karşısında daha avantajlı konumdadırlar.

Bunların aynısı devrimci ve marksist leninist partiler için de bire bir geçerlidir. Bu avantajı sağlayan da düzen karşıtı alternatif adacıklarla, bu adacıklara işlerlik kazandıran devrimci sosyalistlerdir. Bu konuda son sözleri sevgili Kutsiye yoldaştan aktaralım:

"Bizler, gelecek yaşamı örgütlemek zorunda olan insanlar olarak, yeni yaşamın bilinçli oluşumuna katkıda bulunmalıyız.

"Tüm çalışma alanlarımız için geçerlidir alternatifler üretmek. Gazete çalışanları gazetede, kültürel cephede çalışanlar kendi organlarında, sokakta, işyerinde, özellikle evde, ailede, bireysel ilişkilerde farklılığımızı ortaya koymalıyız. Bize bakanlar, bunlar 'sosyalist'tir. Bunlar farklı, demeliler. Ve bu duygusal bir hayal olmamalı. Yeni, kolektif insanlar olmalıyız. Sosyalist mücadele kolektif bilinç ister. Bu kolektif bilinç 'ben'i dışlamıyor kuşkusuz. Kendi özgül yapısını bir ortak hedef için kullanabilen kolektif insanlar olabilmeliyiz.

(...)

"Eski her yanımızdadır. Elimizde, yüreğimizde, duygularımızda. Kendi 'yeni'lerini dayatıyor o da. Bireysel tatminin, uzlaşmanın, tüketimin albenisini sunarak hem de. Kolektifin çağrısına açık olmalı bizim yüreğimiz. Sosyalizmi söylemeli dilimiz. Onun için dönüşmeli beynimiz."*

Beynimiz dönüştüğü sürece, alternatif adacıklarımız da gelişip dönüşerek, öncekinden daha fazla devrimcilik üreterek, misyonunu daha etkin oynayacaktır. 

*Umuda Yazılı Sözler - Kutsiye Bozoklar (Ceylan Yayınları)