Mustafa Öner yazdı | Düş yolculuğunun hayallerine tutunmak

Düşleriyle dolu dolu yaşayanlar, hayallerini, hayal güçlerini genişleterek zenginleşenlerin yaşamları da davranışları da kurdukları ilişkileri de tam tersi içeriğe sahiptir. Kendisiyle, çevresiyle, kolektif yaşamıyla barışıktır. Potansiyeli, yetenekleri oranında hayallerinin gerçekleşmesi için çalışır, üretir, gelişir, geliştirir. Şevkle, sevdayla, tutkuyla işlerine sarılmalarının coşkusu gözlerinden okunur. Dokundukları her şeye yaraşır bu halleri. Yürekleri ideallerine olan aşkla çarpar.
Düşlerin gerçekleşmesi yolculuğunda sosyalizm hayali toplumun maddi gerçeği üzerinde şekillenerek içerik kazanır. Bu nedenle ideallere bağlı kurulan hayal, toplumsal maddi gerçeklerden kopuk değildir. Düşler bilimsel sosyalist kuramla, ideolojiyle doğrudan bağlantılıdır ve gücünü bu içerikten alır. Hayal gücü etkin kullanıldığında yönlendirici, ileri itici bir rol oynar. Özgüvenli, umutlu olmayı sağlar.
Hayal gücü içeriğinden dolayı onarıcı, arındırıcı ve geliştiricidir. Ortakça yaşama canlılık, yenilik katar. Sosyalist ideolojiyle içeriği doldurulan düşlere sıkıca sarıldığında iç ideolojik mücadeleye, eğitimlere katkı da sunar. Hayali tutkulu, güçlü, sağlam olanların devrimci üretkenlikleri, yetenekleri ölçüsünde artarak gelişir. Hayal gücü düş yolcularının zihinlerini de özgürleştirir, yeni ufuklar açar.
Düş yolculuğunda hayal dağarcığını genişletirsek, Şeyh Bedreddinlerle çakışır yollar. Börklücelerle, Torlak Kemallerle buluşulur Aydın ovasında. Şeyh Bedreddin'in "Yarin yanağından gayrı her şey ortaktır" felsefesinin yol göstericiliğinde, Börklüceler öncülüğünde bu görüş yaşama geçirilir. Aydın ovasına adını veren ortak özellik, ortak paylaşım, en sade ifadesiyle komünal yaşam dönemi ortaklar mevkisinde kurulur. Düş yolculuğumuz tam da bu köklerden serpilerek bugünlere kadar gelir.
Düş yolculuğuna çıkıldığında, Ege'den Avrupa'ya, Paris Komünü’ne, oradan da Asya'ya döner yüzünü hayali olan devrimci sosyalistler. 17 Ekim sosyalist devrimiyle düşlerin gerçekliğiyle karşılaşılır. Ekim devrimi hayallerin nasıl, hangi yoldan gerçekleştiğinin yolunu da çizer, gösterir.
Çıkılan düş yolculuğu sürdükçe ufuk açıcı, zenginleştirici olur. İddiayı daha fazla büyütür. İnancı pekiştirir. Aynı zamanda çıkılan yolda amaca ulaşmanın kolay olmayacağını da gösterir. Yürünen daha yürünecek yolların düz, dikensiz, sarp, engebeli, zahmetsiz olmadığı hatırlatılır. Zorla, zorluklarla uğraşmanın hamlıkları, acemice yürüyüşleri giderdiği gibi düş yolcusunu olgunlaştırıp ustalaştırdığı da görülür yürünen yürünecek yollar boyunca.
Hayaller eşliğinde çıkılan yolculuklarda kimi zaman acabalar, “hayaller gerçek olur mu” şeklinde gelgitler de olabilir. Düşler "Gerçekleşene kadar hep imkansız gibi görünür" demiş Nelson Mandela. Farklı zamanlarda, değişik yerlerde ve nedenleri ayrı olsa da "... çünkü içinde yaşadığın bu sistemin kurallarıyla yetiştin. Daha farklı ve gelişkin bir yapı sana gerçekleşmesi imkansız gibi gelir" -ne mümkün ki babından- sözleri “imkansız gibi görünür” düşüncesinin nereden kaynaklandığına açıklıklık getirir.
Çeşitli acabaların, kuşku ve ve kaygıların olması bir bakıma anlaşılır, yararlı sorulardır. Kafa yormaya, eleştirel sorgulamalara yönlendirir. Bunlar üzerine düşünmek, tartışma yürütmek acabaları gidereceği gibi teorik, ideolojik derinlik de sağlar. Bilgi dağarcığını genişleteceği gibi geçmişte kalan yaşanmış deneyimlere doğru tarih gezintisine çıkmayı da teşvik eder.
Hayali güçlü, gelişkin, gerçekçi olanları 1800 yılının ilk yarısının sonlarına, ütopik sosyalizmle bilimsel sosyalizm karşılaştırmasına götürür bu teşvik. Düş yolcuları da komünist manifestoyla -1848- karşılaşır. Hayallerinin neden gerçekleşebilir olduğu sorularına bu karşılaşmada yanıtlar bulur. En çarpıcı somut cevap ise 1917 Ekim sosyalist devriminde gelir. Hayal gücü iktidardadır, inşa sürecini yönetmektedir.
Suphi Nejat Ağırnaslı (Paramaz) yoldaş, “Hayal gücü iktidara” dediğinde bir yanıyla da buna dikkat çeker. Hayal gücünün yönlendirici, geliştirici, dönüştürücü, yapıcı yanını açığa çıkartır. Bu tutkulu düştür ki geleceği, sosyalizmi bu günden kurmanın zeminini döşer.
Maddi temellerden yoksun, bilimsel sosyalist içeriği olmayan ütopik hayaller, sönmekten, hayal kırıklıkları, umutsuzluk yaratmaktan öte bir anlam ifade etmez. Karamsarlığa, yılgınlığa sürüklenmenin bir nedeni teorik, politik, ideolojik gıdalarını yeterince almayarak halsiz düşmekse, bir başka nedeni de maddi temelinden kopuk bilimsel olmayan, gerçekleşmesi imkansız, ayakları yere basmayan hayalciliktir.
İnsan hayal ettiği ve hayalinin içeriğinin ne kadar sosyalist ideolojiyle dolu olduğu kadar vardır. Varlığı etkili-etkin görünür olur. Düşleri sınırlı-dar, içeriği zayıf olanların ufukları da dar olur. Etkileri de kendi gelişimlerini yönetme olduğu-olacağı gibi teorik, politik, ideolojik ve etkin kolektif faaliyetler konusunda da yeterince yazınsal ve sözlü verimlilik çıkartılamaz, elde edilemez.
Ne kadar içeriği zengin, o kadar verimlilik, var olma, canlılık, çalışma. Ne kadar güçlü hayal, bir o kadar kendine rol biçme, iş çıkartma ve sorun çözücü olmak. "Düş olmayınca iş olmaz" der Işık yoldaş. Başka bir açıdan bakılırsa hayali olmayanın, hayal kurmayanın işi olmayacağı için amacı da olmaz. Dolaysıyla, ulaşacağı bir hedefi de... Boşlukta kalır. Karaya vurmuş balık gibi çaresizce çırpınır durur. Savrulmaya müsaittir. Düş yoksunluğu çekenler hayallerini geliştirip güçlendirmezse yaşamdan da yaşamaktan da haz alamaz, mutlu, kendileriyle barışık olamazlar.
Oysa düşleriyle dolu dolu yaşayanlar, hayallerini, hayal güçlerini genişleterek zenginleşenlerin yaşamları da davranışları da kurdukları ilişkileri de tam tersi içeriğe sahiptir. Kendisiyle, çevresiyle, kolektif yaşamıyla barışıktır. Potansiyeli, yetenekleri oranında hayallerinin gerçekleşmesi için çalışır, üretir, gelişir, geliştirir, Şevkle, sevdayla, tutkuyla işlerine sarılmalarının coşkusu gözlerinden okunur. Dokundukları her şeye yaraşır bu halleri. Yürekleri ideallerine olan aşkla çarpar.
Yaratılan, yaratılacak olan böylesi insan ilişkilerinde, ortak yaşam alanlarında, ancak hep yeni insanlar topluluğu doğar, şekillenir, yetişir. Kurulan hayallerin, ideallerin sonal amacına doğru gidilen, çıkılan yolculukta, aşamaları geçmek için döşenecek taşları, kuşaktan kuşağı doğacak yeni insanla ancak başarılacaktır.
Hayal gücü, bilimsel sosyalist öğretiyle beslenip büyütüldükçe ve etkin kullanıldıkça düşlerin gerçeğe dönüşmesinin yolu yakınlaşacaktır. Düş yolculuğunda ısrar ortakça yaşamda ısrarla birleştirildiği sürece elbet.