Özel hastane emekçileri hakları için sokağa çıktı
KESK İstanbul Şubeler Platformu, Özel Okmeydanı Hastanesi emekçilerine destek için hastane önünde basın açıklaması yaptı. Hastane emekçileri, aylardır alamadığı maaş ve tazminatları için mücadelelerine devam edeceklerini belirtti.
Kamu Emekçileri Sendikası Konfederasyonu (KESK) İstanbul Şubeler Platformu, Özel Okmeydanı Hastanesinin kapanma süreciyle birlikte maaşları, fazla mesai ve nöbet ücretleri ile kıdem-ihbar tazminatları ödenmeyen sağlık emekçilerine destek için hastahane önünde basın açıklaması yaptı.
Eyleme, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İstanbul Milletvekili Kezban Konukçu'nun yanı sıra aralarında çok sayıda siyasi kurum ve emek örgütü temsilcisinin de olduğu yüzlerce kişi katıldı. Eylemde, "Öğrencinin safı işçi sınıfının yanıdır", "Parayla sağlık olmaz" dövizleri taşındı. Eylem boyunca "Direne direne kazanacağız", "Sağlıkta ticaret ölüm demektir", "Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiç birimiz" sloganları atıldı.
'BARIŞ DA İSTİYORUZ EKMEK DE'
Eylemde ilk sözü alan DEM Parti Milletvekili Kezban Konukçu, ülkenin dört bir yanında süren işçi direnişlerine dikkat çekerek, bu direnişlerin tesadüf olmadığını ifade etti. İktidarın emekçilere dayattığı düşük ücret ve ağır çalışma koşullarına tepki gösteren Konukçu, şöyle konuştu: "Saray rejimi bize 'üç kuruşa çalışın, ses çıkarmayın' diyor. Ama emekçilerde öyle yağma yok. Hakkımıza da sahip çıkacağız, çalışma koşullarını da biz düzelteceğiz. Direnerek kazanacağız. Direnen bütün emekçilerin olduğu gibi sağlık emekçilerinin, özel hastahane çalışanı sağlık emekçilerinin de yanındayız. Barış da istiyoruz, ekmek de. İkisini de alacağız."
'ŞİRKET YÖNETİMİ TARAFINDAN TEHDİT EDİLDİK'
Basın metnini okuyan Uğur Balık, sermayenin kar güdüsü ile yönetilen hastahanede yaşanan hak gaspları ve adaletsizlikler karşısında bir araya geldiklerini belirtti. Balık, hastahanede yaşananları şöyle aktardı: "Çalışma alanlarımızdaki tüm eksiklikler ve hak ihlalleri yüzünden; iki arkadaşımızın maruz kaldığı şiddet, kayıtsız ve umursamaz yönetim anlayışının bir sonucudur. Tıbbi destek sunabilmek için, aylar önce şirket yönetimine bildirdiğimiz eksikleri defalarca hatırlattık. Ancak Şafak Grubu dönüş yapmadığı gibi, bizleri suçlayarak uzmanlığı ve mesleki yeterliliği hedef aldı.
Bu süreçte, şirket yönetimi tarafından tehdit edildik, çalışma saatlerimiz keyfi şekilde uzatıldı." Hastaların takibi, için gerekli cihaz ve ilaçlara erişimin defalarca engellendiğini belirten Balık, sorumluluğun emekçilere yüklendiğini, durum kabul etmeyen emekçilerin hakkında tutanak tutulduğunu belirtti. Balık, "Bu süreç, bizleri ve hastaları tehlikeye soktuğu gibi, günlerce hiçbir gerekçe olmadan işten uzaklaştırılmamıza neden oldu" dedi.
HASTANE YÖNETİMİNE SORULAR YÖNELTİLDİ
Sağlık emekçisi ve çalışanlarına "para yok" diye açıklama yapan yöneticilerin birçok kuruma sponsor olduğunu hatırlatan Balık, hastahane yönetimine şu soruları yöneltti:
🔹"Sizler Özel Okmeydanı hastanesinin ne tür bir siyasi güç ve ilişki ağına güvenerek İstanbul İl ve İlçe Sağlık Kuruluna dahi bilgi vermeden 10 Kasım 2025 tarihinde Sağlık Bakanlığı'nın haberi dahi olmadan kapatma kararı alıyorsunuz?
🔹Alacaklarının peşinde olan çalışanlar neden tek tek arabuluculara yönlendirilmek isteniyor ve neden süreç uzatılarak tehditkar bir dil kullanılma cesareti gösteriliyor?
🔹Hastanenin kapatılmasına giden süreçte işverene yönelik Devlet ve ilgili bakanlık herhangi bir idari yaptırım neden uygulamıyor ve gerekçe olarak ne gösteriyor?
🔹Şafak Grubu-Aile Hastanesi ve Meva Hastanesiyle Universalis Ecza Deposu sahibi Can Berker Öztürk ve Seçim Öztürk ile siyasi kişiler arasında olduğu iddia edilen ilişkiler nedir?
🔹Hastanenin kapatılması sonucunda tedavisi yarım kalan, sonuç bekleyen, randevusu iptal olan, ameliyat bekleyen ve daha önce ödeme yapmış olan hastaların mağduriyetinin giderilmesi için Sağlık Bakanlığı ne tür önlemler aldı?
🔹Özel Okmeydanı Hastanesinin kapatılması sürecinde mahremiyeti çok önemli olan hasta kayıtları, arşiv belgeleri ve tıbbi dosyalarla birlikte hastane dışında tutulduğu söylenen SGK ve Maliye belgelerinin güvenliği için hangi tedbirler alınmıştır?
🔹Mağdur edilen sağlık çalışanı ve emekçilerinin maaşları, fazla mesai ve nöbet paralarıyla birlikte kıdem ve ihbar tazminatları gibi ödenmeyen tüm özlük haklarının ödenmesi için Devlet ve Hükümet tarafından bir garanti fonu ve zorlayıcı idari süreç işletilecek midir?
🔹Hastane kapatılmadan önce hastane ruhsatı, çalışan doktor ve sağlık hizmeti personeli için herhangi bir devir, ortaklık değişikliği ya da varlık transferi gerçekleşmiş midir?
🔹Gerçekleştiyse ve halen sürdürülen görüşmeler var ise bunlar mevzuata uygun olarak bakanlığa bildirilmiş midir?"
'TALEPLERİMİZ NETTİR'
Bu hukuksuzluklara boyun eğmeyeceklerini belirten Balık, konuşmalarına şöyle devam etti: "Sağlık emekçilerinin itibarsızlaştırılmasına, tehdit edilmesine ve çalışma hakkımızın gasp edilmesine izin vermeyeceğiz. Bir kez daha belirtiyoruz: Taleplerimiz nettir. Bizler; güvenceli çalışma koşulları, yeterli tıbbi donanım, insani çalışma saatleri ve sağlık emekçilerinin mesleki saygınlığının korunmasını istiyoruz. Haklı mücadelemizden geri adım atmayacağız. Sermayeye ve baskıya boyun eğmeyeceğiz. Bizler; özlük haklarımız için olduğu kadar, hastaların güvenliği için de mücadele ediyoruz. Bu mücadele, bizim gibi güvencesiz çalışan tüm sağlık emekçilerinin mücadelesidir."
Açıklamanın sonunda Balık, ödenmeyen maaş, fazla mesai ve nöbet paralarıyla birlikte kıdem ve ihbar tazminatlarının ödemediği takdirde pazartesi günü itibariyle bir grup sağlık çalışanı olarak ilk etapta İlçe Sağlık Müdürlüğünü kitlesel olarak ziyaret edeceklerini belirtti.
Açıklama, "Yaşasın onurlu hak arayışı direnişimiz" ve "Yaşasın iş ve emek nöbetimiz" sloganıyla son buldu.