Özyönetim direnişinde ölümsüzleşenler anıldı
![](/Uploads/HaberFoto/etha-20250207-ozyonetim-anma.jpeg)
Şırnak'ta düzenlenen etkinlikte özyönetim direnişi sırasında "vahşet bodrumları"nda katledilenler anıldı. Onların mücadelesinin süreceğinin kaydedildiği anmada, "Kürtler boyun eğmedi, eğmeyecek" vurgusu yapıldı.
Özyönetim direnişinde ölümsüzleşenler için anma etkinliği düzenlendi. Şırnak'ın Cizre ilçesinde 14 Aralık 2016 yılında özyönetim direnişi sırasında, 7 Şubat'ta "vahşet bodrumları" diye bilinen Cizre bodrumlarında katledilenler için bir düğün salonunda yapıldı. Anmanın yapıldı salonda katledilenlerin isimlerinin olduğu "Lehengên Cizîra Botan" pankartı asıldı. Medeniyetler Beşiğinde Yakınlarını Kaybeden Ailelerle Yardımlaşma Dayanışma Birlik ve Kültür Derneği'nin (MEBYA-DER) öncülüğünde gerçekleşen anmaya, çocuklarını kaybedenlerin aileleri, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, Yazar Ayşegül Devecioğlu, DEM Parti Eş Genel Başkanı Yardımcısı Öztürk Türkdoğan, Şırnak Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), DEM Parti il ve ilçe örgütleri, demokratik kitle örgütü ve çok sayıda kişi katıldı.
Anma devrim ve sosyalizm mücadelesinde şehit düşenler anısına saygı duruşu ile başladı.
'ÇIĞLIKLARI HALA KULAĞIMDA'
Anmada ilk olarak konuşan MEBYA-DER Şırnak Eşbaşkanı Esmer Çıkmaz, katledilenleri unutmayacaklarının sözünü yenileyerek, "Bugün benim için kara bir gün. Cizre bodrumlarında çocuklarımızın başına gelenleri anlatsak bitmez. Bize yaşananları unutturmaya çalışıyorlar fakat başaramayacaklar. Çocuklarımızın çığlıkları hala kulaklarımda. O yanık kokusu hala burnumda. Unutulmayacaklar. Umuyorum ki güzel günler göreceğiz" dedi.
'HAKİKAT ARAYIŞINDAN VAZGEÇMEYECEĞİZ'
Ardından konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Yardımcısı Öztürk Türkdoğan ise, "Annelerin direnişinden çok şey öğrendim" diyerek, Kürt sorunun ancak hakikatle yüzleşmekle çözülebileceğini belirtti. Türkdoğan şöyle devam etti: "Sizin yaşadığınız acıları tarif edemem. Anneler en büyük insan hakları savunucusudur. Burada olan anneler çok büyük acılar yaşandı. Bizler barış siyaseti yürüterek barışı getirmek istiyoruz. Yasak sürecinde buradaydım ve tanıklık ettim. Sivil ölümler üzerine gelmiştik. 79 günlük sokağa çıkma yasağı dönemini yaşadık. Sizler ateş içindeydiniz bizler de bu acıyı dindirmek için gayret gösterdik. Ama başaramadık. Yüzlerce yurttaşımız burada katledildi. Derya Koç'un ve Mehmet Tunç'un çığlığını unutmayacağım. Başta Cizre Bodrumları olmak üzere katledilen yurttaşlar için adalet mücadelesini yürütüyoruz. Dosyanın takibi AYM'de sürüyor. Umarım sayın Abdullah Öcalan'ın çağrısıyla yeni bir süreç başlar. Her barış süreçlerinde mutlaka ele alınması gereken konu hakikattir. Ne oldu? Hakikati bilmek zorundayız. Kürt halkına son yüzyılda ne oldu? Kimliğine, diline ve varlığına ne oldu? Bunu bilmek zorundayız. Sayın Öcalan'ın yapmış olduğu çağrı ile onurlu bir barışın nasıl olması gerektiği mücadelesini yürüteceğiz. Adalet ve hakikat arayışından vazgeçmeyeceğiz."
'BARIŞ MÜCADELE İLE KAZANILIR'
Barışın sağlanması için bütün toplumsal kesimlerin bir araya gelmesi gerektiğini belirten yazar Ayşegül Devecioğlu da, barışın toplumsallaşması gerektiğinin altını çizdi. Devecioğlu, "Yasak sürecinde bir heyet içerisinde buraya geldik. Cizre bodrumlarında bulunanları çıkarmak için yasak sürecinde heyet olarak buraya geldik. Eğer bu katliamın hesabını sormazsak yerde yatan Taybet ana, dolapta bekletilen Cemile bizden hesap soracak. Şimdi yeni bir süreç başlatılmış. Bu süreci iktidarın insafına bırakmamak için çalışmak gerekiyor. Kimse bizlere barışı sunmaz, ancak mücadele ve direnişle barışı biz getirebiliriz. Barışın önemini bütün toplumsal kesimlere anlatmamız gerekiyor ki barış isteği toplumsallaşsın" ifadelerini kullandı.
'KÜRTLER BOYUN EĞMEDİ EĞMEYECEK'
Kürt halkının verdiği mücadelenin haklı ve meşru bir mücadele olduğunu kaydeden DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan da, yaşatılan acıların hesabının verileceğini, katliamların ise unutulmayacağının altını çizdi. Doğan, "Kürtler hiçbir zaman baskı ve zulmü kabul etmedi. Bizler varlık mücadelesi yürütüyoruz ve kimseye zulmetmedik. Herkesin dili ve kimliği ile var olması gerektiğini söylüyoruz. Bizi yok sayan hiçbir sistemi kabul etmedik. Mücadelemiz haklı bir mücadeledir. Bizler gücümüzü kendimizden alıyoruz. Bizler Kürdün var olduğunu ve haklara sahip olması gerektiğini söylüyoruz. Artık kimse Kürtlerin statüsüz kalacağını söyleyemez. Kürtler yüzyıldır boyun eğmedi ve bundan sonra da boyun eğmeyecekler. Bizler demokratik yöntemlerle acılarımızın hesabını soracağız. Kimse yaşanan katliamları bize unutturamaz. Sadece Kürtler değil kendisine demokratım diyen herkesin bu acıların hesabının sorması gerekiyor" dedi.
'ZAMAN SAYIN ÖCALAN'A SAHİP ÇIKMA ZAMANIDIR'
Barışın sağlanması için öncelikle PKK lideri Abdullah Öcalan'ın koşullarının da sağlanması gerektiğine vurgu yapan Doğan," Sayın Abdullah Öcalan 25 yıldır barış yükünü taşıyor. Bu yük onun omuzlarında fakat büyük bir tecrit altında tutuluyor. Kürt halkı sayın Öcalan'ı önder olarak kabul ediyor ve fiziki özgürlüğünü talep ediyor. Kürdün olmadığı bir yerde ne Türkiye ne de Ortadoğu'da barış gelir. Gücümüzü kendimizden almamız gerekiyor. Kürtlerin bir olmasından korkuyorlar. Birlik adına atacağımız her adımdan korkuyorlar. Zaman sayın Öcalan'a sahip çıkma zamanıdır, o bir halkın önderidir. Yıllardır halklar için yol açmak istiyor. Bu büyük bir fırsattır ve kaybedilmemesi gerekiyor. Kapı kapı, ev, ev barış fikrini yaymamız gerekiyor. Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki tecridi kaldırmadığımız sürece ve sesini duymadığımız sürece bir sürecin başladığından söz edemeyiz. Evet bir süreç var fakat henüz net değil" ifadelerini kulandı.