Rodîn Yusîf: Suriye'de halklar soykırıma maruz bırakılıyor
![](/Uploads/HaberFoto/etha-20250211-rodinyusif.jpg)
HTŞ'nin uyguladığı politikalarla, kadın devriminin kazanımlarını geriye çekmeye çalıştığını söyleyen Fırat Kanton Kültür ve Aydınlanma Kurumu Eşbaşkanı Rodîn Yusîf, "Geçici hükümetin sorumluluk verilen kadın sözcüsü, kadınların bu kadar mücadelesinin sonucunda kurulan kadın kurumları, kazanımlarını bir darbede binlerce yıl öncesine götürmek istiyor. Kadınların sadece evlerde olduğu, ev ve çocuklarla ilgilendiği dönemi yaşatmak istiyor. Ama bunu hiçbir kadın kurumu kabul etmiyor. Biz kadınlar olarak o kişiye de bu sorumluluğu vermedik."
Kürt, Arap, Süryani, Asuri, Ermeni halklarının eseri olan Rojava devriminin ilk kıvılcımının yakıldığı Kobanê'de halkların direnişi sürüyor. Baas rejiminin yıkılmasının ardından geçici hükümet kuruldu, savaş ve insanlık suçlarıyla bilinen cihatçı HTŞ'nin lideri Muhammed El Golani kendisini cumhurbaşkanı ilan etti.
'QSD, BÜYÜK DİRENİŞ GÖSTERİYOR'
Rojava devriminin ilk kıvılcımının yakıldığı Kobanê'de, Türk devletinin desteklediği çetelere karşı halkların direnişi yayılıyor. Kuzey ve Doğu Suriye'de süreci Fırat Kanton Kültür ve Aydınlanma Kurumu Eşbaşkanı Rodîn Yusîf, ETHA'ya değerlendirdi. Devrimin başından itibaren El Nusra, ÖSO gibi çete örgütlerinin saldırıları olduğunu Türk devletinin bunlarla hep ilişkili halde olduğunu söyleyen Rodîn Yusîf bu işbirliğine ilişkin, "En sonunda gerçek yüzünü DAİŞ 2014'te Kobanê'ye saldırdığında gösterdi" dedi. Türk devletinin saldırılarının sürekli olduğunu belirten Rodîn Yusîf, "Geçen ayın 27'sinde gördük, Türk devleti en ağır top ve tankları ile Minbic'e saldırdı. Fakat QSD büyük bir direniş gösteriyor" ifadelerini kullandı.
'SAVAŞ ALTIN HARFLERLE TARİHE YAZILIYOR'
Türk devletinin Kürt-Arap halkları arasında sorunlar yaratmak istediğine dikkat çeken Yusîf, SMO çeteleriyle Minbic'e girdiğini hatırlattı. Savaşın bugüne kadar sürdüğünü söyleyen Yusîf direnişe ilişkin şunları söyledi: "Tişrîn barajında ve Qaraqozak köprüsünde devam ediyor. Orada verilen savaş altın harflerle tarihe yazılıyor. Gerçekten eşsiz bir savaş süreciydi."
'YENİ HÜKÜMET AÇIK AÇIK HALKA SALDIRIYOR'
HTŞ'nin halklara dönük baskısına dikkat çeken Yusîf, "Esad rejiminin düşmesinden sonra şimdi başa geçen hükümet (HTŞ) -adına geçici hükümet dediler- bir ay geçmeden gerçeği açığa çıktı. Belki vakti zamanında BAAS rejimi daha gizli yapıyordu. Şimdi gelen kuvvet açık açık halka saldırıyor. Suriye'de yaşayan halklara, Kürt, Arap, Süryani, Alevi, Hıristiyan, Dürzilere saldırıyorlar. Her savaşta olduğu gibi o savaşın acısı çekenler kadın ve çocuklar oluyor" ifadelerini kullandı.
'KADINLAR KAZANIMLARINA EL KONULMASINA İZİN VERMEYECEK'
HTŞ'nin kadın politikalarını da değerlendiren Yusîf, kadın devrimi kazanımlarının geriye çekilmeye çalışıldığını söyledi. Rodîn Yusîf, HTŞ'nin kadın ofisinin başına atadığı kadının, Suriyeli kadınları temsil edemeyeceğini söyledi ve devam etti: "Geçici hükümetin sorumluluk verilen kadın sözcüsü, kadınların bu kadar mücadelesinin sonucunda kurulan kadın kurumları, kazanımlarını bir darbede binlerce yıl öncesine götürmek istiyor. Kadınların sadece evlerde olduğu, ev ve çocuklarla ilgilendiği dönemi yaşatmak istiyor. Ama bunu hiçbir kadın kurumu kabul etmiyor. Biz kadınlar olarak o kişiye de bu sorumluluğu vermedik."
Savaşlarda halkların kültürlerinin hedef alındığını belirten Rodîn Yusîf, "Türk devleti, sadece Türk devleti de değil ne zaman bir savaş olsa ilk önce o bölgeye ait olan kültürlere saldırırlar. Zaten kültürel olarak yenildiğinde bölge olarak da yeniliyor" dedi.
'HALKLAR SAVUNMASINI ALABİLSİN'
Kuzey ve Doğu Suriye'de farklı halklar ve kültürlerin var olduğuna ve devrimin birlikte inşa edildiğinin altını çizen Rodîn Yusîf, halklara şu çağrıda bulundu: "Özerk yönetim ilanından sonra gördük ki, kurumlarda her ulus kendi kültürü ile kendi rengi ile yer alıyor. Ama şu an Suriye'de şu son bir ayda yaşatılan takip ettiğimiz üzere halkların soykırımı yaşanıyor. Suriye halklarına çağrımız özerk yönetimin modeli onlara örnek olsun. Onlarda bu sistemi kurarak kendilerini yönetsinler ki bütün halklar savunmasını alabilsin."