Serhat Yılmaz yazdı | Birleşerek kazanırız
Dört parçaya bölünmüş Kürtler için Rojava devrimi ve Özerk Yönetim çok büyük ve tarihsel bir kazanım. Bakurê Kürdistan'da halkın örgütlü duruşu, Rojhilatê Kürdistan'da ayaklanma ile gelişen yeni duruş, Başûrê Kürdistan'daki federal sistem ve gerillanın varlığı önemli kazanımlar. Kürdistan'ı sömürge altında tutan devletler ve emperyalist güçler, Kürtlerin zayıflığını ve ayrı duruşlarını hep kullandı. Gelinen aşamada, Kürt halkının kazanımlarını korumak ve büyütmek için ulusal demokratik güçlerin birliği ve ortak hareket etmeleri elzemdir.
Emperyalist ve bölge gerici devletleri eliyle dört parçaya bölünen Kürdistan'da yaşayan halklarımız tarihi bir süreçten geçiyor. Gelişmelerin nasıl ilerleyeceğini biraz da Kürt halkının alacağı ortak tutum belirleyecek. Gelecek, ya geride kalan yüzyıl gibi parçalarda sömürülme biçiminde olacak ya da parti ve örgütlerin farklılıkları sonucu hep ileri bir tarihe ertelenen Kürt ulusal birliği, ulusal çıkarlar göz önünde tutularak sağlanıp geleceğe kazanımlarla yürünecek.
Yüzyıllardır ulusal özgürlük için mücadele eden halkımız ve öncüleri, tarihten dersler çıkartarak gelecek için arayışlara giriyor. Ulusal birlik bugün Kürtler için elzem bir konu. Tüm parçalarda yaşama geçirmenin önünde pek çok engel var. Fakat her parçanın kendi özgünlüğünde ele alınarak yol alınabilir. Dört parçada yaşayan halkımızın birliği, adım adım örülmesi zor, ama sabır ve emekle başarılabilecek bir hedeftir.
Suriye'de Baas rejiminin çöküşü sonrasında, parçalı duruşa son vererek kazanımlarını korumak isteyen Rojavalı Kürt parti ve örgütleri tarihi bir adım attı. 26 Nisan günü Qamişlo'da Rojava Kürt Birliği ve Ortak Tutum Konferansı toplandı.
Konferansa Bakur, Başûr ve Avrupa'dan temsilciler de misafir olarak katıldı. Rojava devrim topraklarında bulunan siyasi partiler, kadın ve gençlik örgütleri, aydın, yazar ve siyasetçilerin katılımıyla gerçekleşen konferans, Rojava Kürtlerinin geleceği için önemli bir adım oldu.
Kürdistan en küçük parçasında; halkçı demokratik ve kadın özgürlükçü devrimin yanı sıra ulusal birliğe ve diğer parçalara örnek olacak bir adıma tanıklık etti.
Bugüne kadar sınıfsal pozisyon alışları, aşiret çıkarları, ideolojik-politik duruş farklılıkları gibi pek çok nedenle bir araya gelemeyen Kürt parti ve örgütleri, 'yeni Suriye'nin geleceğinde Özerk Yönetim topraklarının korunması yolunda ortak bir tutum belirleme iradesini gösterdi. Bu tüm Kürtleri sevindirirken, bugüne kadarki parçalı duruştan faydalananları üzdü.
Geride kalan yüz yılda Kürtler, kendi aralarında birlik kuramadıkları için kaybetti. Kürtlerin devleti kurulamadı. Emperyalistler ve gerici bölge devletlerinin çizdiği sınırlar, sömürgecilere karşı ulusal mücadelenin de birbirinden kopuk gelişmesini amaçladı. Aynı parçalardaki güçler de birleşik bir hareket yaratamadı. Parçalı hareket, bedeller ödenerek elde edilen kazanımları korumayı da zorlaştırdı. Bu parçalı durum her zaman sömürgecilerin işini kolaylaştırdı.
Kürt halkının tarihi önemli direnişlerle dolu. Koçgiri, Şeyh Sait, Dersim, Ağrı, Simko, Mahabat ve Başûrê Kürdistan'da yaşanan direnişlerin yenilmesinin bir nedeni de Kürtlerin kendi arasında birlik olamamasıydı. Bugünün ulusal kazanımlarını korumak için tarihten gerekli dersler çıkarılmalı.
Dört parçaya bölünmüş Kürtler için Rojava devrimi ve Özerk Yönetim çok büyük ve tarihsel bir kazanım. Bakurê Kürdistan'da halkın örgütlü duruşu, Rojhilatê Kürdistan'da ayaklanma ile gelişen yeni duruş, Başûrê Kürdistan'daki federal sistem ve gerillanın varlığı önemli kazanımlar. Kürdistan'ı sömürge altında tutan devletler ve emperyalist güçler, Kürtlerin zayıflığını ve ayrı duruşlarını hep kullandı. Gelinen aşamada, Kürt halkının kazanımlarını korumak ve büyütmek için ulusal demokratik güçlerin birliği ve ortak hareket etmeleri elzemdir. Ancak devrimci ve demokratik ilkelerle örülmüş bir birliktelik, kazanımları korumayı esas alan bir mücadeleye öncülük edebilir. Kürt halkının düşmanlarıyla işbirliğine girenlerle, rakip gördüğü bir diğer ulusal kuvveti yıpratmaktan medet umanlarla kazanımlar korunamaz. Onlar, ancak geniş bir ulusal birliktelik içinde, ulusal demokratik güçlerin öncülüğündeki mücadele içinde etkisiz kılınabilir.
Yıllardır MİT ve Türk devletiyle işbirliği içinde olan ENKS'liler, bir biçimde Özerk Yönetim sistemi içine kabul edilmiş oldu. Şam'a gidecek Kürt heyeti de ortak oluşturulacak. KDP'nin Rojava kolu olan ENKS'nin işlediği suçlar tabi ki unutulmadı. Konferans da karşıdevrimci güçlerin tasfiye niyetlerinden vazgeçtiği anlamına gelmiyor. Konferansta onaylanan ortak tutum belgesi dışında hareket edilmemesi ve devrimin altını boşaltacak girişimlere karşı dikkatli olunması devrim güçlerinin önündedir.
Rojava devrimiyle yaratılan kazanımlar, büyük risklerle karşı karşıya. Sömürgeci faşist Türk devleti, her durumda devrimi tasfiye etmek istiyor. Beşar Esad'ın koltuğuna oturtulan HTŞ çetesi, devrimci güçleri ezmek için zaman kazanmaya çalışıyor.
Kürt halkının parçalanmışlığından medet umanlar, konferans sonrasında sömürgeci ezberleri dile getirmekte gecikmedi. HTŞ lideri Golani, konferans kararlarını 'bölücülük ve ayrımcılık' olarak nitelendirdi, QSD ile imzalanan 10 Mart anlaşmasının bozulmak istendiğini öne sürdü. Konferansla birlikte Rojava Kürtlerinin federatif yapı isteklerini, tartışma konusu yapmayacaklarını ifade etti.
Türkiye medyası konferansı görmezden gelmeye çalışırken, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Golani ile aynı tonda açıklama yaptı. "Suriye sınırları içinde farklı bir yapılanma ve oluşumu kabul etmeyecekleri" sözleriyle saldırgan tutumlarını gösterdi. QSD ile HTŞ arasında yapılan anlaşmaya işaret etti. Ancak anlaşmaya aykırı ilk tutum HTŞ'nin Türk devletinin isteğiyle geçici anayasa taslağını açıklamasıydı. Sömürgeci Türk devleti istiyor ki, Kürtler her zaman parçalı dursun, bölünerek yönetilmeleri kolay olsun. Artık o devir geride kaldı.
Konferansta kabul edilen ortak tutum belgesi, kimi açılardan tartışılıp yetersiz bulunabilir. Doğrudur. Ancak siyasal etkisi büyüktür. Ulusal kazanımların korunması açısından bir nitelik değişimi açığa çıkarmıştır. Bugüne kadar Şam ile yapılan görüşmeler ya da uluslararası düzeyde talepleri parti, örgüt ya da şahsiyet olarak değerlendirilen Kürtler, ulusal olarak muhatap alınacak bir duruş ortaya koydu.
Artık, Kürtler, kendi tarihlerini kendileri belirleyecek. Konferansta onaylanan belgede Suriye genelini kapsayan ve Kürt halkını ilgilendiren kararlar alındı. Konferansta Kürtlerin, Suriye'de yaşayan diğer uluslar ve inanç toplulukları için de eşitlik talebini dile getirmesi önemliydi. Çünkü şu an başta Aleviler ve Dürziler olmak üzere pek çok kesim, örgütlü duruşuyla Kürt halkından umutlu. Şam'a karşı ortak bir duruş takınmaya hazırlar.
Konferansın Suriye için iki meclisli federatif parlamenter sistem önermesi, ülke zenginliklerinin adil bölüşümünü öngörmesi, kadın-erkek eşitliğini esas alması ve tüm kurumlarda kadın temsilinin sağlanmasını istemesi, Kürtçenin Arapçanın yanı sıra resmi dil olarak kabul edilmesi ve tüm ulusal haklar için anayasal güvence istenmesi, işgal altındaki Efrîn, Serêkaniyê ve Girê Spî'den göç etmek zorunda kalan halkımızın güvenli geri dönüşlerinin sağlanması gibi talepleri dile getirmesi oldukça önemliydi.
Konferans, devrimi sahiplenen, bedel ödeyen halkımız için de bir moral oldu. Dünden bugüne hep parçalanma ve ayrı hareket etme biçimindeki duruş, halkımızda bir umutsuzluk nedeni oluyordu. Konferans, Rojava özgülünde bu kaygıları belli oranda ortadan kaldırdı. Halkımızın kendi öncülerine güvenmeye ve umudunu korumaya ihtiyacı var.
Rojava devrimi, 27 Kasım'da başlayan süreçle birlikte ciddi risklerle karşı karşıya kaldı. Ama aynı zamanda önemli fırsatlar da açığa çıktı. Halkın örgütlü duruşu ve özsavunma bilincinin yükseltilmesiyle üstesinden gelinmeyecek bir durum değil. Yeter ki devrimin korunması ve geliştirilmesi temelinde, güçlerimizi ve olanaklarımızı birleştirelim. Kürtlerin birliği ulusal özgürlüğü amaç edindiği ve kazanımları geliştirmeyi esas aldığı sürece, halkımız mücadelesini daha büyük bir kararlılıkla sürdürecektir.