5 Şubat 2025 Çarşamba

Serhat Yılmaz yazdı | Halkların birleşik direniş mevzisi Tişrîn

Daha bitmedi, sürüyor özgürlük savaşımız. Direniş devrimin kitlelerini örgütlüyor, daha kararlı kılıyor. Halklarımızın direnişi, çeteleri dağılmaya ve kararsızlığa sürüklüyor. 20 günden fazladır Tişrîn'de, onur direnişi sürüyor. 21 şehit ve yüzlerce yaralımız var. Bizim direnmemizin, şehit olmamızın ve yaralanmamızın bir anlamı var. İşgalci çeteler için bu savaşta olmalarının bir karşılığı yoktur. Bu nedenle gelecek bizden yanadır. Bu haklılığımızdan güç alarak safları sıklaştıralım. Direnişi büyütelim ve işgalci saldırıları püskürtelim.

İşgalci, faşist Türk devleti, Suriye rejiminin düşmesini kendisi için fırsat olarak gördü. Eğitip-donattığı çeteleriyle Kuzey ve Doğu Suriye, devrim topraklarına saldırı başlattı. Suriye'nin, içinde bulunduğu kaos ortamında Rojava Devrimini tasfiye etmeyi amaçladı. Minbic'in erken bir anda düşmesinden kuvvet alan sömürgeci Türk devleti ve çeteci ortakları, saldırılarını yoğunlaştırdı. Fakat Tişrîn ve Qereqozak'da QSD ve halklarımızın direnişini geçemedi.

Bir aydan fazla süredir, Tişrîn ve Qereqozak çevresinde işgal saldırılarına karşı direniş kesintisiz sürüyor. İşgalci Türk devleti ve çetelerinin, tankları, SİHA'ları ve uçakları QSD ve halklarımızın iradesini kıramıyor. Ortaya konulan görkemli direniş karşısında, ÖSO çetesinin iradesi kırılıyor. Kararsızlık yaşıyorlar. Yolu yok. İşgalci Türk devleti ve çeteleri, Tişrîn ve Qereqozak'ı geçemeyecek.

Faşist Türk burjuva devleti ve çeteleri, 8 Aralık'ta stratejik konumda olan, Tişrîn Barajı ve Qereqozak Köprüsüne saldırı başlattı. İlk saldırıyı, QSD ve YPJ güçleri püskürttü. Fakat işgalciler durmadı. Faşist Türk devleti havadan, çeteler ise karadan işgal saldırısına devam etti. Saldırılar devam edince, Kuzey ve Doğu Suriye halkları 8 Ocak'ta savaşçılarını sahiplenmek, toprağını, suyunu ve onurunu korumak için Tişrîn Barajında canlı kalkan eylemi başlattı.

ÖZGÜRLÜK İÇİN ZORA DAYALI MÜCADELE ŞART
İçinden geçilen süreç, halklarımız açısından önemli. Bütün gövdesiyle direnen halkımız büyük bedellere göğüs geriyor. Halklarımız, insan onuruna yaraşır biçimde büyük bedeller verilmesi gerektiğini görüyor. Kendi kaderini tayin etme hakkı ve özgürlüğü ezilenler için zora dayalı bir mücadeleyi gerektiriyor. Halklarımız Kürdistan'da, Rojava'da bunu onlarca kez tecrübe etti. Onun için net olarak, "Bu bedel ödenmeden işgalci saldırılar durdurulamaz. Devrim korunamaz. Arap, Kürt, Süryani, Ermeni halklarımız dün olduğu gibi bugün de bu bedeli ödemeye hazırız" diyorlar. Bunu Tişrîn'de de onurlu duruşlarıyla gösterdiler.

İşgalci saldırılara barikat olmak için Tişrîn Barajına giden, genç, yaşlı, kadın, erkek her yaştan halkımız katliamlara "Em ji mirinê mezintirin", "Em natirsin" sloganları ile cevap oluyor. Tişrîn'e varan her konvoyu işgalci Türk devleti SİHA'ları, savaş uçağı ve ağır silahlarıyla vuruyor. Bunu bilmeleri ve sonunda ölüm ve yaralanma olduğunu görmeleri, suyunu, toprağını ve onurunu korumak için baraja nöbete gitmelerine engel olmuyor. Kuzey ve Doğu Suriye halkları, 13 yıldır ölümü yendi. Artık ölümden korkmuyor. Bunun için, işgalci Türk devletinin saldırılarına "Em ji mirinê mezintirin" diye yanıt veriyorlar.

HALKLAR DİRENİŞİYLE ÖLÜMÜ YENDİ
Son bir aydır, gerek ölümün üzerine yürüyen, gerek alanlarda eylem örgütleyen halklarımız, kitlelere güvensizlik besleyen yaklaşımlara da güçlü bir cevap oldu. Halkları küçümseyen, güvenmeyen, küçükburjuva aydın yaklaşımlar, Tişrîn'de direnen halkımıza bakmalı. Artık halklarımızın kaybedecek bir şeyi kalmadı. Ya direnerek özgür bir yaşamı kuracaklar, ya da işgalci çetelerin zulmüne boyun eğerek köle gibi yaşayacaklar. Suriye'de iktidar olan HTŞ de halklarımıza zulümden başka bir şey vermeyecek. Geriye kendi gelecekleri için direnmek kalıyor. Bugün, Tişrîn'de, Qereqozak'da, Kobanê'de, Til Temir'de, Zirgan ve tüm Kuzey ve Doğu Suriye'de durum aynıdır. İşgalci devlet ve çeteleri saldırıyor. Devrimin savunma güçleri ve halklarımız direniyor. Bu direniş, kitleleri devrim etrafında yeniden örgütlüyor. Kitleler, savaşın kızgın ateşi içinde devrimle bütünleşiyor. Arap, Kürt, Ermeni ve Süryani halklarımız arasındaki güven bağları ve maneviyat güçleniyor. Saflar daha bir netleşmektedir. Devrimin yanında olan ve olmayanlar bu süreçte daha iyi görülüyor. Devrimin geleceğini de Tişrîn, Qereqozak ve başka cephelerde, alanlarda direnenler belirleyecek. Savaşçıları ile omuz omuza vermiş ve ölüme karşı serhildana geçen örgütlü bir halkı kimse yenemez.

TİŞRÎN DİRENİŞİ BÜYÜYOR, DÜŞMAN KARARSIZLIĞA SÜRÜKLENİYOR
Faşist Türk devleti, tüm dünyanın gözü önünde katliam yapıyor. Savaş suçu işliyor. Emperyalist devletler, yaşanan bu katliamlara seyirci. Yapılan açıklamalarda da, "Türkiye'nin güvenlik endişesini anlıyoruz" diyerek katliamları onaylıyorlar. Ne ABD ne AB ülkeleri, halkımız her gün katledilirken sesini çıkarmıyor. Bu durum işgalci devletin pervasız saldırılarına devam etmesini destekliyor. Halklarımız, bu emperyalist devletlerden bizlere bir fayda gelmeyeceğini de bu sayede görüyor.

Daha bitmedi, sürüyor özgürlük savaşımız. Direniş devrimin kitlelerini örgütlüyor, daha kararlı kılıyor. Halklarımızın direnişi, çeteleri dağılmaya ve kararsızlığa sürüklüyor. 20 günden fazladır Tişrîn'de, onur direnişi sürüyor. 21 şehit ve yüzlerce yaralımız var. Bizim direnmemizin, şehit olmamızın ve yaralanmamızın bir anlamı var. İşgalci çeteler için bu savaşta olmalarının bir karşılığı yoktur. Bu nedenle gelecek bizden yanadır. Bu haklılığımızdan güç alarak safları sıklaştıralım. Direnişi büyütelim ve işgalci saldırıları püskürtelim.

DAİŞ çetesinin Kobanê'de yenildiği 26 Ocak 2015'den bugüne 10 yıl geçti. Onuncu yılda Kobanê direnişi, kararlılığı Tişrîn'de de vücut buluyor. Kobanê'de yenildiler, Tişrîn'de de yenilecekler.