18 Nisan 2025 Cuma

Serpil Arslan yazdı | ABD'den Trump'a sesleniş, 'savaş yok sınıf savaşı var'

Dünyanın emperyalistler eliyle yeni bir yok oluş savaşına doğru sürüklendiği bugünlerde Trump, sermaye tekellerinin ve silah tüccarlarının söylemlerinden dışarı çıkmamaktadır. ABD çıkarları, aslında bir avuç tekelin çıkarıdır. Mafyatik söylemlerle, Çin'le ticaret savaşını gümrük vergilerini yüzde 104'e çıkararak sürdüren Trump, aynı zamanda AB burjuva devletlerini hizaya çekmeye çalışmaktadır.

ABD'de faşist Trump, soykırımcı Netanyahu'yu ağırlarken, uzun süredir sessizliğini koruyan kitleler, 5 Nisan Cumartesi günü iki diktatöre karşı büyük bir sürpriz hazırladı. ABD'nin 50 eyaletinde, bin 300'ün üzerinde noktada Trump karşıtı yürüyüş ve mitingler düzenlendi. Eylemlere katılım 1 milyonun üzerindeydi. Sendikalar, kadın örgütleri, çevreciler, LGBTİ+ örgütleri, bireyler ve Filistin aktivistleri, Trump iktidarını protesto ederek "Artık yeter" dedi. "Ellerini çek" adı verilen protestolar, binlerce aktivist tarafından çevrimiçi ağlar aracılığıyla örgütlendi. Trump'ın ikinci dönemindeki en büyük ilk eylemlerden biri oldu.

Toplumun her kesiminden insanın, kendi talepleriyle katıldığı bu eylemlerde, Trump'ın halk düşmanı ekonomi politikaları, dünyaya parmak sallayan saldırganlığı, kadın haklarını ve çevre sağlığını yok sayan politikalarına itirazın yanı sına heteroseksist anlayışı yücelterek LGBTİ+ düşmanlığını artıran faşist politikalarına karşı "LGBTİ+ haklarına dokunmayın" sesleri yükseltildi. Trump'ın göçmenlere ve mültecilere yönelik sınır dışı etme saldırıları, Guantanamo üssünün tekrar açılarak mülteci, göçmen hapishanesine dönüştürülmesi fikrine tepki yükseltildi. Halk sağlığı fonlarının kesilmesi, gümrük vergilerinin yükseltilmesi de protesto edilen konular arasındaydı.

ABD'de Trump'ın başkanlığı devralmasıyla hız kazanan savaş çığırtkanlığı, Çin ve İran'a dönük tehditler, bazı pankartlarda "Savaş yok, sınıf savaşı var" ifadeleriyle eleştirildi.

İktidara gelir gelmez tekellerin ve sermaye oligarklarının sözcüsü olduğunu açıkça gösteren Trump'a, Elon Musk gibi Nazi selamı veren faşist figürlere doğrudan yönetim yetkileri vermesi de tepkileri arttırdı. Eylemlerde, taşınan dövizlerde, atılan sloganlarda faşist Musk'a da yoğun tepki açığa çıktı.

Filistin halkına yönelik soykırım saldırılarının kumanda merkezi, soykırımcı Netanyahu hükümetinin sağ kolu olarak, Gazze halkını Arap ülkelerine sürme planları yapan Trump, Filistin aktivistleri tarafından protesto edildi. Eylemde, Filistin'e özgürlük isteyen demokratik kitle örgütlerinin katılımı oldukça yoğundu.

Hands Off adlı internet sitesi, eylemleri, "modern tarihin en küstah güç ele geçirme girişimini durdurmak için ülke çapında bir seferberlik" olarak tanımladı.

Trump'ın birinci dönemi olan 2017-2021 yıllarında, Trump büyük kitle protestolarıyla karşı karşıya kalmıştı. Özellikle başkanlık koltuğuna geçer geçmez 21 Ocak'ta gerçekleşen dünya çapında kadın yürüyüşü oldukça etkili ve kitleseldi. Trump ve hükümetinin kürtaj karşıtlığı, cinsiyet eşitsizliği ve LGBTİ+'lara yönelik saldırıları, kadın ve LGBTİ+ hareketinin sert karşı duruşuna neden olmuştu. ABD'nin birçok eyaletinde yapılan eylemlere 5 milyondan fazla kişi katılmıştı. 2020 yılında George Floyd'un katledilmesinin ardından Trump'ın ırkçı göçmen karşıtı politikalarına karşı başlatılan eylemler yalnızca ABD'de değil, Avrupa ülkeleri ve dünyanın birçok yerinde de yayılmıştı.

Dünyanın emperyalistler eliyle yeni bir yok oluş savaşına doğru sürüklendiği bugünlerde Trump, sermaye tekellerinin ve silah tüccarlarının söylemlerinden dışarı çıkmamaktadır. ABD çıkarları, aslında bir avuç tekelin çıkarıdır. Mafyatik söylemlerle, Çin'le ticaret savaşını gümrük vergilerini yüzde 104'e çıkararak sürdüren Trump, aynı zamanda AB burjuva devletlerini hizaya çekmeye çalışmaktadır. Filistin halkına destek veren direniş eksenindeki Yemen'e saldırılar düzenleyen, İran'a yönelik tehditlerini artıran Trump, dünya savaşının tamtamlarını daha sık ve kararlılıkla çalmaya başladı. Kitlelerin tepkisini çeken söylemleri, özellikle savaş karşıtlarının öfke biriktirmesine neden oldu.

Kitlelerde biriken öfke cumartesi günü yapılan eylemlerde bu biçimde su yüzüne çıktı. Daha büyük gösterilerin de önünün açıldığını söylemek kehanet olmasa gerek.

Gelir eşitsizliğini daha da artırarak halkı gettolarda yoksulluğa sürükleyen Trump'ı işte bu gettolardan yükselen mücadele durdurabilir. İşte o uğultular, cumartesi eylemiyle protesto çığlıklarına dönüştü. İnsanlar, mevcut siyasi sistemin başarısız olduğuna inanıyor ve alternatif bir çözüm arayışı içinde. Trump ve ekibine geri adım attıracak olansa Amerika ve dünya halklarının sokak hareketini daha güçlü örmesiyle mümkün. İşte şimdi cumartesi günü açığa çıkan öfkenin daha fazla örgütlülük ve süreklilikle ileriye taşınması gerekiyor.

Mafyatik lider Trump'ı ve işgalci savaş çığırtkanı kabinesini yalnızca halkın örgütlü tepkisi durdurabilir.

Cumartesi günü, bir diğer savaş suçlusu ve soykırımcı İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu da Tel Aviv'de on binlerce kişinin katıldığı bir eylemle protesto edildi. Ateşkes ilanından sonra yerlerine dönen Filistinlilere yönelik 19 Mart'tan sonra yeniden başlayan soykırım saldırıları ve İsrailli esirler konusunda Netanyahu hükümetinin umursamaz tutumu, halkın öfkesini her geçen gün daha da artırıyor. Netanyahu iktidarının halkı temsil etmediği ve halkın geleceğiyle ilgili belirsizliğe olan öfke Tel Aviv sokaklarını doldurdu. Bu gösteriler yeni değil; özellikle Gazze işgali ve esir takası konusundaki kayıtsızlık, İsrail halkının öfkesini körüklüyor.

Hem Netanyahu'ya karşı yapılan gösteriler hem de Trump'a karşı gelişen hareket, halkın iktidara olan güvenini kaybetmesiyle faşist diktatörlere duyulan öfkenin dışa vurumu niteliğindedir. ABD eyaletlerinde bir milyondan fazla kişi sokaklara çıkarak Trump'a tepkisini dile getirdiği, Tel Aviv sokaklarında ise Netanyahu'ya karşı öfkenin iyice arttığı bir günde, Trump ve Netanyahu Beyaz Saray'da buluştu. Suriye konusunda faşist Türk devleti ile İsrail'in karşı karşıya geldiği görüşmenin temel gündem maddelerinden biri olduğu açıklandı.

Soykırımcı Netanyahu'yu faşist Türk devletine karşı teskin ederek Erdoğan'a övgüler dizen Trump, bu üç diktatörün Ortadoğu'daki nüfus alanlarını genişletme rekabetini yönetme telaşında. Türkiye'de ise İBB hak gasbı saldırısı sonrasında halkın günlerdir sokakları boş bırakmayan tepkileri faşist şef Erdoğan'ı zor durumda bırakmış durumda. Şer üçgenini oluşturan bu diktatörler, işgal, yağma ve halkların kitlesel katliamlarıyla güç devşirmeye çalışırken, sokağı tutan halkların öfkesi ve kitlesel karşı koyuşuyla iktidarları zayıflamaktadır.

Halklar, bu üç işgalci diktatörün halk düşmanı planlarını bozmak için daha fazla örgütlenmeli ve süreklilik içeren eylem iradesini daha sıkı kuşanmalıdır. Halkları karşısına alan hiçbir diktatör, tarihsel olarak başarılı olmamıştır. Bu, sınıf mücadelesinin en temel yasasıdır. Şimdi, daha fazla eylem, daha fazla örgütlenme ve daha fazla cesaret gereklidir.