'Sorumluluk iktidara düşüyor'

AKP ve MHP ile yapılan görüşmenin ardından Meclis'te basın toplantısı düzenleyen DEM Parti Eş Genel Başkanları Hatimoğulları ve Bakırhan, artık sorumluluğun iktidarda olduğunu kaydetti.
PKK lideri Abdullah Öcalan'ın 27 Şubat'ta yaptığı Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı kapsamında Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi'nin (DEM Parti) MHP ve AKP ile görüştü. Görüşmelerin sona ermesinin ardından DEM Parti açıklama yaptı.
MHP ile Meclis'te yapılan görüşmede DEM Parti heyetinde Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan'ın yanı sıra Meclis Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder ile Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit de yer aldı.
Açıklama sonrasında Tülay Hatimoğulları ile MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın birer açıklama yaptı. İlk olarak konuşan Tülay Hatimoğulları, görüşmelerin ardından detaylı bir açıklama yapacaklarını belirtti.
MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın da bir açıklama yapmayacaklarını söylerken, görüşmeyi "çok faydalı bir görüşme" diye nitelendirdi.
AKP İLE 1 SAAT 50 DAKİKALIK GÖRÜŞME
DEM Parti heyeti daha sonra AKP ile görüştü. AKP heyetinde Grup Başkanvekili Abdullah Güler, Grup Başkanvekili Özlem Zengin, Genel Başkanvekili Efkan Ala ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik yer aldı.
İki parti yetkilileri arasındaki görüşme 1 saat 50 dakika sürdü. Görüşme sonrası, AKP heyeti DEM Partili heyetini uğurladı.
DEM PARTİ'DEN BASIN TOPLANTISI
DEM Parti Eş Genel Başkanları Tuncer Bakırhan ve Tülay Hatimoğulları, çağrı kapsamında siyasi partilerle yaptıkları görüşmeye ilişkin Meclis'te basın toplantısı düzenledi. Bakırhan, "Kendi gözlemlerimizi anlattık. Her iki partiyle de barışın hukukunu konuştuk. Barışı nasıl bu topraklarda mümkün hale getirebiliriz konusunu uzun uzadıya değerlendirdik. Bugüne kadar 101 büyük merkezli halk toplantısı aldık, toplumun örgütlü diğer dinamikleriyle görüştük. Bu görüşmelerde elde ettiğimiz bilgileri, bulguları da her iki partiyle de paylaştık. Yapmış olduğumuz görüşmelerde, gezilerde halkın ortaya koymuş olduğu düşüncelerde demokrasi ve hukuki adımların atılması en öncelikli talepler ve sorulardı. Bunu da görüştüğümüz partilere ilettik. İnsanlar güven ve güvencenin sağlanması konusunda çok yoğun talepler ileri sürdüler. Biz de bu sürecin selametle yürümesi için güven verici adımların sürecin ilerlemesine uygun gereklerin yerine getirilmesi gerektiğini her iki partiyle de paylaştık. Adımların atılması halinde hem küresel hem bölgesel düzeyde karşı karşıya kaldığı risklerden çok kolaylıkla çok rahatlıkla korunabileceğini belirttik. Bu meseleleri tartıştık."
'ÖCALAN'IN ÇALIŞMA VE İLETİŞİM KOŞULLARININ DÜZENLENEBİLECEĞİNİ SÖYLEDİK'
Bu sürecin rahat bir şekilde yürümesi için bazı gereklilikleri anlatırken, sayın Öcalan'ın çalışma ve iletişim koşullarının düzenlenebileceğini söyledik. Bu daha önce parlamentoda bulunan siyasi partilerin vermiş olduğu kayyum yasa tasarısının Meclis Başkanı tarafından gündeme alınabileceğini, iyi niyet gerekleri olarak bunları söyledik. Demokratik adımların atılması için bir hazırlığın ve çalışmanın yapılması gerektiğini belirttik. Suriye'de kalıcı barış için kendi etkisini kullanmasının aynı zamanda buradaki sürece de katkı sunacağını belirttik. Tarihsel bir süreç içerisinde olduğumuzu ve yapılması gerekenlerin belli olduğunu, iktidarın da muhalefetin de bizlerin de yapılması gerekenler konusunda ödevlerimiz üzerinde durduk. Bunları ilettik.
'KOBANÊ'DEKİ 7 ÇOCUK MU GÜVENLİK TEHDİDİ'
"Biz barış umudunu büyütmek için bu turları yaparken, sabah çok üzücü haberlerle uyandık. 7'si i çocuk 9 kişinin yaşamını yitirdiği Kobanê'deki saldırıyı hep birlikte izledik. Bu saldırıyı kınıyoruz. Öfkemiz büyük. Büyük üzüntü içerisindeyiz. Bu ve benzeri saldırıların hem Suriye'de hem de burada yürüyen süreçlere çok büyük zarar verebileceğini belirtmek istiyoruz. Daha önce sayın Öcalan ile de yapılan görüşmelerde yine en son bizim yaptığımız görüşmede de sayın Erdoğan'ın da ısrarla altını çizdiği bir mesele vardı. Her ikisi de sabotajlara dikkat çekmişti. Siz de bunları takip ettiniz. Bu sabotajlar kim tarafından yapılmışsa açığa çıkarılması gerekiyor. Bu sabotajları yapanların, bu sabotajların emrini verenlerin bir an önce açığa çıkarılması gerekiyor. Güvenlik tehdidi diyenlere de bir çağrı yapmak istiyor ve soruyoruz; Kobanê'deki 7 çocuk mu güvenlik tehdididir? Kobanê'de 7 çocuğun katledilmesi mi bu güvenlik tehdidini ortadan kaldıracak? Bu katliamı kabul etmiyoruz. Bu katliam konusunda dahli olan, emir veren, bunu yapan, yaptıran kişilerin ve kurumların kim olduğunun açığa çıkarılması gerekiyor. Bu, öyle sıradan bir saldırı değil. Roboskî'deki provokasyon ve katliam neyse, bir süreç yürürken Paris katliamı neyse, bu da aynı derecede bir katliamdır. Bunların bu sürece bir yararı, bir katkısı yok. Bunlar, süreci provoke eden yaklaşımlardır ve bundan vazgeçilmesi gerekir.
'SORUMLULUK İKTİDARA DÜŞÜYOR'
"Sayın Erdoğan bir konuşmasında, bu süreçte gelebilecek her türlü provokasyona karşı en üst seviyede tedbir alacağız demişti. Aynen kendi söylediklerini tekrar ettim. Buradan sayın Erdoğan'a beklentimizi iletmek istiyorum. Bu sabotaj bir an önce açığa çıkarılmalı, failleri bulunmalıdır. Yargılanmalıdır. Barış, bu tür provokasyonlarla sınanmamalıdır. Biz de çok iyi biliyorduk, bu süreç çeşitli sabotaj ve provokasyonlarla sınanacaktır ama bunun karşısında güçlü bir irade, açık, duru, sade bir duruş ortaya koymak en başta iktidarın, muhalefetin, hepimizin görev ve sorumluluklarıdır. Bir sürü engel aştık, bir sürü olumlu olumsuz tartışmayı geçtik. Sürecin en önemli aşamasını, bütün hassasiyetimizle, bütün dikkatimiz ve ortak çabamızla bir noktaya getirdik. Asıl sorumluluk burada iktidara düşüyor. Kobanê'de yapılması, burada iktidarın rolünü azaltmıyor; aksine hem uluslararası kamuoyunda ve basında hem de yerel güçlerden ve Kobanê'de yaşayan insanlardan bize gelen bilgiler, yapılan haberlerde de işaret edilenin ne olduğunu, kim olduğunu açığa çıkarıyor. İktidar sorumlu davranmalı, üzerine düşen sorumluluğunu bu meselede yerine getirmelidir. Bu meseleye 85 milyonun umudunu bağladığını hepimizin umutlandığı ve hâlâ umutlu olduğu bir yere ve barışa evriltmeye çalıştığımız süreç önünde kara bir tablo ve girişim olarak kalmamalıdır. Şimdi artık oyalama, sağa sola çekme zamanı değil; adım atma, bu sürece sahip çıkma sürecidir diyoruz. Türkiye'de yürüyen bu sürecin 85 milyona katkı sağlayacağını, barışın 85 milyon insanın yararına olacağını bir kez daha belirtiyorum. Bu konuda herkesin sorumlu bir dille, pratikle üzerine düşen sorumlulukları layıkıyla yerine getirmeli."
HATİMOĞULLARI: ÖCALAN'IN KONGREYİ TOPLAYABİLECEĞİ BİR ZEMİN OLUŞMADI
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları ise gazetecilerin sorularını yanıtladı. Hatimoğulları, PKK'nin silah bırakıp bırakmayacağına yönelik soruya şu yanıtı verdi: "Sayın Bahçeli'nin ve başka partilerin de ifade ettiği PKK'nin silah bırakma meselesi. Bu konuyu biz hep beraber, sizler basın emektarları da gayet yakından takip ediyorsunuz. Şu an sınır ötesi operasyonların bir kısmı hala devam ediyor. Bir güvenlik meselesi olarak ifade ediyorlar. Güvenlik ortamının sağlanması, güvenlik konusunda kaygı duyulmayacak koşulların sağlanması ile birlikte PKK'nin kendi çağrısını, kongre çağrısını yapacağını biz de kamuoyuna yaptıkları açıklamalardan izledik. Sayın Öcalan'ın kongrede üstleneceği rol ile ilgili hem kendi örgütünün hem de kendisinin yaptığı açıklamalar çok paralel. Kendisi 27 Şubat'taki açıklamada çok açık ifade etti. 'Kongreyi toplayabilecek ve bu kararı aldırabilecek güce sahip olan benim' demişti bize. Bunun için de kendi örgütüyle iletişim kanallarının açılması, kendi örgütüne kongreyi toplayabileceği bir zeminin oluşması bakımından koşullarının bu anlamıyla oluşturulması ve önünün açılması gerekiyor. Henüz bu konuda bizim bilgimiz dahilinde atılmış somut bir adım yok."
'CUMHURBAŞKANI POZİTİF ADIM ATMALIDIR'
PKK'nin, silahların biran önce susması güvenliğin tesis edilmesiyle ilgili verdiği bir mesaj olduğunu dile getiren Hatimoğulları, şöyle devam etti: "Bu anlamıyla net bir takvim açıklama ya da net bir planlama zaten bizlerin yapacağı bir şey değil. Bu ne DEM Parti'nin ne AKP'nin tek başına ne de MHP'nn. Bunun ötesinde başta AKP'ye elbette görev ve sorumluluklar düşer. Yürütmedir. Burada sayın Cumhurbaşkanının yürütmenin başı olarak kendisinin bu konuda söyleyecekleri çok önemlidir. Bunların ne olduğunu biz bilmiyoruz. Burada elbette devlete çok önemli görevler düşmektedir. Bu konuda devletten ve yürütmenin başı olan sayın Cumhurbaşkanı ve yürütmenin bu konuda pozitif adım atılmasını beklemekteyiz.
'ÖCALAN'IN MESAJININ NEWROZ'DA OKUNMASINI İLETTİK'
"Newroz planlamasıyla ilgili sayın Abdullah Öcalan'dan Newroz'da okunmak üzere ya da gösterilmek üzere bir mesaj beklediğimizi kendilerine iletmiş olduk. Somut bir adım atılmasını bekliyoruz. Sayın Öcalan'ın mesajının Newroz'da paylaşılması; atılan bu adımın, yapılan bu çağrının somut olarak bir karşılık bulması anlamında da destek sağlayacaktır. Bu zeminin yani barışın toplumsallaşması bağlamında önemli bir katkı sağlayacağını düşünüyoruz. O yüzden de çok önemsiyoruz bu mesajı. Bu mesajla ilgili taleplerimizi yetkililere ilettik. Ümit ediyoruz bunun karşılığını pozitif bir şekilde alırız. Önümüzdeki günlerde bunu göreceğiz."