21 Nisan 2025 Pazartesi

Temelli: Bütçeyi emekçilerin bütçesi haline getirmek lazım

Türkiye'de sömürü ve sömürgeci aklın olduğunu, bütçenin şirket aklıyla hazırlandığını söyleyen DEM Parti Grup Başkanvekili Temelli, bütçeyi emekçilerin bütçesi haline getirmek gerektiğini kaydetti.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Grup Başkanvekili Sezai Temelli, Meclis'te görüşülen 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu kapanış oturumunda konuşma yaptı.

Katledilen gazeteciler Cihan Bilgin ve Nazım Daştan ile siyasi tutsakları anarak sözlerine başlayan Temelli, "Bu savaşa, bu katliama bir son verin. Bu SİHA'ları, İHA'ları durdurun. Yine bugün Êzidilerin Ezi Bayramı. Bayramlarını kutluyorum. Bu vesileyle Şengal'de katledilen ve soykırıma uğrayan Êzidi halkına da selam ve saygılarımı iletiyorum" dedi.

'UMUT VADEDEN BİR DURUM YOK'
Bütçe hakkı önemli olduğunu söyleyen Temelli, "Çünkü birçok eşiğin temelini oluşturuyor. Bütçenin öyle bir gücü var. Bu gücün farkında olmak lazım. Sayın Erdoğan bunun farkında. O gücü kapmış, kendi lehine ve yandaşlarına çok güzel kullanıyor. Ama o güç halkın çıkarlarına ve yararlarına kullanılmalıdır. Nedir her şeyden önce bütçe hakkı? Bütçe, telafi edici bir güce sahiptir. Toplumdaki eşitsizliklerin, toplumda yaşanan sorunların ve krizlerin ortadan kaldırılması için bütçe işte tam da orada gücünü gösterir. Ekonomik istikrar için bütçe. Evet, gerçekten böyle bir gücü vardır bütçenin. Ekonomik büyüme yolculuğunu belirleyen bir güce sahiptir bütçe. Eşitlikçi bir toplum yaratma gücüne sahiptir. Makro bir şeydir ama tüm mikro yaşamlara değen bir güçtür. Demokrasiyi bütçesiz düşünmemiz mümkün değildir. Bir ülkenin demokratikleşmede kat ettiği yol da onun bütçe yapım süreçlerinde aslında ortaya çıkar. Oraya baktığınızda anlarsınız bu ülke ne kadar demokratikleşmiş, ne kadar demokratikleşmemiş? Nasıl bütçe yapıyorsak o kadar demokratikleşmişizdir. O zaman bugün buraya bakıp demokratik bir ülkeden söz edebilir misiniz? Salt şekil sathını sağlayan bir bütçe maratonuna bakıp bütçe yaptığınızı söyleyebilir misiniz? Bütçeyi yaptılar, getirdiler, şeklini tamamladılar ve şimdi alıp götürecekler. Dolayısıyla demokrasi ve bütçe ilişkisine baktığımızda hiç de umut vadeden bir durum göremiyoruz" dedi.

'ŞİRKET AKLIYLA BÜTÇE YAPIYORSUNUZ'
Bütçenin şirket bütçesi olduğunu kaydeden Temelli, "Şirket bütçesi. Şirket aklıyla yapıyorsunuz. Oysa sosyal devlet dediğinizde bütçeye bakarsınız. Orada sosyal çıkmış yerine şirket girmiş. Daha önce Cumhurbaşkanı da söylemişti. Devleti A.Ş. gibi yönetmek demişti ve sözünde duruyor. Dolayısıyla bir şirket bütçesi var ve içinde sosyal yok. Nasıl bir bütçenizin olduğunu çok iyi açıklıyor. Finansmanında da bunu görüyorsunuz. Örneğin Hazine ve Maliye Bakanı burada, 'Cumhuriyet döneminin bütçelerinden ve ekonomisinden ayrıldık' dedi. Ne yaptınız? Cumhuriyet dönemi boyunca cumhuriyet 4.5 büyümüş, şimdi 5.4 büyümüş. Devasa bir fark, 0,9 puan fark yaratmışsınız. Ne pahasına yaratmışsınız peki? Özelleştirme. Bu ülkenin varını yokunu sattınız. 75 milyarı sattınız. Devasa borçlandınız. Ne pahasına? Topladığınız acımasız vergiler pahasına. Bütün bu bedellere karşılık 0,9 fark yaratmışsınız, bununla da övünüyorsunuz. Bu farkı da nasıl yarattığınıza dönüp baktığımızda hep Allah'ın lütfuyla yarattınız. Orada da acı bir tarih ve hikaye var. Bugün kur-faiz sarmalından kurtulamamış bir ekonomi var. Cari açık var, bütçe açığı var, tasarruf açığı var. Önce kur korumalı mevduatla yama yapmayı denediniz, tutmadı. Hazine ve Maliye Bakanı değiştirdiğiniz. Şimdi Carry Trade ile yama yapacaksınız. Size üzücü haberi vereyim, o da olmayacak. Taşıma suyla değirmen dönmez. Dönse de bir süre döner sonra aslında daha büyük felaketlerin, daha büyük krizlerin oluşumuna neden olur" ifadelerini kullandı.

'SİYASİ KRİZ İLE EKNOMİK KRİZ BİRBİRİNİ ETKİLİYOR'
Ülkede aynı zamanda bir siyasi kriz olduğuna dikkat çeken Temelli, "Siyasi kriz ile ekonomik krizin birbiri üzerindeki etkisi bunu bu hale getiriyor. Siyasi krizin temelinde bulunan birçok sorun dile getirilebilir, ancak en belirginlerinden bir tanesi de yönetim krizi. Bir yönetememe haliyle karşı karşıyayız. Ciddi yapısal sorunları var ülkenin. Geçen yüzyıla 'Türkiye Yüzyılı' diyemememizin nedeni, o yapısal sorunları çözememiş olmamızdır. Yani geride bırakılan yüzyıl Türkiye Yüzyılı olamamıştır. Yeni yüzyıla bir umut yüklüyorsunuz, Türkiye Yüzyılı olsun diyorsunuz, olsun. Ancak olması için yapısal sorunları çözmek zorundasınız. Nedir o? Kürt meselesidir. Nedir o? Cumhuriyetin demokratikleşmesidir. Nedir o? Yoksulluğun yeniden üretimine son verilmesidir. Yani yoksullukla mücadeledir. Peki, siz ne yapıyorsunuz? Oligarşinin tunç yasasını çalıştırmaya devam ediyorsunuz. Bürokratik, siyasi ve iktisadi oligarşi ayakta. Bütün yaşamı bu oligarşik akıl belirlemeye devam ediyor. Burada bir ittifak var. Bu bir suni ittifak. Bu suni ittifak, bu yapay ittifak -ki yapay zekaya da sorabilirsiniz- dağılmaya mahkum. Bu yapay ittifak dağılmadığı sürece de bu yapısal sorunları çözme şansınız yok. Bütçe yaparak, plan yaparak çözemezsiniz. Siyasete bu müdahale yapılmadığı sürece, bu krizleri çözmemiz mümkün değil. Kim yapacak bu müdahaleyi? Tabii ki halk yapacak. Yani bu oligarşik akılla ittifak yapanlar ve oligarşik aklın içine kendini yerleştirenler bu çözümü üretemezler" ifadelerini kullandı.

'KÜRT VE TÜRK HALKI ORTAK VATANDA ORTAK KADERDE'
Artı değer üzerinden bakıldığında Türkiye'de aşırı bir sömürü ve sömürgeci bir akıl olduğunun altını çizen Temelli, şöyle devam etti: "Dolayısıyla hem Kürt meselesinin çözümsüzlüğü hem Cumhuriyetin demokratikleşememesi hem yoksullukla mücadele edemememizin nedeni işte bu sömürü ve sömürge aklıdır. Bu çoklu kriz ortamından çıkmanın yolu da her şeyden önce bu yapısal meselelere gerçekten çözüm üretmekten geçiyor. Kamusal tercihleri dikkate alan ve bunları bütçelere yansıtan bir yaklaşımdan bakmalıyız. Toplumsal barışın sağlanmasında kilit rolün burada olduğuna inanıyoruz. Hep toplumsal barıştan bahsederken, sanki Kürt halkı ile Türk halkı kavgaya tutuşmuş gibi bir mesele anlatılıyor. Hayır! Türkiye'de Kürt halkı ile Türk halkı arasında bir kavga yok. Suriye'de de yok, Irak'ta da yok. Dünyanın hiçbir yerinde yok. Ama iktidarların toplumla kavgası var. Kendi kavgalarını işte bu toplumsal barışı dinamitleyerek saklamaya çalışıyorlar. Çünkü iktidarlar halklara yabancı. Kürt halkı ile Türk halkının ortak vatanda ortak kaderinde, ortak geleceğinde bir sorun yok ama sizin zihinlerinizde ciddi bir sorun var. Bu sorunu mutlaka aşacağız, bundan da kuşkunuz olmasın."

'EŞİT YURTTAŞLIK TEMELİNDE BÜTÇE YAPMAK GEREK'
Temelli, şunları söyledi: "Bütçeyi emekçilerin bütçesi haline getirmek lazım. Eşit yurttaşlık temelinde bir bütçe yapmak için her şeyden önce emeğin bütçesini yapmak lazım. Dışlanmış, ötekileştirilmiş, yok sayılmış kim varsa mutlaka bütçede olmalı, temsil edilmeli. Peki, bütçede nasıl temsil edilecek? Burada temsil edilirse edilecek. Seçkinlerin, erkeklerin, sağlamların, sermayenin bütçesini değil halkın bütçesini yaptığınız zaman, işte o zaman bütçe demokratikleşir, ülke demokratikleşir. Peki, nereden başlamalı? Ne yapılması gerektiğini konuştuk ama 'Nereden başlamalı sorusuna da bir yanıt vermemiz gerekiyor. İmralı'dan başlamalı. Bu kadar net. Bütün bu hikaye, oradan başlanırsa ancak halkın ve toplumun beklentilerine yanıt verilebilir. Dolayısıyla biliyorum ki şu anda sayın Öcalan bizi seyrediyor. Ben buradan diyorum ki sayın Öcalan biz hazırız. Yine bütün parlamentoya ve partilere sesleniyorum: Sizler de bir an önce lütfen hazırlanın."