Uyuşturucuyla Mücadele Platformu: Örgütlenelim

Kuruluşunu açıklayan Uyuşturucuyla Mücadele Platformu, "Bu karanlığı yenmek bizim elimizde. Çünkü toplumun kaybettiği değerler, bizlerin sessizliğiyle yok olmaktadır. Bu sessizliği birlikte bozalım ve özgür geleceği birlikte inşa edelim. Örgütlenelim, bilinçlenelim, özgürleşelim" dedi.
Diyarbakır'daki demokratik kurumlar öncülüğünde kurulan Farkına Var Uyuşturucuyla Mücadele Platformu kuruluşunu deklare etti. Deklarasyon öncesi Sümer Park'tan Yedi Kardeşler Burcu'na yürüyüş gerçekleştirildi.
Aralarında Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar, Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) PM üyeleri, milletvekilleri, belediye eşbaşkanları, siyasi parti ve demokratik kurum temsilcilerinin de olduğu yüzlerce kişi Sümer Park'ta bira araya geldi. Daha sonra "Şiyar be! Uyuşturucuya hayır, madde bağımlılığına hayır", "Zehire değil umuda sarıl" pankartları eşliğinde yürüyüşe geçildi. "Bu düzen değişecek", " Maddeye değil, hayata bağlan", "Mahallemizde uyuşturucu istemiyoruz", "Bağımlılığa karşı özgürleş" ve "Yoksulluğu örtmek için gençliği uyuşturmayın" dövizlerinin taşındığı yürüyüşte, sık sık "Amed uyuma gençliğine sahip çık" ve "Bijî berxwedana ciwana" sloganları atıldı.
Alkış, zılgıt ve sloganlarla gerçekleştirilen yürüyüş sonrası DEM Parti Gençlik Meclisi, burçlara "Uyuşturucuya, fuhuşa geçit yok" pankartı astı.
'HEP BİRLİKTE DUR DİYELİM'
Yürüyüşten sonra platform adına konuşan Şerefxan Aydın, uyuşturucu madde kullanımında yaşanan artışa dikkat çekerek, "Her sokakta, kentte bu uyuşturucu etkisini büyütüyor. Buna karşı bir şeyler yapmak isteyenler buraya gelip halkımızın acısını paylaşıyor. Uyuşturucu kirli savaştan biri. Buna karşı güçlü, etkili politika yürütmemiz gerekiyor. Hep birlikte bu uyuşturucuya karşı duralım, uyuşturucudan özgürlüğümüzü sağlayalım" dedi.
DEKLARASYON OKUNDU: KİMLİKLERİMİZİ AHLAKİ DEĞERLERİMİZİ BELİRLER
Ardından platformun deklarasyon metni Kürtçe ve Türkçe olarak Eş Sözcüler Gülşen Demir ve Murat Kan tarafından okundu. Deklarasyonda şu ifadelere yer verildi: "Varlık olmak, canlı olmak, insan olmak… Kimliklerimizi, kültürel ve ahlaki değerlerimiz belirler. Ancak bu değerlerden kopan bir toplum, kendine yabancılaşır ve kimlikler karmaşıklaşır. Kendi olma hali zorlaşır. Tarih göstermiştir ki kendini toplumsallıkla var edemeyen, toplumsal değerlerini koruyamayan halklar ya asimile edilmiş ya da yok olmuştur. Halk uzun yıllardır kadınından gencine bir bütün olarak ahlaki çürütme ve yozlaştırma saldırılarına maruz kalmıştır. Bu sistemli saldırılar, toplumu kendi değerlerinden koparıp sistemin tahakkümü altına alırken, bireyleri de ahlaki değerler ve politik tutumdan uzaklaştırır. Kapitalist sistem; bilinçsiz, benliğine yabancılaşmış, parçalanmış ve zayıflatılmış bir toplum hedefler. Çünkü parçayı istediği şekilde yönetmek bütünü yönetmekten daha kolaydır. Böylece bireyler, düşünme yetilerini kaybeder, sistemin dayattığı kişilik ve ilişki biçimlerine mecbur edilir. Zehirli bu sistem, toplumun güçlü yanlarına saldırmakla birlikte zaaflarını da hedef alır. Madde bağımlılığı, fuhuş ve yozlaşma gibi sorunları sistemin birer saldırı aracına dönüştürüp etkin bir şekilde kullanır. Bu sorunlar, bireyin sadece kendisini değil, toplumsal dokuyu da bozarak toplumun direncini kırar. Uyuşturucu ve fuhuş, toplumu içten çürüten kapitalizmi ve egemenleri besleyip büyüten kullanışlı araçlardır. Bu araçlarla, toplumun tüm kesimlerini etkileyerek toplumsal bütünlük parçalanır.
'MADDE BAĞIMLILIĞI BİR SİSTEM SORUNU OLDUĞUNU AÇIKÇA GÖSTERMEKTEDİR'
"Bu sorun, bir toplumun geleceğini, ahlakını ve kimliğini kemiren ve gittikçe yayılan bir zehirdir. Merkezi sinir sistemi tahrip edilen birey, yalnızca biyolojik olarak işlevsiz hale gelmez; aynı zamanda düşünme, üretme ve direnme yetilerini de kaybeder. Böylece, uyuşturucu bağımlısı bir birey savunmasız ve yönlendirilebilir bir araç haline gelir. Uyuşturucu, bireyi yalnızca kendisine değil ailesine, çevresine ve topluma da yabancılaştırır. Uyuşturucu ile mücadele, bireysel çabaların ötesinde, toplumsal birliktelikle karşı duruş hattı oluşturmayı gerektirir. Kapitalist sistem uyuşturucuyu bir silah olarak kullanır; gençliği hedef alır, toplumu ahlaki değerlerden koparıp apolitik iradesiz bir topluma dönüştürmek için bu bağımlılığı yaygınlaştırır. Kürdistan'daki uyuşturucu madde bağımlılık yaşının 9'a kadar düşmesi, bu sorunun yalnızca bireysel bir sorun olmadığını, bir sistem sorunu olduğunu açıkça göstermektedir.
'KAPİTALİST SİSTEM İNSAN BEDENİNİ BİR META HALİNE GETİRİYOR'
"Uyuşturucu gibi fuhuş da insanın ve toplumun onuruna karşı işlenmiş en büyük suçlardan biridir. Kapitalist sistem, insan bedenini bir meta haline getirirken, bu yozlaşmayı doğal bir durum gibi sunar. Fuhuşa karşı mücadele, yalnızca cezai tedbirlerle değil, onun kökenine inen bir dönüşümle mümkün olur. Bu dönüşüm, yoksulluğu, eğitimsizliği ve insanları çaresizliğe sürükleyen sistemi hedef almalıdır. Çünkü fuhuş, bir tercih değil, çaresizliğin dayattığı bir sonuçtur. Ancak biz bu durumu kabul etmiyoruz ve etmeyeceğiz. Topluma çağrımızdır; madde bağımlılığı ve fuhuşla mücadele bir birey ya da aile meselesi değildir, bu toplumun vicdanı ve geleceği meselesidir. Bir araya gelemeyen toplumlar savunmasız kalır, sürekli egemenlerin kirli politikalarına maruz kalır. Özgürlük, kişinin veya toplumun kendi değerlerini yeniden inşa etmesinden geçer. Toplum, üretken, kendisiyle barışık ve biraradalığı başardığında hem bireysel hem de toplumsal sorunların çözümü mümkün olur. Bu değerler, yalnızca bireyin değil, toplumun tamamının geleceğini belirler. Toplum ancak kendi değerlerini yaşatarak kendisi olabilir ve kendisini savunabilir. Uyuşturucu, yoksulluk, fuhuş ve yozlaşma gibi sorunlar, yalnızca bireysel değil, sistemsel bir sorundur. Bu sorunların çözümü, bireysel bilinçlenmeden öteye geçerek, toplumsal örgütlülüğün sağlanmasını gerektirir. Toplumsal inşa süreci, ahlaki değerler temelinde yeniden örgütlenmeyi, gençliğin ve toplumun yeniden kendisi olmasını zorunlu kılar.
'ÖRGÜTLENELİM, BİLİNÇLENELİM, ÖZGÜRLEŞELİM'
"Gençler, kadınlar, bizler, bu mücadelenin öncü gücüyüz. Geleceğimizi özgürlüğümüzü elimizden alan uyuşturucuya hep beraber hayır diyelim. Aileler! Çocuklarımızı bu zehirli sistemin pençelerinden kurtarmak bizim en temel görevimizdir. Örgütlenerek bu zehirli çarkı boşa çıkarabiliriz. Demokratik kitle örgütleri; hepimiz bu sorunu çözmede sorumluyuz. Varlık nedenimiz toplumsal sorunları çözmek ise o zaman şimdi hep beraber mücadeleye. Özcesi hepimiz sorumluyuz. Hep beraber ahlaki değerler üzerine inşa edilmiş bir toplum oluşturabiliriz. Bu karanlığı yenmek bizim elimizde. Çünkü toplumun kaybettiği değerler, bizlerin sessizliğiyle yok olmaktadır. Bu sessizliği birlikte bozalım ve özgür geleceği birlikte inşa edelim. Örgütlenelim, bilinçlenelim, özgürleşelim."
Açıklama sloganlarla sona erdi.