28 Şubat 2025 Cuma

Yılmaz: Sürecin barışa evrilmesi için sorumluluk almalıyız

Öcalan'ın açıklamasını değerlendiren SYKP Kurucu Eşbaşkanı Tuncay Yılmaz, "Sayın Öcalan'ın ciddi bir politik ustalıkla yaptığı bu hamleyi, açtığı kapıyı genişletebilirsek bu kapıdan demokrasi güçlerinin ve toplumsal dinamiklerin kendi talepleri çerçevesinde kazanımla ilerleyebilmesinin önünü açabiliriz" dedi.

Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) Kurucu Eşbaşkanı Tuncay Yılmaz, PKK lideri Abdullah Öcalan'ın silah bırakma ve örgütü feshetme çağrısını Özgür TV'ye değerlendirdi.

Öcalan'ın açıklamasına ilişkin değerlendirme yapan Yılmaz, "Dünyanın savaşa, çatışmaya ve Ortadoğu'nun soykırımlara, katliamlara gebe olduğu ve Türkiye'de faşizmin kurumsallaşmakta olduğu böyle bir süreçte Ortadoğu halklarına barış ve demokratik çözüm deklarasyonudur" dedi.

'BU HAKLI ÇAĞRININ YANINDA OLMALIYIZ'
Öcalan'ın, "kaotik çatışmalı döneme barış ve demokratik çözümle cevap verdiğini" belirten Yılmaz, 4 yıldır Öcalan'la hiçbir görüşmenin yapılamadığını hatırlattı. "Şimdi 4 yıldır konuşturulmayan bir insana mikrofon uzatıldı. Barış ve demokratik çözüm çağrısı bütün dünyaya bizzat kendisi tarafından servis edildi. Bu Kürt siyasi hareketinin ve onun lideri sayın Abdullah Öcalan'ın bir taktik siyasi başarısıdır" diyen Yılmaz, "Bu doğru ve haklı çağrının yanında olmayı başarmalıyız" diye belirtti.

'DEVLET BARIŞIN TAŞLARINI DÖŞEMELİ'
AKP'nin Kürt sorununun çözümünde ve demokratikleşme adımları atma konusunda samimi olmadığının altını çizen Yılmaz, Halkların Demokratik Kongresi'ne (HDK) yönelik tutuklama saldırısını örnek verdi. Tutuklama saldırılarını "bu süreçlerin karakteridir" diye normalleştirmemek gerektiğini kaydeden Yılmaz, "Eğer siz bir halkla 50 yıldır süren kavganızı sonlandırmak istiyorsanız, elbette bütün argümanlarınızı bir anda rafa kaldıramazsınız. En azından barış, diyalog, demokratik çözüm, birlikte yaşam ve bunların önünü açacak bazı taşlar döşersiniz ki sonra o taşlara basarak yürüyebilesiniz" diye konuştu.

"Şimdi döşenen taşlara bakıyorum. Bu taşlar demokratik bir çözüm değil, aksine bastıran, teslimiyete ve kendi istediği biçimde konumlanmaya mecbur bırakan bir tablo görüyorum" diyen Yılmaz, Kürt halkının direnişinin devleti bu adımı atmaya mecbur bıraktığına işaret etti.

'DEVLETİN KAPİTALİST KARAKTERİ DEĞİŞMEYECEK'
Öcalan'ın açıklamasının barış ve demokratik çözüm anlamına geldiğini ve Öcalan'ın, "Kimliklerin, inançların özgür ve eşit bir arada yaşayabileceği bir yeni yüzyıl" dediğini ifade eden Yılmaz, "Sayın Öcalan ve Kürt siyasi hareketi, 'biz bu sorunu savaşarak değil, barışla, demokratik bir çözümle çözmek istiyoruz' dedi. Bunu olumlu olarak görmek gerekir" diye ekledi.

"Uluslararası konjonktürün doğru değerlendirildiği, politik hamlelerin baskısı olmadan devletin kendi içinde bir demokratik dönüşüme ve barışa yanaşması söz konusu olmayacaktır" diyen Yılmaz, Kürt sorununun demokratik çözümünün Türk devletinin kapitalist karakterini değiştirmeyeceğini belirtti.

'BARIŞI HERKESİN TALEBİ HALİNE GETİRMELİYİZ'
"Şu an devletin çeşitli bürokratik katmanlarında ve siyaseten hakim olan siyasi güçler nezdinde böyle bir zihniyet değişikliğini gördüğümüzü söylemek yanılgı olacaktır" diyen Yılmaz, devletin barışa doğru adım atmasını sağlayabilmenin yolunun barış talebini demokratik çözüm talebi ile birlikte dile getirmek olduğunu söyledi. "Barış talebi şayet Karadenizlinin, Alevilerin, Antep'te başkanı tutuklanan BİRTEK-SEN'le direnen işçilerin talebi haline gelebilirse; barış bizim aşımızı ve huzurumuzu artıracaktır. Demokratik çözüm bizim demokrasi alanımızı ve özgürlüklerimizi güçlendirecektir" dedi.

'SÜRECE SEYİRCİ KALAMAYIZ'
Barışın kazanılmış haklarının önünü açacağını ifade eden Yılmaz, "Sayın Öcalan'ın çok ciddi bir politik ustalıkla yaptığı bu hamleyi, açtığı kapıyı genişletebilirsek bu kapıdan demokrasi güçlerinin ve toplumsal dinamiklerin kendi talepleri çerçevesinde kazanımla ilerleyebilmesinin önünü açabiliriz" diye belirtti. Süreci seyirci olmanın halkların ve ezilenlerin lehine olmayacağının altını çizen Yılmaz, "Bugün bu gelişmelerin olabilmesinin en önemli nedenlerinden biri de uluslararası alanda Kürdistan'ın, Rojava'da ve Ortadoğu'daki öneminin artmasının olduğunu görmemiz lazım. Bu politik güçlenmeyi bizim dünya halklarına ve uluslararası güçlere doğru aktarabilmemiz lazım" diye aktardı.

'HERKES SORUMLULUK ALMALI'
"Barışçıl çözüm sadece Türkiye açısından değil, bölgedeki diğer Kürdistan parçaları açısından da ciddi bir insan kaybını, doğa tahribatını, kültürel tarihsel kaybı önleyebilecek kapasitede bir yaklaşım" diyen Yılmaz, açılacak kapının kalıcı bir demokratik dönüşüme evrilmesi için herkesin sorumluluk alması gerektiğini ifade etti. "Öcalan bence taktik ustalığı ve tarihsel birikimiyle kapıyı araladı ve biz bu aralanan kapıyı hep birlikte yüklenip açalım" diyen Yılmaz, işçilerin, kadınların, LGBTİ+'ların ve tüm ezilenlerin tek kazanma yolu olarak gördüğünü kaydetti.

'DEVLETE DÜŞEN ADIM ATMAKTIR'
"AKP ve MHP bu yolu açmak istemezse ki, bu yolu açmak istemiyor" diyen Yılmaz, Efkan Ala'nın ve Hayati Yazıcı'nın açıklamalarına değinerek, "Devlet bu süreci zamana yaymak istiyor. Sayın Öcalan ve DEM Parti Türkiye'nin en büyük muhalif gücüdür. Ala'nın bekleyecek bir şeyi yok. Ona ve Yazıcı'ya düşen bu somut çağrıdan sonra üzerine düşeni yapmaktır" dedi.

Hızla hapishanelerdeki siyasi tutsakların serbest bırakılması için yasal düzenleme yapılması gerektiğini belirten Yılmaz, "Adım atması gereken Kürt halkı, demokrasi güçleri, Kürt siyasi hareketi değil, bu konuda bence dilimizi sivriltmeli ve keskinleştirmeliyiz" diye vurguladı.