Yüksekdağ'ın kitabı Esenyurt'ta
HDP önceki dönem Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ'ın Sınırsız Savunmalar kitabının imza etkinliği Esenyurt'ta yapıldı. Etkinliğe katılan ESP Eş Genel Başkan Yardımcısı Sezin Uçar, Yüksekdağ'ın sosyalistlerin güncel görevlerine dikkat çektiğini ifade etti. DEM Parti İstanbul İl Eşbaşkanı Murat Kalmaz ise Yüksekdağ ve ESP'nin Rojava devrimini ve HDP fikriyatını sahiplenen en önemli bileşenleri olduğunu söyledi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) öncesi dönem Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ'ın Ceylan Yayınlarından çıkan Sınırsız Savunmalar isimli kitabının imza ve söyleşi etkinliği İstanbul'un Esenyurt ilçesinde yapıldı.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Esenyurt ilçe binasında yapılan etkinliğe Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Eş Genel Başkan Yardımcısı Sezin Uçar ve DEM Parti İl Eşbaşkanı Murat Kalmaz katıldı.
'HER ZAFERİN BEDELİ OLUR'
İlk sözü alan Sezin Uçar, "Tüm insanlık tarihinin egemenler tarafından yazıldığı bir süreçte direnenlerin tarihine not düşmek için bu kitabı derledik" dedi. 2015 yılında HDP'nin seçim zaferinin ardından Yüksekdağ'ın "Her zaferin bedeli olur. Bize de bu bedeli elbet ödeteceklerdi" sözlerini hatırlatan Uçar, bugün içinden geçilen döneme bir kez daha Rojava devrimini savunma görevinin altını çizdi. Rojava devriminin kazanımlarının kaybedilmesi durumumda Ortadoğu'da ezilenlerin, kadınların, gençlerin ve halkların kaybedeceğinin altını çizen Uçar, Rojava devriminin kazanımlarının işçi ve emekçilere anlatılmasının önemine değindi.
Yüksekdağ şahsında hapishanelerde politik tutsakların yaşadığı sorunlara değinen Uçar, "Hapishaneler yaşanan hak ihlallerine, ödenen bedellere yabancılaşmamak gerekiyor. Geçtiğimiz ay ESP'den 36 arkadaşımız tutsak edildi. Onlara görüşçü olmak, mektup yazmak, para yatırmak gibi sorumluluğumuz var. Tutsakların dışarıya açılan penceresi olmak bir görevimiz var" diye konuştu.
'YARGILANMADI YARGILADI'
Daha önce 7 Haziran 2015 tarihindeki seçim zaferine değinen Uçar, yargılama sürecinin esasını da bu zaferin oluşturduğunu ifade etti. Uçar, "AKP Gezi ve Rojava direnişinden de korkuyor. Figen Yüksekdag bu iki direnişin birleştiği isim. Bu nedenle de Kobanê davasında da özel olarak hedef gösterildi" dedi
Yüksekdağ'ın yargılama sürecindeki sözlerine ve yaptığı vurgulara atıfta bulunan Uçar, Yüksekdağ'ın sosyalist bir kadın olarak da hedef gösterildiğini ve kadın kimliğinin de hedef alındığını kaydetti. Yüksekdağ'ın "Ben buraya siz beni yargılayın diye gelmedim. Ben zulmün gözlerinin içine bakmaya geldim" sözlerini aktaran Uçar, hukuki olarak bu kitabın durduğu yerin savunma olmasına rağmen HDP programını savunması nedeniyle "yargılayan savunmalar" dediklerini belirtti.
'YARGILAMANIN SEYRİ DİRENENLER LEHİNE OLDU'
Devletin 6-8 Ekim direnişine ön ayak olan ve o dönem sosyal medyadan atılan sosyal medya çağrısını kimin yaptığının peşine düştüğünü ama Yüksekdağ'ın sürecin sorumluluğunu üstüne aldığını ifade eden Uçar, Yüksekdağ'ın savunmaları ile birlikte yargılamanın seyrini direnenler lehine çevirdiğini belirtti.
Yüksekdağ'ın mahkeme süreci boyunca sosyalistlere yaptığı çağrıya vurgu yapan Uçar, Yüksekdağ'ın "Ben de işçi ve emekçilerin sorunları ile hemhal olmak isterdim ama yanı başımda Kürt halkının çığlığı varken hiç birşey yapmadan duramazdım. En kötü gider o ateşte onlarla birlikte yanarım" dediğini hatırlatan Uçar, bu sözlerin aynı zamanda sosyalistlere eleştirisi olduğunu kaydetti.
Son süreçte yaşanan gözaltı ve tutuklama saldırılarına ve kayyum darbesine değinen Uçar, "Partimiz ESP, Kürt işçi ve emekçilerinin sorunu ile Kürt halkının sorunlarının çözümünün ortaklaştırılması gerektiğini söylüyor. Kürt-Türk ittifakından bunu anlıyoruz" dedi.
'UMUTSUZLUK İÇİN NEDEN YOK'
Aksi durumda faşizmi yenmenin de ezmenin de mümkün olmadığını kaydeden Uçar, Suriye başta olmak üzere Ortadoğu'da yaşanan gelişmelerin AKP'yi İmralı'da PKK lideri Abdullah Öcalan ile görüşmek zorunda bıraktığını belirtti. "Gezi ve Kobanê direnişi bize yürünecek yolu gösteriyor" diyen Uçar, güncel saldırıların karşısında yapılacak güncel görevlere işaret etti.
Umutsuz olmak ve karamsarlığa kapılmak için hiçbir neden yok diyen Uçar, "Bize düşen gören faşizme karşı mücadale etmek" dedi.
'HDP ZEMİNİ BU TOPRAKLARDA TUTTU'
DEM Parti İl Eşbaşkanı Murat Kalmaz, PKK lideri Abdullah Öcalan'ın birleşik mücadeleye verdiği öneme değindi. Birleşik mücadelenin toplumsal ayağını ören zeminin HDK ve HDP süreci olduğunu belirten Kalmaz, "O sürecin en önemli öznesi Figen başkandır" dedi. Kobanê davasında verilen cezanın asıl olarak Kürtlerle birlikte hareket edenlere verildiğini kaydeden Kalmaz, HDP'nin toplumda bir karşılık bulması nedeniyle, HDP'ye yönelik saldırı konseptinin hayata geçirildiğini kaydetti. Kalmaz, Kobanê kumpas davasından Türkiye sosyalist hareketinin güçlü çıkmasının sonucu olarak Suruç katliamının yaşandığını söyledi.
'ESP ROJAVA VE HDP'Yİ SAVUNAN TEMEL BİLEŞENİMİZDİR'
"Zaman zaman Türkiye sosyalist hareketle, özelde de ESP ile ayrı tutumlarımız olsa da Kürt özgürlük hareketi ile samimi kader ortaklığı yapan ESP'dir" diyen Kalmaz, HDP bileşenlerinden ESP'nin hem Rojava devrimini hem de HDP zemini en güçlü savunan bileşen olduğunu belirtti. HDK operasyonunda yaşanan tutuklamalara değinen kalmaz, "Birleşik mücadeleyi ve ittifak politikalarını büyütmeliyiz" diye konuştu. Kalmaz, Kürtlerle ittifak yapanlara saldırıyı artırarak AKP'nin direnenlere gözdağı verdiğini kaydetti.
PKK lideri Abdullah Öcalan'ın Türkiye işçi sınıfı ve sosyalist hareket ile birlikte mücadele etmenin önemini vurguladığını belirten Kalmaz, "HDK'ye yapılan operasyon önderliğin birleşik mücadeleye olan inancına ve fikrine yönelik saldırıdır" dedi. Devletin sürekli Kürtleri yalnızlaştırmaya çalıştığını kaydeden Kalmaz, "Olası bir inisiyatifin önderliğin eline geçmesini istemiyorlar ve bu yüzden sürekli saldırıyorlar. Bir taraftan çözüm İmralı diyorlar bir taraftan da saldırmaya devam ediyorlar" dedi. Kalmaz, "Bizim de buna karşı birleşik mücadeleyi büyütmemiz gerekiyor" dedi.
'ROJAVA EZİLEN HALKLARIN DEVRİMİ'
Öcalan'ın Rojava devriminin sadece Kürtlerin devrimi olmamasını Arapların, Süryanilerin, Ermenilerin de devrimi olmasını istediğini ifade eden Kalmaz, "Bizim de buradan Türkiye'de birleşik mücadeleye önem vermemiz gerekiyor" dedi. Yüksekdağın direniş mirası bıraktığını ve bunun yükseltilmesi gerektiğini vurgulayan Kalmaz, "Yüksekdağ Kürtlerin yalnız olmadığını hissettirerek bir çıta ortaya çıkardı, o sürecin militanlığını yaptı" dedi.
Rojava devriminde 6-8 Ekim direnişinin önemine değinen Kalmaz, "O gün Türkiye ve Kürdistan'da Rojava devrimine sahip çıkmak için binler sokaklara dökülmeseydi, bugün Rojava devrimi olmazdı" dedi. Ekimden ocak ayına kadar Kobanê'nin özgürleştiği ve emperyalistlerin bile Kobanê'deki zafere sessiz kalmayacağı bir sürecin ortaya çıktığını ifade eden Kalmaz, o sürecin Kürt halkı ile Türkiye sosyalist hareketini yaklaştıran bir yerde durduğunu belirtti.
Etkinlikten sonra Uçar ve Kalmaz, Yüksekdağ'ın kitabını imzaladı.