Zeren'in katledilmesine ilişkin duruşma yine ertelendi: Çocuğumun canı bu kadar ucuz değil
Zeren'in katledilmesine ilişkin dava sanıklar gelmediği için bir kez daha ertelendi. Anne Ertaş, "Benim çocuğumun canı bu kadar ucuz olamaz. Bu kadar acımasız olamaz bu devlet" derken baba Ertaş da, bakanların kendi çocukları ölse bu davanın böyle mi süreceğine dikkat çekti. Zeren'in arkadaşları ise "Sıra arkadaşımız Zeren'i anmak, gençliğin geleceğine sahip çıkmasıdır" vurgusu yaptı.
Üniversite öğrencisi Zeren Ertaş'ın Aydın'da Güzelhisar KYK yurdunda asansöre sıkışarak katledilmesine ilişkin dava sürüyor. Aydın 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşma bir kez daha ertelendi. Mahkeme, sanıklar gelmediği gerekçesiyle duruşmayı 12 Şubata bıraktı.
Dava sonrasında Zeren'in arkadaşları koridorlarda "Zeren için adalet istiyoruz", "Katillerden hesabı öğrenciler soracak", "Anaların öfkesi katilleri boğacak" sloganlarını atarak adliye önüne yürüdü.
'25 GÜNDE ÇOCUĞUMUN ÖLÜSÜNÜ ALDIM GİTTİM'
Kızı için iki yıldır adalet mücadelesi veren Serpil Ertaş ve Akın Ertaş, adliye önünde isyan etti. Anne Ertaş, "Beni üç ay için ertelemeyecek. Ben bu Aydın'a nasıl geliyorum biliyorlar mı? Her geliyorum üç ay sonraya erteleniyor. Ben burada 25 günde çocuğumun ölüsünü aldım gittim. Yazık. 19 sene besledim, büyüttüm ben onu. Buna kimsenin hakkı yok. Kim sorumluysa en büyük cezayı alacak. Alana kadar bu Aydın'dan gitmeyeceğim. Yıkarım bu Aydın'ı. Benim çocuğumun canı bu kadar ucuz değil. Herkes beni duysun. Bu Aydın'a ilk geldiğim gün ne güzel memleket dedim ama benim çocuğuma sahip çıkmadı. İlk defa bu kadarım ben. İki senedir geliyorum bir ben bir eşim. Aydın beni yalnız bıraktı. Ama şimdi ben sesimi çıkarmaya başladım herkes geliyor. Gelenlerin hepsi hakkın helal etsin. Ama çocuğumun hakkını alana kadar bu Aydın benim için başka bir durum. Devlete de söylüyorum, çocuğumun adaleti sağlanana kadar hakkım üzerilerine haram olsun. Boğazıma düğüm oldu. Benim çocuğumun canı bu kadar ucuz olamaz. Bu kadar acımasız olamaz bu devlet" sözleriyle tepki gösterdi.
'KENDİ ÇOCUKLARI OLSA DAVA BÖYLE Mİ İLERLEYECEKTİ'
Baba Akın Ertaş da "Yurt özel bir yurt olsaydı dava bu şekilde mi ilerleyecekti" diye sordu. Ertaş, "Bu yurdun müdür Koçarlı'ya gençlik merkezi müdürü olarak atanıyor. Ödül veriliyor. O yurdun müdür yardımcısı yeni açılan yurda müdür olarak gönderiliyor. Sağlık ve Spor Bakanlığına soruyorum, kendi evlatları olsaydı aynen bu şekilde devam edecekler miydi? Onlara hiçbir şekilde ceza vermeyecekler miydi? İnsan bir düşünür, bu benim çocuğum bugün yarın başkalarının çocuğu da olabilir. Buradaki öğrenciler zarar görmesin diye buradayız. Zeren geri gelmeyecek. Ama aynı şekilde öğrencilerin kaldığı yurtlardaki müdürler işlerini düzgün yapsınlar. Spor Bakanlığındaki KYK'lardaki müdürler, görevliler işlerini düzgün yapsınlar. O çocukları bir emanet olarak görsünler. Buralar onların para kazanacakları yerler değil" dedi.
'ZEREN'İN ÖLÜMÜ SÖMÜRÜ DÜZENİNİ İŞLEDİĞİ SİSTEMATİK BİR CİNAYETTİR'
Adnan Menderes Üniversitesi öğrencileri de Zeren'in fotoğrafının yer aldığı "Ölmek değil yaşamak istiyoruz" pankartıyla açıklama yaptı. Basın metnini okuyan Tuğçe Gündüz, "Daha kaç sıra arkadaşımız öldürülsün istiyorsunuz" diye sordu. Zeren'in ölümünün bir kaza olmadığını vurgulayan Gündüz, "Bu ölüm kar oranlarının; barınma, beslenme, eğitim, sağlık gibi en temel haklarımıza tercih edilmesinin bir sonucudur. Yaşam hakkımızın dahi maliyet hesabına kurban edilmesinin bir sonucudur. Sıra arkadaşımız Zeren'in ölümü bir 'ihmaller zinciri' değil, sömürü düzeninin işlediği sistematik bir cinayettir" ifadelerini kullandı.
'ZEREN İÇİN ADALET İSTEMEK GENÇLİĞİN GELECEĞİNE SAHİP ÇIKMAKTIR'
Sermaye düzenini bir sene içinde iş cinayetlerinde 86 çocuğu katlederek, KYK'larda Zerenleri katlederek ayakta kaldığını belirten Gündüz, şöyle devam etti: "Bu katliamların yaşanmaması, Zerenlerin ölmemesi ancak bu düzenin değişmesiyle mümkündür. Bugün buraya, Zeren Ertaş'ın ve katledilen bütün arkadaşlarımızın hesabını soracağımızı ilan etmek için geldik. Gençliğe dayatılan insanlık onurundan uzak hayatı kabul etmediğimizi ilan etmek için geldik. Adaletsizliği benimsemeyeceğimizi, haklarımızın gasp edilmesine sessiz kalmayacağımızı göstermek için geldik. Bu ülkenin gençliğine; tehditlerle, işkenceyle, gözaltılarla, tutuklamalarla boyun eğdirilemeyeceğini göstermek için geldik. Sıra arkadaşımız Burak Başer'e, KYK yurdunda yaşadığı adaletsizliğe sessiz kalmadığı için verilen 10 yıl 6 aylık hapis cezasının bizleri korkutmadığını göstermek için geldik! Bizler faşizmin 'soruşturma başlatıldı, gereği yapılacak' yalanlarına kanmıyoruz. Sizler sömürünün bekçilerisiniz. 19 yaşında Zerenlerin ahını, gözü yaşlı annelerin bedduasını alanlarsınız. Sizler katilleri koruyup kollar, katilleri ödüllendirirken, hakkını arayan öğrencilere cezalar yağdıranlarsınız. İşlenen cinayetlerin suç ortağısınız. Siz suçluları yargılayamazsınız. Zeren için adalet istemek, gençliğin geleceğine sahip çıkmaktır! Zeren'in katilleri cezalandırılmadan bu ülkede hiçbir genç güvende değildir! Barınmak haktır, direnmek haktır, yaşamak haktır! Biz bu hakları sonuna kadar savunacağız! Gençliğe layık görülen 'ya zindan ya mezar' dayatmasına sessiz kalmayacağız! Zeren için adalet istiyoruz alacağız."