Arzu Demir yazdı | Nasıl doğuracaklarına kadınlar karar verir

Söz konusu pankarta kadınların tepkileri oldu. Keyifli, neşeli yanıtlar da geldi kadınlardan. Ancak görev sadece kadınların üzerine mi kalmalı? Hayır. Çünkü bu pankart, devrimci, sosyalist, yurtsever erkeklerin, kendi cinslerine dönüp bir şeyler deme imkanını verdi. Kadınlar adına konuşmaktan ya da kadınlara akıl vermekten bahsetmiyorum. Kesinlikle! Madem devrimci, sosyalist ve yurtseversiniz, o zaman, kendi cinsinizi, her vesilede, erkeklikle toplumsal yüzleşme yapmaya çağırma sorumluluğuyla karşı karşıyasınız. Bu elbette, kendi erkekliğinizle de yüzleşme eylemi anlamına gelecektir.
Sivasspor oyuncularının, 13 Nisan'daki karşılaşmada "Doğal olan normal doğumdur" yazılı bir pankartı sahada taşıyarak gözümüze sokmasının iki temel amacı var. Birincisi; iktidarın, şef tipi aileyi ve erkek egemenliğini güçlendiren politikalarının yeşil sahalardaki tetikçisi olmak, kadın düşmanı politikalardan yana safını almak.
İkincisi; Amedspor'un 8 Mart jestine yanıt vermek ve yeşil sahaların erkek egemenliğinin üretildiği mekanlar olduğunu, burayı terk etmeyeceklerini göstermek.
İlkiyle başlayalım. İktidar, şef tipi aileyi ve erkek egemenliğini güçlendirme stratejik hedefiyle bağlantılı olarak "normal doğum" kampanyası yürütüyor. SES Kadın Sekreteri Nursel Yücesoy'un verdiği bilgiye göre; iktidar, gebe kadınları, "normal doğum" denilen vajinal doğuma ikna etmek için poliklinikler açtı. Buralara yerleştirilen ebeler de "gebelik takibi" ve "anne adayını bilgilendirme" adı altında, kadınları, vajinal doğuma ikna etmekle görevlendirildi. Tahmin etmek zor değil, bunu yapmayan ebeler baskıyla karşılaşıyor. Doğum biçimi, tıpkı gebe kalıp kalmamak gibi, kadının kendisinin vereceği bir karar. Çünkü doğumla hayatı tamamen değiştiği gibi, gebeliğin geçtiği yer de kendi bedeni. Ayrıca kadınların bu kararlarında, tıbbi gereklilikler ve hekim tavsiyeleri de önemli bir yerde duruyor.
Kadınları doğurmaya teşvik etmek için, "komşu annelik"ten çocuk yardımlarının ve doğum izinlerinin artırılmasına kadar çeşitli politikaları uygulamaya sokan iktidarın, bununla da yetinmeyip doğurmanın biçimine karar vermesi de yine şef tipi ailenin güçlendirilmesi hedefinin bir parçası. İktidar, sezaryen doğumu da zaten fıtrata uygun bulmuyor. Bu konuda geçen yıl ocak ayında, faşist şefin eşi Emine Erdoğan konuşmuş, doğum için, "Bu özel zamanın mümkün olduğunca fıtrata ve doğala uygun bir şekilde gelişmesi, hayati önem taşır" demişti. Burada "doğal" olan "normal doğum" diye topluma lanse edilen vajinal doğum. Öncesinde de Erdoğan, 2012 yılında Amed'de yaptığı bir konuşmada, "Sezaryen, nüfusu dondurmaya yönelik bir adımdır" diye konuşmuştu. Sezaryen yöntemiyle 3'den fazla çocuk yapılması, kadınların sağlığı bakımından sağlıkçılar tarafından pek önerilmiyor. Gençlerin evlenmemesini, kadınların doğurmamasını bir "beka sorunu" olarak gören Erdoğan ve iktidarına, 3 çocuk da yetmiyor. Kadınların bir kuluçka makinesi gibi doğurmasını, kapitalist düzene işçi ve asker yetiştirmesini istiyorlar. Şef tipi aileyi güçlendirme politikalarının gerekçelerinden biri de doğurganlık oranlarının düşüyor olması.
Söz konusu cinsiyetçi pankart, "anormal doğum" olarak topluma sunulan sezaryen doğum yapan kadınlar üzerinde "mahalle baskısı" kurmayı da amaçlıyor. İktidar yapabilse, sezaryen doğumu tamamen yasaklar, bunu yapan kadınları, yaptıranları cezalandırır. Sezaryenle doğan çocuklara kim bilir ne yapmak isterler! Ama bugün bakımından tüm bunları yapmaya güçleri yetmiyor.
Sivasspor oyuncuları, taşıdıkları o pankartın başta kadınlar olmak üzere geniş bir kesimin tepkisini çekeceğini bilmiyor olamaz. Bunu bile bile, o pankartı açmalarının ikinci amacına gelirsek… Hatırlayacaksınız, 8 Mart öncesinde, Amedspor-Gençlerbirliği maçı karşılaşmasında Tahir Elçi Stadyumunu kadınlar adeta mora boyamıştı. 4 Mart günü, elinde dünyayı bulunduran kadın koreografisiyle, "Kadınlar dünyayı özgürleştirecek" ve "Sözümüz bitmedi şiddeti birlikte durduracağız" pankartları açılmıştı. Futbolcular da maça, "8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kutlu olsun" pankartıyla çıkmıştı. Bu sayede, erkek egemenliğinin, cinsiyetçiliğin üretildiği, yüceltildiği yeşil sahalardan biri bir an güzelleşmişti.
Sivasspor oyuncuları, açtıkları o cinsiyetçi pankartla, Amedspor'un jestine cinsiyetçilik ve kadın düşmanlığıyla yanıt verirken, kadınlara da yeşil sahaların efendisinin kendileri olduğunu hatırlattı.
Kadınlar elbette futbol takımlarında oynuyor. Ancak hem oyuncular hem de taraftarlar bakımından, futbol hala erkeklerin dünyasına ait bir oyun. Kadınlar, bu alanda da var olmak için erkek egemenliğine karşı mücadele etmek zorunda.
Söz konusu pankarta kadınların tepkileri oldu. Keyifli, neşeli yanıtlar da geldi kadınlardan. Ancak görev sadece kadınların üzerine mi kalmalı? Hayır. Çünkü bu pankart, devrimci, sosyalist, yurtsever erkeklerin, kendi cinslerine dönüp bir şeyler deme imkanını verdi. Kadınlar adına konuşmaktan ya da kadınlara akıl vermekten bahsetmiyorum. Kesinlikle! Madem devrimci, sosyalist ve yurtseversiniz, o zaman, kendi cinsinizi, her vesilede, erkeklikle toplumsal yüzleşme yapmaya çağırma sorumluluğuyla karşı karşıyasınız. Bu elbette, kendi erkekliğinizle de yüzleşme eylemi anlamına gelecektir.