3 Haziran 2025 Salı

Dîrok Artos: Kürt kadın sinemacılar olarak yan yana gelmemiz engellendi

Qamişlo'da düzenlenen Nûjiyan Kadın Film Festivali'nin Hazırlık Komitesi üyesi Dîrok Artos, "Sanatın bütün alanlarında, sinemanın içerisinde de yaşamın her alanında olduğu gibi görülmeyen, kamera arkasında kalan müthiş bir emek var" dedi.

Kezî Kadın Sinemacılar Kolektifi tarafından 25-31 Mayıs tarihleri arasında Rojava/Kuzey ve Doğu Suriye'nin Qamişlo kentinde organize edilen Nûjiyan Film Festivali kapanış etkinliği ile sona erdi. Mihemed Şêxo Kültür Sanat Merkezi ve Azadî Parkında düzenlenen Nûjiyan Kadın Film Festivaline, Kürdistan'ın diğer parçaları başta olmak üzere Almanya, Avrupa, Güney Amerika, Ermenistan'dan kadın yönetmenlere ait filmler yer aldı. Festival boyunca 40'a yakın film, belgesel, kısa film gösterimlerinin yanı sıra çeşitli seminer ve çalıştaylar programda yer aldı.

Festival sürecini ve sonuçlarını Festivalin Hazırlık Komitesi üyesi ve Sîne Jin Rojava Yönetimi Dîrok Artos ile konuştuk. Artos sorularımıza şu yanıtları verdi: 

KAMERA ARKASINDA GÖRÜNMEYEN EMEK VAR

Devrim topraklarında böyle bir festivali düzenlemek neden önemliydi, hedefi neydi?
Devrim topraklarında kadınlar öncülüğünde yürütülen amansız bir savaş yaşandı. Ama sadece savaşçı kimliğinin Kürt kadınlarına yüklenmesi ya da Ortadoğu kadınlarına, Mezopotamya'da yaşayan halklara ve kadınlara bu kimliğin atfedilmesi doğru değil. Çünkü bu kadınlar her yönüyle doğal toplumdan bugüne yaşamı yaratan, öncülük eden kadınlar. Aynı zamanda sanat alanında da kadınlar öncülük etti. Sanatın bütün alanlarında, sinemada bunlardan biri, sinemanın içerisinde de yine yaşamın her alanında olduğu gibi görülmeyen emek var. Kamera arkasında kalan müthiş bir emek var.

Bu festivalle amaç biraz aslında o emeği, kadınların dünyanın her yerinde açığa çıkardığı o kamera arkasındaki emeği biraz görünür kılmaktı. Ve kadınlar olarak yaptığımız çalışmalarda, ürünlerde birbirimize sahip çıkmayı sağlamaktı. Aslında amaçlardan diğeri de kadınlar olarak bir araya gelmek ve tartışmaktı. Yaptığımız ürünleri nasıl sahiplenebiliriz, nasıl büyütebiliriz, nasıl kitlelere ulaştırabiliriz, birlikte neler yapabiliriz, daha çok nasıl büyüyebiliriz, toplumsal sorunlar nelerdir ve bu sorunları kadın gözüyle nasıl ele alıp değerlendiririz. Aslında bu başlıklar altında bir festival düzenledik. Hedefimiz buydu ve festival çerçevesinde bu hedefe de ulaştığımızı düşünüyorum.

Kadınlar sanat alanında ne gibi sorunlarla karşı karşıya kalıyor?
Kürt kadınları olarak sinemaya dair bir panelimiz de oldu. Burada da bu durumları tartıştık, bazı tespitlerimiz oldu. Kadınlar olarak Rojava Kürdistan'da, özellikle devrim topraklarında ama genelde yaşadığımız sorunlar söz konusu olduğunda, zaten ötekileştirilmiş bir kimliği taşıyoruz, yok sayılıyoruz ve bunun için bir varlık mücadelesi var. Tabii ki Kürtler varlık mücadelesini çok uzun yıllardır veriyor, buna rağmen kimliğimiz açısından zorluk yaşıyoruz. Terörize ediliyoruz,  yaptığımız ürünlerin hepsi yasaklanıyor. Bir ambargoya, vetoya uğruyor. Birçok yerde yasaklanıyor. Hatta bu festivalde şöyle bir sorun yaşadık. Bu festivale çeşitli ülkelerden katılımlar oldu, kadın yönetmenler Latin Amerika'dan, Avrupa'dan, Akdeniz ülkelerinden geldi. Fakat Güney Kürdistan ve Rojhilat Kürdistanından gelen kadın yönetmenler Semerkand'ın kapısından geçemedi, ülkeye giriş  yapamadı. Sorunun kaynağını da çözemedik. İzinler alındı ama yine şu belge yetişmedi, şu olmadı gerekçeleriyle geçişler engellendi. Aslında belki biraz da yaklaşımdan kaynaklıydı. Acı bir gerçekti. Kürt kadınları olarak, dört parçada Kürt kadın sinemacıları olarak gelip bu durumu tartışamadık.

BOMBARDIMAN ALTINDA SANAT YAPMA ARAYIŞIMIZ VAR
Rojava'ya giriş sorunları var. Ülkenin içerisinde hareket etme sorunlarımız var. Aynı zamanda Rojava Kürdistan'da bombardıman altında sanat yapma arayışımız var. Sürekli savaşın yaşandığı, sürekli Türk SİHA'larıyla bombardımana uğranılan bir ülkede küçük bir video klip çekerken bile bir sürü risk göze alınıyor. Aynı zamanda yasaklı bir dil, o dile dair yapacağın sanat ne kadar kabul görür ya da anlatacağın dil açısından nasıl kabul görünür? Birçok sorun yaşanılıyor.

Bir de bunun yanında eğitim sorunları var tabii. Özellikle Kürt kadın sinemacılar olarak kendimizi nasıl eğitebiliriz, nasıl geliştirebiliriz? Son yıllarda Rojava Kürdistan'ında biraz durum değişti. Açılan üniversiteye bağlı güzel sanatlar fakülteleri açıldı. Sadece kadınların olduğu bölümler ve kadın erkek karma eğitimlerin görüldüğü bölümler var. Yüksek okullar açıldı. Bu alanların olması aslında umut vadediyor. Yani yeni öğrencilerin, yeni zihinlerin biraz daha teknik anlamda da kendini geliştirdiği, daha profesyonelliğe doğru ilerlediği bir şey çıkacaktır diye düşünüyorum.

Festival süreci nasıl geçti? Kadınların katılımı nasıldı, nasıl karşılık buldu?
Festival süreci çok yoğun, dolu dolu bir programla yol aldı. Halkın, kadınların katılımı yoğundu. Özellikle Rojava Kürdistan'da olması ve etraftan hikayelerin olması çok etkiledi. Tabii kadınların bu filmlerde kendi hikayelerini görmesi, kendini görmesi duygusal anlamda da oldukça etkiledi. Bu anlamda olumlu tepkiler alındı. Festivalin amacına ulaştığını düşünüyorum ama derinleştirmek, sürekli kılmak gerekiyor. Bu anlamda önümüzdeki yıllarda da umarım daha büyük, daha güçlü bir şekilde tekrar bu festival düzenlenir.