Feminist gece yürüyüşündeki polis işkencesi teşhir edildi

8 Mart Feminist Gece Yürüyüşü ve sonrasında yaşanan hak ihlallerine ilişkin basın toplantısı düzenleeyn 23. Feminist Gece Yürüyüşü Eylem Komitesi, yürüyüşte 122 kadın ve LGBTİ+'nın gözaltına alındığını belirtti. Komite, gözaltına alınanların baskıya, kötü muameleye, hakarete ve şiddete maruz kaldığını kaydetti.
İstanbul 23. Feminist Gece Yürüyüşü Eylem Komitesi, 8 Mart günü yapılan yürüyüş ve sonrasında yaşanan hak ihlallerine dair Beyoğlu'nda bulunan Feminist Mekan'da basın açıklaması yaptı. Basın metnini Zeynep Demirkol ve Nevruz Özçelik okudu.
Demirkol, 2019 yılından bu yana feminist gece yürüyüşünün sistematik bir şekilde engellenmeye çalışıldığını belirterek, eyleme katılan kadın ve LGBTİ+'ların polis şiddetine maruz kaldığını ifade etti. Yürüyüşten bir gün önce Beyoğlu Kaymakamlığının eylemi yasaklama kararına değinen Demirkol, geçen yıl İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi'nin 2022 yılında valilik ve kaymakamlık tarafından verilen yasak kararını iptal ettiğini belirtti.
Yasakların ve engellerin "hukuksuzh olduğunu ifade eden Nevruz Özçelik ise alan yasaklarının anayasal hakkın ihlali olduğunu kaydetti. Özçelik, "20 bini aşkın kişi büyük bir çabayla dar sokaklardan dağılmaya, eylem alanından güvenle ayrılmaya çalıştı. Ancak polisin yolları kapatması, barikatlardan insanları neredeyse teker teker bırakması ve eylemin bitmesini kendi eliyle zorlaştırması yüzünden, yavaş yavaş dağılırken yaklaşık 200 arkadaşımız polisler tarafından tamamen keyfi bir biçimde çembere alındı ve hareket etmelerine izin verilmedi" dedi.
POLİS İŞKENCE İLE GÖZALTINA ALINDI
112 kadın ve LGBTİ+'nın ters kelepçe işkencesiyle ve cinsiyetçi hakaretlerle gözaltı alındığını söyleyen Özçelik, "Araç içinde şiddet uygulayan polislerin yüzü görünmesin diye ışıklar kapatılarak, arkadaşlarımız tekmelenip yumruklandı. Söz konusu polisler teşhis edilmesin diye, araçtan ışık açılmadan indirildi" diye konuştu.
Saatlerce gözaltında kaç kişinin olduğunun, nereye götürüldüklerinin bilgisine ulamadıklarını vurgulayan Özçelik, gözaltına alınanların yaklaşık yedi saat boyunca su, tuvalet ve yemek gibi temel ihtiyaçlarının karşılanmadığını, uzun süre ters kelepçeyle ve karanlıkta bekletildiklerini, avukat görüşlerinin engellendiğini ifade etti.
POLİS KİŞİSEL TELEFONU İLE KADINLARIN FOTOGRAFINI ÇEKMEYE ÇALIŞTI
Gözaltı araçlarında polislerin kişisel telefonlarıyla kadınların fotoğraflarını çekmeye çalıştığını söyleyen Özçelik, "Özellikle LGBTİ+'lara yönelik farklı bir aşağılama, ayrımcılık, cinsel saldırı, cinsiyetçi ve cinsel şiddet tehdidi içeren küfürler ile fotoğraf çekme çabası söz konusuydu. Bunun, devletin en üst kademelerinden başlayan homofobik ve transfobik nefret siyasetinden kaynaklandığını biliyoruz" dedi.
'KADIN DAYANIŞMASI ENGELLENMEK İSTENDİ'
Gözaltına alınanların emniyet ifadesinde avukat sayısının fiilen kısıtlandığını belirten Özçelik, "İfadeleri alındıktan sonra hastane kontrollerinin ardından serbest bırakılacak arkadaşlarımızın hangi hastaneye götürüleceği konusunda da polis bilgi vermedi. Hatta bir grup, gidecekleri hastaneyi öğrenip avukatlara haber verdikten sonra polis, dalga geçercesine hastaneyi değiştirdi. Bu yolla, sabaha kadar beklediğimiz arkadaşlarımızı karşılamamızı dahi engellemeye çalıştılar" diye aktardı.
‘GÖZALTI VE İŞKENCE SOKAKTA OLDUĞUMUZ İÇİN'
"Bu gözaltının ve gözaltında polisin uyguladığı şiddetin hedefinde kimliklerimiz, cinsiyetimiz, cinsel yönelimimiz, eşit ve özgür yaşama arzumuz ile sokakta sesimizi yükseltme ısrarımız var" diyen Özçelik, "Kötü muameleye, hakarete ve şiddete karşı dayanışmamız ve mücadelemiz var; birbirimizden güç alıyoruz" dedi.