'Kadın katillerinden hesap soran kadınları tutuklamak failleri korumaktır'
Sosyalist kadınlara yönelik tutuklama terörüne ilişkin YDK'den Özkan ve Emekçi Kadınlardan Yergin, söz konusu saldırıların amacının kadın iradesini dizginlemeye yönelik bir tehdit olduğunu kaydetti. Özkan ve Yergin, saldırılara karşı örgütlü mücadeleyi yükseltme çağrısı yaptı.
Ezilenlerin Sosyalist Partisi'ne (ESP) dönük gerçekleştirilen operasyonda 34 sosyalistin tutuklanmasına karşı toplumsal dayanışma sürüyor. Eş Genel Başkanı Deniz Aktaş, Sosyalist Kadın Meclisleri (SKM) Genel Sözcüsü Tanya Kara ve Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF) Eşbaşkanı Berfin Polat'ın da aralarında olduğu 16 sosyalist kadının da tutuklanmasına ilişkin Yeni Demokrat Kadın'dan (YDK) Sinem Özkan, Emekçi Kadınlar'dan Ezgi Yergin ile konuştuk.
ÖZKAN: KADIN İRADESİNİ DİZGİNLEMEYE YÖNELİK BİR TEHDİT
YDK'den Sinem Özkan, emperyalist savaş ve işgal politikalarının Ortadoğu ve dünyayı etkisi altına aldığını, savaş ve işgal politikalarının halkları açlık ve yoksulluğa sürüklediğini bundan da en fazla kadınların etkilendiğini söyledi. Özkan, "Erkek devletin savaş ve işgal politikaları ile daha fazla yoksulluğa mahkum edilen ezilen kesimlerin tepkisini sindirmek isteyen AKP-MHP iktidarı; emekçilere, muhalif kesimlere ve özelinde kadınlara yönelik saldırı politikalarına devam ediyor. Son süreçte gazetecilere, muhalif kesimlere ve kadın mücadelesinin öznesi SKM'li kadınlara yönelik tutuklama furyası da bu saldırı politikasının bir devamı. AKP-MHP iktidarı; kadın ve LGBTİ+ mücadelesinin kazanımlarını hedef almayı, emeğimizi sömürmeyi, yaşamlarımızı erkek devlet şiddetiyle tehdit etmeyi, bedenimiz üzerinden sömürü ve saldırı politikalarına hazırlanmasını kendi bekasını sürdürmenin bir aracı olarak görüyor. Kadın mücadelesinin öznesi kadınlara yönelen bu tutuklama saldırılarının, kadın kitlelerinin iradesini dizginlemeye yönelik bir tehdit olduğunu söyleyebiliriz" dedi.
'TUTUKLAMA SALDIRILARINI, BİRLİKTELİKLERİMİZİ GÜÇLENDİREREK TERS YÜZ EDEBİLİRİZ'
Özkan, kürtaj hakkı mücadelesinden İstanbul Sözleşmesi'ne erkek egemen devletin saldırılarına karşı kadın ve LGBTİ+ mücadelesinin sokakta kitlesel karşı koyuşlar örgütlediğini hatırlattı. Özkan, şöyle devam etti: "Erkek devlet şiddetiyle katledilen, kaybedilen ve intihara sürüklenen kadın ve LGBTİ+'lar, 'kutsal aile' dayatmasına karşı eylem ve kampanyalar örgütlendi. Kadın mücadelesinin öznesi kadın ve LGBTİ+'lar OHAL sürecinden bugüne dek sokakları terk etmedi. Birçok yerde işçi direnişlerinde, belediyelere dönük kayyum saldırılarında, kadınlar bulundukları her alanda emeğine, iradesine ve kazanımlarına sahip çıktı. Erkek devletin emeğimize, kazanımlarımıza, mücadelemize ve kadın mücadelesinin öznelerine yönelen bu tutuklama saldırılarını birlikteliklerimizi güçlendirerek ters yüz edebiliriz."
Özkan, dayanışma ile kadın mücadelesinin birlikte büyütülebileceğine dikkat çekti ve şu çağrıyı yaptı: "Karşımızda kurumsallaşmış örgütlü bir erkek egemen düzen mevcut. Kutsal aileyi dayatan, erkek şiddetini aklayan, emeğimizi sömüren bu örgütlü düzene karşı ancak birlikte mücadele edersek güçlü bir karşı koyuşu örgütleyebiliriz. Bu birliktelikler her dönemin ihtiyacı olmak ile beraber kadın mücadelemizin de vazgeçilmez bir ilkesi."
YERGİN: MÜCADELENİN EN BÜYÜK ÖRNEKLERİNDEN BİRİNİ KADINLAR VERİYOR
Toplumun geniş kesimlerinin yoksulluktan, artan baskılardan dolayı büyük bir öfke duyduğunu ve faşist saldırıların da bu öfkeyi bastırmak için yoğunlaştığı kaydeden Emekçi Kadınlar'dan Ezgi Yergin, "Öncü, ilerici güçlere, gazetecilere, kadınlara, Kürt halkına yönelmiş saldırılar işçi ve emekçileri korkutmak, her an patlamaya hazır bir sokağa çıkışın önünü kesmek amacını da taşıyor. Her geçen gün açlıkla boğuşan emekçi yığınlara, yoğun saldırılar karşısındaki Kürt halkına, sömürü ve şiddet sarmalında yaşayan kadınlara, geleceksizleştirilmiş gençliğe ve toplumun ezilen bütün kesimlere umutsuzluğun içinde umudu örmenin, örgütlü ve devrimci mücadelenin çağrısını yapan güçlere yönelen gözaltı ve tutuklamalar yoğunlaştı. Toplumu bu insanlık dışı koşullarda yaşamak zorunda bırakanlara karşı mücadelenin en büyük örneklerinden birini kadınlar veriyor" dedi.
'BU SALDIRILAR BÜTÜN KADINLARA YÖNELİKTİR'
Yergin, her geçen gün artan kadın cinayetleri karşısında yargının kadınları değil katilleri koruduğunu, kadın düşmanı politikalarla yeni katliamların önünün açıldığını ve tüm baskılara rağmen kadınların sokaklardan geri çekilmediğini belirtti. Yergin, "Mücadelemizle kazandığımız yasalar bir bir elimizden alınırken de, sömürü çarkları altında ezildiğimiz fabrikalarda grevleri, eylemleri başlatırken de toplumun en ileri, önü durdurulamaz güçlerinden olduğumuzu gösterdik. Kadın örgütlerine yönelik faşist saldırılar özgürlük mücadelemizi engellemek için yapılıyor. Ama bir kez daha söylüyoruz, birbirimiz için kuşandığımız isyanımız bizi nasıl ki sokaklarda, mahkeme salonlarında, eylem çadırlarında birleştirdiyse, birleşik mücadelemizin gücüyle bir kez daha bu saldırı dalgasını söküp atmaya kararlıyız. Her gün en az 3 kadının katledildiği bir ülkede katillere indirimler uygulanırken kadın katillerinden hesap sormak isteyen kadınları tutuklamak failleri korumaktır. Milyonlarca emekçi kadının sömürü çarkları altında ezildiği, güvencesiz ve insanlık dışı koşullarda çalıştırıldığı bir ülkede devrimci kadınları tutuklamak emeğimizi sömürerek kar elde eden sermaye iktidarını beslemektir. Bu saldırılar yalnızca tutuklanan mücadele arkadaşlarımıza değil, onların şahsında sömürülen, şiddete uğrayan, yaşamı bir bütün olarak erkek egemenlik kıskacına alınmış bütün kadınlara yöneliktir. Kadınların sözünden, sesinden, varlığından bu kadar korkan dinci-faşist iktidara en güzel cevabı sokakta mücadeleyi büyüterek, devrimci dayanışma ve örgütlü mücadeleyle vereceğiz. Kurumlarımızın basılmasına, derneklerimizin kapatılmasına, sokakta en temel hak mücadelesiyle dahi kılıfına uydurulmuş hukuk sopasıyla zindanlara atılmamıza karşı mücadelemiz var" dedi.
Yergin son olarak, 15-16 Şubat'ta gerçekleştirilecek olan 2. Emekçi Kadınlar Kurultayına katılım çağrısında bulundu.