18 Kasım 2025 Salı

Kadınlar Şule Çet'in katili Berk Akand'ın hapishaneden izinli çıkmasına tepki gösterdi

Şule Çet'in katillerinden Berk Akand'ın kesinleşen cezasına rağmen açık hapishane yoluyla serbest bırakılmasına tepki gösteren Rojin Kabaiş İçin Adalet Komisyonları, “Yaşamak isteyen kadınlar cezalandırılırken katil erkekler neden cezalandırılmıyor” sorusunu yöneltti. Eylemde, tüm kadınlar için mücadelenin süreceği vurgulandı. 

Üniversite öğrencisi Şule Çet'in katillerinden Berk Akand'ın "kasten öldürme suçuna yardım etmek", "nitelikli cinsel saldırı", "kişiyi hürriyetinden yoksun kılma" ve "suç delillerini yok etme" suçlarından verilen ve Yargıtay tarafından onanan 18 yıl 9 ay hapis cezasına rağmen 7 yıl sonra açık cezaevine geçiş yaparak izin kullanması ve sosyal medya üzerinden yaptığı paylaşımlar kadınların tepkisine neden oldu.

Rojin Kabaiş İçin Adalet Komisyonları, Şule'nin katledildiği plaza önünde eylem yaptı. Eylemde, "Şule Çet'ten Rojin Kabaiş'e gerçek adalet için mücadelemiz sürüyor" pankartı açıldı; "Erkek vuruyor devlet koruyor", "Koruma aklama katilleri yargıla", "Jin jiyan azadî" sloganları atıldı.

'KADIN CİNAYETLERİNE İNTİHAR SÜSÜ VERİLİYOR'
Basın metnini okuyan Şevin Özden, Şule Çet cinayetinin de diğer pek çok kadın ölümü gibi "intihar" süsü verilerek üstünün örtülmeye çalışıldığını hatırlattı. Özden, Akand'ın kesinleşen cezasına rağmen açık hapishane yoluyla serbest bırakılmasına tepki göstererek şunları belirtti: "Bir kadını katletmesinin üzerinden sadece 7 yıl 4 ay 14 gün geçtikten sonra Berk Akand, 5 Haziran 2025'te açık cezaevine geçti. Ardından izne çıkıp piknik yapabildi, kutlama yapabildi, eğlenebildi, sosyal medya paylaşımları yapabildi. Bu gerçekleri haber yapan gazeteciye ise soruşturma açıldı. Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının bir gazeteciyi suçlamaya çalışırken yaptığı açıklama, aslında resmi bir itiraf niteliğindedir: Bu ülkede bir kadının rehin tutulmasına, cinsel saldırıya uğramasına ve katledilmesine ortaklığın fiili yatarı sadece 7 yıldır. Bu gerçek, devletin adalet sisteminin kadınların yaşama hakkını yok saydığını ve failleri koruduğunu açıkça göstermektedir ifadelerini kullandı. Kadın katliamları davalarında keyfi kararlarla faillerin korunduğunu göstermektedir."

'YAŞAMAK İSTEYEN KADINLARA CEZA VERİLİYOR'
Mevcut hukuk sisteminin failleri koruduğuna dikkat çeken Özden, "Kadınları korumayan, yaşam hakkını gasp eden, cinsel saldırının ve cinayetin ağırlığını hafifleten bir ceza sistemi aynı zamanda suç işlemeye teşvik niteliği taşıyor. Cezasızlık politikalarıyla kadın katilleri cesaretlendiriliyor. Bu katillerin bazıları hiç ceza almıyor. Diğerlerinin ise infaz indirimi, denetimli serbestlik düzenlemeleri, açık cezaevine geçiş gibi kolaylıklar ile cezası hafifletiliyor. Oysa aynı yasalar, bir kadın özsavunma hakkını kullandığında cezasının hafifletilmesi, açık hapishaneye geçme gibi imtiyazları uygulamıyor. Soruyoruz: Yaşamak isteyen kadınlar cezalandırılırken katil erkekler neden cezalandırılmıyor"  ifadelerini kullandı ve hapishaneden izinli çıkıp kadınları katleden erkekleri hatırlattı.

Katledilen tüm kadınlar için mücadelelerini sürdüreceklerini belirten Özden, şu talepleri sıraladı:
🔹"Gerçek ve tam adalet: Kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddet cezasız kalmamalı; mahkeme kararları ile infaz süreçleri arasında uçurum bırakılmamalıdır. 
🔹Adalet, sadece mahkeme kararıyla değil, cezanın hakkıyla uygulanmasıyla sağlanır. Her kadın, bu hakkı alana kadar mücadelemiz sürecektir.
🔹Kadınların yaşamı öncelikli olmalıdır: Kadınlara yönelik şiddeti meşrulaştıran, mağdurları suçlayan ve katilleri aklayan dil, toplumsal bir sorun olarak ortadan kaldırılmalıdır. 
🔹Medya ve kamuoyu, kadınların yaşamını savunmalı; erkek şiddetini aklamamalıdır.
🔹Adalet Komisyonlarının rolü ve toplumun sorumluluğu: Bizler, her gasp edilen hayatın ardından kenetleniyor, mücadeleyi büyütüyoruz. 
🔹Her birey, sessiz kalmak yerine sesini yükseltmeli, kadına yönelik şiddete karşı durmalı ve adalet talebine destek olmalıdır."