24 Şubat 2025 Pazartesi

KBDH: İşgale, erkek egemenliğine karşı 8 Mart'ta kadın direnişini büyütelim

KBDH Genel Konseyi, 8 Mart’a ilişkin yaptığı açıklamada, Türkiye, Kürdistan ve Ortadoğu'da erkek egemen kapitalist sistemin saldırganlığına karşı süren direnişlere işaret etti. Açıklamada, 8 Mart'ta erkek egemenliğine karşı direnişi büyütme çağrısı yapıldı.

Kadınların Birleşik Devrim Hareketi (KBDH) Genel Konseyi, kadınlara işgale ve erkek egemenliğine karşı 8 Mart'ta kadın direnişi büyütme çağrısında bulundu.

"Erkek egemen kapitalist, gerici, işgalci, faşist sistemler Türkiye'den, Bakur Kurdistan'a, Suriye'den, Afganistan'a, İran'dan/Rojhilat'a ve Filistin'e kadar erkek devlet şiddetiyle, savaş politikalarıyla kadınlar katlediliyor, açlığın, yoksulluğun cenderesinde geleceği karartılıyor" denilen açıklamada, derinleşen yoksulluk krizine işaret edildi.

'KADIN EMEĞİ SÖMÜRÜSÜ ARTIYOR'
OVP politikalarıyla milyonlarca işçi ve emekçinin açlığa mahkum edildiğini belirtilen açıklamada, kadınların güvencesiz çalıştırıldığına işaret edilerek, "Çalışma çağındaki 33,3 milyon kadının sadece 6,5 milyonu kayıtlı ve tam zamanlı istidamda (KATİ) çalışıyor. Kadın emeğinin istihdam içindeki payının daha fazla düşüş yaşadığını, esnek üretim içinde kadın emeğinin pervasızca sömürüsünün artışını da gösteriyor" denildi.

'AİLE YILI İLANIYLA EV KÖLELİĞİ DAYATILIYOR'
2025'in "Aile Yılı" ilan edilmesiyle, kadınların, kadın köleliğinin kurumsal yapısı olan aile içine hapsedilmeye çalışıldığına dikkat çekilen açıklamada, "Esnek çalışma modeliyle evden çalışma ve 'komşu anne'lik politikasıyla kadın emeği sömürüsü arttırılıyor, ev köleliği dayatılıyor. Çocuklar ise bu politika ile güvensiz koşullarda ihmal ve istismara açık hale getiriliyor" ifadelerine yer verildi.

'SOSYALİST, YURTSEVER, DEVRİMCİ KADINLAR TUTUKLANIYOR'
Bir yandan tokalaşma ile başlayan 'süreç' devam ederken, diğer yandan işgalci savaş politikalarıyla özel savaşın derinleştirildiği, yurtsever öncü kadınların suikastlarla katledildiği kaydedilen açıklamada şu ifadeler yer aldı: "Politik hak ve özgürlüklerin en küçük kırıntısından bahsedilemezken, büyük bir devlet terörü kadınların, işçi ve emekçilerin mücadelesi üzerinde estiriliyor. İşçi direnişleri politik hak eylemleri yasaklanıyor. Sosyalist, yurtsever, devrimci kadınlara dönük her gün bir tutuklama saldırısı yaşanıyor. Uzun hapislik cezalarıyla tutsak ediliyor. Bu saldırganlığın ilerici, demokrat, entelektüel, kadınlara kadar uzadığı görülüyor. Kazanılmış belediyeler, eşbaşkanlık kurumlarımız tasfiye saldırısıyla karşı karşıya. Siyasi parti ve örgütler, birleşik mücadele örgütleri kriminalize edilerek politik hak, özgürlüklerin gasbı meşrulaştırılmaya çalışılıyor."

Artan devlet terörü ve şiddetine rağmen, kadınların, emekçi halkların, işçilerin öfkesinin biriktiğine işaret eden KBDH Genel Konseyi, Kürt halkının onurlu, adil barış mücadelesinin, kayyum darbesine karşı mevzileri korumak için sokak direnişinin sürdüğü belirtildi. Açıklamada, "Sokak sokak, mevzi mevzi direnen kadınları selamlıyoruz" denildi.

'AKP-MHP REJİMİ AYAKLANMA ÖGELERİNDEN KORKUYOR'
AKP-MHP rejiminin, henüz öncü sarsıntılar sayılabilecek Kürt halkının, işçilerin, kadınların, ekolojistlerin, gençlerin, direnişinden korktuğu vurgulanan açıklamada, "Henüz büyük sarsıntılara dönüşmemiş olsa da erkek egemen kapitalist sistemi tehdit eden biriken ayaklanma ögelerini öngörüyor ve korkuyor. Korktukça geleceği adına kaygıları artıyor ve daha fazla saldırganlaşıyor" diye belirtildi.

'ROJAVA KADIN DEVRİMİ TASFİYE EDİLMEK İSTENİYOR'
Türk devleti ve SMO çetesi işbirliğinde, Rojava kadın devrimine dönük işgal tehditlerinin sürdüğü, HTŞ-SMO çetelerinin hüküm sürdüğü bölgelerde halklara, kadınlara dönük cinsel işkence, saldırılarının arttığı, Alevi akademisyenlerin, genç kadınların katledildiği hatırlatılan açıklamada şu ifadeler yer aldı:
"DAİŞ zihniyeti, gerici erkek egemen kadın politikası bugün HTŞ'de devam ediyor. Irak halkının katledilmesinde rol oynayan HTŞ lideri Golani'nin kendisini cumhurbaşkanı ilan ettiği 'Zafer Konferansı'nda tek bir kadının olmaması bu ideolojinin yansıması olmuştur. Keza Hevrîn Xelef'in 2019'da öldürülmesinde rol oynayan katilin de bu konferansta yer alması HTŞ'nin kadın düşmanı çizgisinin adeta mührü olmuştur. Türkiye'den getirttikleri, AKP tedrisatından geçmiş kadın ofisi sözcüsünün de zaten aklının erkek ve AKP/HTŞ türevi olduğu verdiği ilk beyanlarda görüldü. Bu nedenle Şehba'da, Til Rifat'ta yurtsever kadınlara, Hama, Humus gibi bölgelerde Alevi halkına ve kadınlara yapılan işkence ve katliamlar onların makyajla kapatamayacak kadar gerçek yüzlerinin yansıması olmuştur.
"Başta sömürgeci, inkarcı faşist Türk devleti olmak üzere HTŞ'yi Şam'a getiren emperyalist devletler Rojava devrimimizi, Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk yönetimimizi kadın düşmanı HTŞ'ye entegre etmek istiyorlar. Kadınların toplumun eşit ve özgür bireyleri olması, kadınların tüm kamu ve askeri alanlarda yönetimin eşit bileşeni olması ve aynı zamanda kendi öz örgütlülükleriyle yer alması HTŞ'nin ve erkek egemen sistemin fıtratında yok. Onlar için reisliğini erkeklerin yaptığı 'kutsal aile' kadınlar için en iyi yer. Kadınların görevi çocuk doğurmak ve erkeğin gönlünü hoş etmektir! Onlara göre; daha 'fazla hak kadını ve toplumu bozar'. Kadını değil ama erkek egemen toplumsal yapılarını bozduğu doğrudur. Verili tüm sistemler, kadınlar için cehennemin adıdır. Kadınlar direnişleriyle bu cehennemde yaşamak istemediklerini beyan etmektedir.
"Devrimimize dönük saldırıların merkezinde kadın kazanımları var. Hiç kimse bu devrimi kadınlara bahşetmedi. Kadınlar, bu devrimi kazanmak için her yerde savaştılar/savaşıyorlar, onun inşası için büyük bir emek verdiler/vermeye devam ediyorlar. Elbette ki, dün olduğu gibi bugünde kadınlar devrimi korumak ve savunmak için mevzilerin en önünde yer alıyorlar. Tişrîn'de, Qereqozak'ta, Deyr Hafir'da, Kobanê ve Til Temir cephe hatlarında, kentlerde, köylerde kadınların ve savaşçıların can feda direnişleri ve düşmana geçit vermeyen kararlılıkları bunun örneğidir. Tişrîn'de bir yandan YPJ-QSD öncülüğünde bir direniş sürerken diğer yandan halklar barajlarını 'Em ji mirinê mezintirin' diyerek savunuyor. Direniş mevzilerinde yer alan kadınları selamlıyoruz."

'8 MART'TA EZİLEN KADINLARLA YAN YANA OLACAĞIZ'
Siyonist İsrail'in Filistin ve Lübnan halklarına dönük katliam saldırılarına, Filistinli tutsaklara dönük cinsel işkencelere işaret edilen açıklamada, Filistin'de kadın ve çocukların İsrail'in tehditleri altında yaşam mücadelesi verdiği, yıkılmış, harabeye dönmüş Gazze'de yeniden yaşamı inşa etmek için varlık savaşını sürdürdüğü hatırlatıldı. Emekçi halkların sınıf düşmanı emperyalist ABD'nin başkanı Donald Trump'ın Filistin halkına sürgünü dayattığı, Filistin halklarının mücadele gücü ve direnişinin yok edilmek istendiği vurgulanan açıklamada, Filistin halkına, kadınlara dönük yıkım projesinin uygulayıcısı siyonist İsrail'in ayakta kalmasında Türk devleti ve bölge gerici devletlerinin suç ortaklığı yaptığı söylenerek, Filistinli kadınların direnişi selamlandı.

'ERKEK EGEMEN KAPİTALİZME, FAŞİZME KARŞI DİRENİŞİ BÜYÜTELİM'
Kuzey Kürdistan, Türkiye, Rojava, Suriye, İran, Rojhilat, Afganistan ve Filistin'de kadınların erkek egemenliğine, faşizme, sömürgecilere, işgalcilere direndiği kaydedilen açıklamada son olarak şu ifadelere yer verildi: "Kadınlar sadece kendileri için değil, gelecek kuşaklar için, tüm kız kardeşleri için direniyor. Bu nedenle, bugün birleşik bir kadın isyanı ve direnişinin örgütlenmesi geleceğin kazanılması açısından temel önemdedir. 8 Mart, birleşik kadın isyanının, direnişinin itici kuvveti olmalı. Yüksek sesle haykırıyoruz ki ne HTŞ, SMO'nun, ne Taliban'ın, ne AKP, İran molla rejiminin karanlığına asla mahkum olmayacağız. Özgürlük mücadelemizi yıkıcı bir kuvvet olarak örgütleyerek karanlığı yırtacağız. Ve elbet özgür kadın diyarını inşa edeceğiz."