Polonez işçileri 146 gündür direniyor: Sınıfın saflarında birleşelim
![](/Uploads/HaberFoto/etha-20241011-polonezisciler.jpg)
Direnişteki Polonez işçilerini ziyaret eden Polen Ekoloji Kolektifi, emek ve ekoloji mücadelesinin birlikte yürütülmesi gerektiğinin altını çizdi. Polen Ekoloji Enstitüsü Eş Sözcüsü Çise Yıldız, "Doğamızı sömüren de emeğimizi sömüren de patronlar" dedi. ETHA'ya konuşan direnen işçilerden Saniye Taş, sendikalı olarak işe geri dönmek istediklerini, Emine Güner ise sınıfın saflarında birleşmeye çağırdı.
Ürdün sermayeli Polonez'de maruz kaldıkları hak gaspları ve kölece çalışma koşullarına karşı Tek Gıda-İş'e üye oldukları için işten çıkarılan Polonez işçilerinin direnişi 146. gününde.
Defalarca polis saldırısına uğrayan, ters kelepçe işkencesiyle gözaltına alınan, darp edilen, Çatalca Kaymakamlığı önünde sesini duyurmaya çalışan işçiler, taleplerini iletmek için Ankara'ya yürümek istemişti. Polis barikatıyla önü kesilen işçiler, yürüyüşlerinin engellenmesi sonucu 5 gündür açlık grevinde.
ÇHD VE POLEN EKOLOJİ KOLEKTİFİNDEN DAYANIŞMA ZİYARETİ
Yağmura, soğuğa rağmen Çatalca Adliyesi önündeki direniş alanında ilk günkü kararlılıkla mücadeleyi sürdüren işçilerle dayanışma ziyaretleri de sürüyor. İşçileri bugün Polen Ekoloji Kolektifi ve Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) ziyaret etti. ÇHD İstanbul Şube Başkanı Ezgi Önalan, işçilerin maruz kaldığı saldırılara dikkat çekti. ÇHD'nin kurulduğu günden bu yana sınıfın yanında olduğunu söyleyen Önalan, Polonez işçilerinin sendikal hakları, ifade özgürlükleri, vücut dokunulmazlıkları başta olmak üzere Anayasal haklarının tamamen engellendiğinin altını çizdi.
ÖNALAN: HUKUKİ SÜRECİ BAŞLATTIK
Önalan, "Ankara'ya gidemedikleri için işlerin başlattıkları bu direnişin yanında olmak için bir adım daha atmış olduk. Hukuki süreci başlattık ve suç duyurusunda bulunduk. Hem şirket yetkilileri hem de devlet yetkililerine. Bu direnişin gücünü kırmak, hukuka aykırı engelleme çıkaran, barikat kuran kolluk güçleri hakkında da suç duyurusunda bulunduk. Bundan sonuç bekliyoruz. Çünkü biliyoruz ki hukuken sonuç almamız gerek. Ama biz ÇHD olarak 50 yıldır sınıfın yanında durma pratiğimizin deneyimiyle şunu söyleyebiliriz; hukuki süreçler bizim dilekçelerimizden daha hızlı şekilde işçilerin direnişiyle ilerliyor. İşçilerin burada yazmaya devam ettiği destan onları kazanıma ulaştıracak. Bu nedenle bu direnişlerin olabildiğince güç vermeye çalışıyoruz" ifadelerini kullandı.
'BURADAN YÜKSELTİLEN SES DİĞER DİRENİŞLERİN KAZANILMASINI SAĞLAYACAK'
Polonez işçileriyle dayanışma çağrısı yapan Önalan, "Tüm işçileri direnişlerini, işçilerin bütün kazanılmış haklarına yönelik devam eden gasplara, saldırılara karşı buradan yükseltilen sesin bir kazanıma ulaşması, diğerlerin tamamının kazanıma ulaşmasını sağlayacak" dedi.
YILDIZ: POLONEZ UMUT VEREN DİRENİŞLERDENDİR
Polen Ekoloji Enstitüsü Eş Sözcüsü Çise Yıldız da işçileri selamladı. Yıldız, "Sizin yanınızda olmak bize güç veriyor. Direnişinizi aylardır takip ediyoruz, bu mücadele kararlılığının kazanacağından kuşkumuz yok. Türkiye'de birçok yerde işçi direnişleri devam ediyor. Polonez işçilerinin en umut veren direniştir" dedi.
'DOĞAMIZI KATLEDENLER DE EMEĞİMİZİ SÖMÜRENLER DE PATRON'
Emek ve ekoloji mücadelesinin birlikte yürütülmesi gerektiğinin altını çizen Yıldız, "Doğayı katledenler de kirletenler de işçilerin emeğini sömürenler de patron. Bu anlamda mücadelemiz ortak. Patronların, bizden çaldıkları her şeyi direnişimizle, mücadelemizle geri alacağız. Bütün işçilerin verdiği direnişlerin, mücadelenin birleşmesi gerektiğini biliyoruz. Polonez işçilerinin direnişinde birlikte olmak istiyoruz" vurgusu yaptı.
Konuşmaların ardından Polon Ekoloji Kolektifi üyeleri, direniş çadırına geçti.
TAŞ: SENDİKAMIZ TANINSIN, İŞE GERİ DÖNELİM
Burada ETHA'ya konuşan kadın işçiler, çok ağır koşullarda çalıştıklarını hatırlattı. 17 bin liraya mahkum edildiklerini kaydeden Saniye Taş ve Emine Güner, sendikalı olarak işe geri dönmek istediklerini söyledi. Saniye Taş, Anayasal haklarını kullanarak sendikalı olduklarını hatırlattı. Taş, "Defalarca polisle karşı karşıya gedik, çok dayak yedik, yerlerde süründük, kemiklerimiz kırıldı. Açlık grevi yapıyoruz. İnşallah yetkililer sesimizi duyar. Tek talebimiz sendikamıza saygı duyulsun, işimize geri dönelim. Fabrikada, yöneticilikte gözümüz yok. Yine eleman olarak çalışalım ama yüksek maaşımız olsun, daha iyi koşullarda çalışalım. Madem Anayasa'da işçiye sendikalı olma hakkı tanındı neden tanınmıyor. Görüyorsunuz, yüzlerce polis var. 95 kişiyiz şurada. Yüzlerce polis önümüzde. İşçi sendikalı olduktan sonra işten çıkma yasağı gelmeli bu ülkede. Kim yetkilisiyle bunu talep ediyoruz. Ama acil talebimiz sendikamıza saygı duyulsun, işimize geri dönelim" dedi.
GÜNER: KENDİ SINIFIMIZDA BİRLEŞELİM
Bir diğer işçi Emine Güner de, kaymakam, vali, bakanlık kimsenin seslerini duymadığını kaydetti. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sesini duyması için Ankara'ya yürümek istediklerini söyleyen Güner, "Erdoğan'a sesleniyoruz buradan ya bize yol açın, ya da bizi görün. Biz artık görülmek istiyoruz. Her şey bitsin. Bu çadırda yaşamaktan hoşlanmıyoruz, layık olduğumuz hayat bu değil. Patronlar arasında güç birliği yapıp, yasal birliği ile işten atabilme gücünü buluyorsa biz de sınıf dostlarımıza, işçilere çağrı yapıyoruz. Biz de birlik olalım ve mücadele edelim. Burada birleşelim kendi sınıfımızda birleşelim. Emeğimiz satıyoruz, kaça istersek ona satmak istiyoruz" ifadelerini kullandı.