3 Kasım 2025 Pazartesi

SKB Fransa'dan 'ırkçı-faşist hareketlere karşı kadın mücadelesi' paneli

Paris'te ırkçı-faşist hareketlere karşı kadınların mücadele görevleri tartışıldı SKB Fransa'nın düzenlediği Fransa'daki ırkçı-faşist partilerin kadın düşmanı politikalarının tartışıldığı panelde, kadın özgürlük mücadelesinin erkek egemen saldırılara karşı birleşik mücadelenin büyütülmesinin önemine dikkat çekildi. 

Sosyalist Kadınlar Birliği (SKB) Fransa, başkent Paris'te "Irkçı-faşist hareketlere karşı kadın mücadelesi" konulu panel gerçekleştirdi. Avrupa Ezilen Göçmenler Konfederasyonu'na (AVEG-KON) bağlı Türkiyeli Göçmen İşçiler Kültür Derneği (ACTİT) lokalinde gerçekleşen panelde, AVEG-KON Eşbaşkanı Esra Asiye Güden söz aldı. 

'KAPİTALİST TOPLUM KRİZİNİN DERİNLİĞİ BİR KEZ DAHA GÜNDEMLEŞİYOR'
Son yıllarda Avrupa'da sağcı politikalar ve yükselen ırkçı-cinsiyetçi-faşist örgütlenmelerin oy potansiyelini arttırarak hükümetlerde yer aldıklarına vurgu yapan Güden, Avrupa ve Fransa'da güç kazanan sağcı, faşist parti ve yapılanmaların islamafobi ve göçmen karşıtlığı üzerinden ulus-devlet merkezli pratik politikalar uyguladıklarını belirtti. Güden, "Kapitalist ataerkil sistemin ve özellikle de finans kapital egemenliğinin sürdürülebilmesi için cinsiyetçiliğin ırkçılıkla organik birleşiminin güçlendirilerek ezilenlerin sisteme karşı öfkesinin farklı halklara, inançlara, kadınlara ve LGBTİ+'lara kanalize edilmesi, faşizmin ideolojik önceliği ve aynı zamanda hayatta kalma koşuludur. Kapitalist toplum krizinin derinliği bugün ırkçılık ve cinsiyetçilik olarak bir kez daha gündemleşiyor" dedi.

'EVDEKİ ERKEĞİN ROL MODELİ FAŞİST ŞEFLER'
Güden, şöyle devam etti: "İtalya ve Almanya'daki faşizm deneyimlerinde sermayenin ucuz işgücüne duyduğu ihtiyacın yanıtı kadın işçiler olmuştur. Zira 1. Emperyalist Paylaşım Savaşında erkek nüfusunun kaybı, ancak hem doğum oranlarının yükseltilmesiyle, hem de kadın işgücünün sermaye birikim sürecine daha fazla içerilmesiyle aşıldı. Kadın doğallığı fizyolojik olarak varlığı bir yandan faşist şefler Musolini, Hitler ve bugün Tayyip Erdoğan tarafından bir fıtrat meselesi olarak aşağılanırken diğer yandan üretimin devamı için doğurganlığının  yüceltilmesiyle ikiyüzlü bir politikanın konusu olmuştur. Bunun için özel teşvik politikalarının bugün de uygulandığını görüyoruz. 20. yüzyılın başında oy hakkı mücadelesi ile gelişen bir kadın hareketi vardır. Faşist iktidarların kurulmasıyla birlikte kadınların eşitlik talebinin Bolşeviklerin bozguncu ve toplumu bozucu bir argümanı, kurutulması gereken bir bataklık olarak propaganda edildiğini görürüz. Hitler'in faşist propaganda bakanı Gobels daha da ileriye giderek oy hakkının tedricen gasp edilmesi gündemde olduğunda 'kadınlara saygı duyduğumuz için bu haklarını aldık' demiştir. Çünkü kadınları 'siyasetin çirkefliğinden kurtarmak istedik' diyerek 'kurtarıcı' bir rol üstlenerek meydanlardaki Führer, Duçe, baba metaforunu evlere kadar taşınmasına hizmet eder. Çünkü evdeki erkeğin rol modeli faşist şeflerin olması için özel bir çaba gösterirler."

'ACIMASIZ YÖNETİM VE UYGULAMALARA BAŞVURDUĞUNU GÖRÜYORUZ'
Güden, faşist iktidarların kadınların kürtaj hakkı, kamusal alanda ve kalifiye iş kollarında çalışmaları, eğitimde eşitliğin sağlanması gibi kimi haklarının gasp edilme süreçlerini ve değişik sınıflardan kadın bölüklerin bu saldırılara nasıl tutum aldıklarını belirtti. "Faşist hareketlerin kitle tabanı küçük burjuvazi, işsizler, işçi ve emekçilerdir." diyen Güden, şu ifadeleri kullandı: "Bugün de ırkçı faşist partilerin iktidara gelirken ya da oy oranlarını artırırken, sol söylemleri kullanmaktan çekinmediğini görüyoruz. Özellikle 2008 dünya krizinden sonra, yeni faşist hareketlerin oluşumunda emperyalist küreselleşmenin artık tüm dünyayı bir fabrika ve pazar olarak ele geçirdiği, erkek egemen kapitalist sistemin içinde bulunduğu varoluşsal krizden çıkış yolu bulmak için ise yeni faşist hareketlere ihtiyaç duyduğu, artan muhalefeti ve halk isyanlarını bastırmak için daha saldırgan ve acımasız yönetim ve uygulamalara başvurduğunu görüyoruz.

'LGBTİ+ DÜŞMANLIĞI SIKLIKLA GÜNDEM OLUYOR'
"Faşizmin yükselmesi ile birlikte, kadına yönelik baskı ve şiddet ev içinde, sokakta daha çok arttı. Önceki faşizm deneyimlerinde olduğu gibi kadınları sindirme, itaatkar kadınlığı yüceltme ve kazanılmış kimi hakların gasbı ile karşı karşıyayız. Macaristan, Polonya kürtajı yasakladı. Türkiye  gibi ülkelerde kürtaj tedricen yasaklanmaya çalışılıyor. Ayrıca faşist iktidarlar hemen her gün  geleneksel aile ve cinsiyet rollerini, heteroseksizmi kendi bekası için öne çıkarıyor. LGBTİ+ bireyleri düşmanlaştırarak, yaşamsal haklarına ciddi saldırılar gerçekleştiriyor. Trump'tan Erdoğan'a birçok faşistin, gericinin LGBTİ+ düşmanlığı sıklıkla gündem oluyor.

'FAŞİST İKTİDARLARIN HEDEFİNDE YİNE KADINLAR OLUYOR'
"Faşist iktidarların bu dönemde özellikle Hindistan, Filipinler, Türkiye, Kürdistan ve Filistin'de olduğu gibi mücadeleyi askeri araçlarla yürüten güçlere, öncü kadınlara katliamcı saldırılar gerçekleştirdiğini görüyoruz. Filipinler ve Hindistan'da katledilen öncü devrimci kadın ve LGBTİ+'lardan da görüldüğü gibi faşist iktidarların hedefinde yine kadınlar oluyor." 

Panelde, Fransa'daki ırkçı-faşist partilerin kadın düşmanı politikalarını, faşist kadın lider Marine Le Pen'in partisi RN (Rassemblement National) nezdinde gündemleştirildi. Panel kadın özgürlük mücadelesinin erkek egemen saldırılara karşı birleşik mücadelenin büyütülmesinin altının çizilmesi ve soru ve görüşlerin ifade edilmesiyle sona erdi.