İmamoğlu ve 50 CHP'li tutuklandı

"Yolsuzluk" ve "kent uzlaşısı" soruşturması kapsamında tutuklamaya sevk edilen ve hakimlik ifadesi tamamlanan İBB Başkanı İmamoğlu ve 50 CHP'li hakkında tutuklama kararı çıktı. İmamoğlu hakkında "yolsuzluk" suçlamasından tutuklama, "kent uzlaşısı" suçlamasından ise adli kontrol ile serbest bırakılmasına kararı verildi.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun "yolsuzluk" ve "kent uzlaşısı" soruşturması kapsamında savcılık ve hakimlik ifadeleri tamamlandı.
"Mali suçlar" soruşturması kapsamında tutuklanan İBB Başkanı İmamoğlu ve "mali suçlar" ve "silahlı örgüte yardım etmek" soruşturmalarında gözaltına alınan 90 kişiden toplam 51 kişi tutuklandı. Tutuklananlar arasında İmamoğlu, Beylikdüzü Belediyesi Başkanı Mehmet Murat Çalık ve Şişli Belediyesi Başkanı Resul Emrah Şahan da bulunuyor. 40 kişisiyle adli kontrol kararıyla serbest bırakıldı.
Tutuklanan 51 kişi İstanbul Adliyesinden çıkarılarak cezaevine gönderildi.
'BELEDİYE OLARAK BİNLERCE KAMULAŞTIRMA İŞLEMİ YAPILMIŞTIR'
Sulh ceza hakimliğinde iki saat ifade veren İmamoğlu, yolsuzluk soruşturmasına ilişkin Sarıyer'deki bir alanın kamulaştırılmasına ilişkin soruya, "Kamulaştırma ile ilgili tamamen belediyenin bölgeyi yeşil alan olarak halkın huzuruna sunması için yapılmış bir çalışmadır. Belediye olarak binlerce kamulaştırma işlemi yapılmıştır. Bu da onlardan sadece bir tanesidir. Yasemin Eroğuz tarafından satın alınan söz konusu yer her ne kadar MASAK raporunda 3 milyon lira matrahlı 250 bin lir kapora ödemesi şeklinde gözükmüş ise de söz konusu arazinin alımı için Türkiye İşbankası'ndan iki ayrı kredi kullanılarak gerçekleşmiş olup, ödemeler kredi vasıtasıyla gerçekleşmiştir. Bu hususun tekrardan araştırılmasını istiyoruz" yanıtını verdi.
'MÜCADELEMİ HUKUKİ ZEMİNDE SONUNA KADAR ARAYACAĞIM'
Emrah Bağdatlı, Adem Soytekin, Hüseyin Köksal, Fatih Keleş gibi şahısların malvarlığındaki artışlardan bilgisinin olmadığını kaydeden İmamoğlu, "Kendi ticari hayatlarıdır" dedi. İmamoğlu ifadesinin devamında şunları söyledi: "Bir kamu yöneticisi, kamu ahlakına sahip olduğumu iddia eden bir kişi olarak en önemli hususun şeffaflık ve hesap verebilirlik olduğunu çok iyi bilirim. Hayatım ile ilgili hiçbir husus gizliliği olmamıştır. Hele hele kamu yöneticisi olduktan sonra gizlilik olamayacağını da bilen birisiyim. Ticaretim ile ilgili, ailem ilgili tüm hususlar kamuoyunun önünde şeffaf bir biçimde sürmektedir. Üç nesildir ticaretin içinde olan bir insan ve dünyanın en büyük şehirlerinden birinin belediye başkanı olarak kamuda hesap sormanın ve hesap vermenin çoklu yöntemleri var iken dört gün önce sabah 06.00'da yüzlerce polisin evden bir insanın alınması ve oluşan gündem ile Türkiye'ye büyük bedeller ödetilmesi, ilave olarak da insanların mutsuz ve huzursuz hale getirilmesi ve son olarak mübarek Ramazan ayında kul hakkı yenmesi benim ve milletimin çok ağırına gitmiştir. Üzülerek bir şehrin yollarının kapandığı, giriş çıkışın denetlenir hale geldiği, koca ilçelerin tümüyle barikatlarla çevirili bir ortamın benimle ilgili soruşturma süreçlerinin ve gözaltına alma eyleminin ne kadar yanlış olduğunun göstergesidir. Doğru yöntemi tercih etmeyip namusuma, haysiyetime leke getirecek uygulamaları yapanların, raporları düzenleyenlerin Allah'ın verdiği ömür kadar mücadelemİ hukuki zeminde sonuna kadar arayacağıma yemin ettim."
İMAMOĞLU'NUN AVUKATLARI: SORUŞTURMA HUKUKA UYGUN YÜRÜMÜYOR
İmamoğlu'nun avukatları ise savunmalarında, "hukuki bir savunma yapmak sanki her şey özellikle soruşturma hukuka uygun yürüyormuş algısına teşne olmaktır, olmayacağız" diye konuştu. Avukatlar, "Duyuma dayalı bir kurgu etrafında uydurma tanık beyanları, içerikleri itibariyle sahte olduğu aşikar MASAK raporlarıyla bir gözaltı kararı verilmiştir. Hiç bir yanıyla bunları kabul etmek mümkün değildir. MASAK raporlarını hazırlayanlar ve bu hukuksuzluğa iştirak edenler hesap vermeli, müvekkil derhal serbest bırakılmalıdır" ifadelerini kullandı.
'KENT UZLAŞISI' SORGUSU
İmamoğlu, "örgüte yardım etmek" suçlamasıyla "kent uzlaşısı" kapsamında savcılıkta verdiği ifadenin detayları da çıktı. Savcılık sorgusunda PKK Yürütme Konseyi üyesi Duran Kalkan ve KCK Eşbaşkanı Bese Hozat'ın "kent uzlaşısı"na yönelik açıklamaları ile HDK'nin de sorulduğu İmamoğlu, "2018'de Millet ittifakı adayı oldum. Liderlerden izin alarak, İstanbul ittifakı adayı olduğumu ifade ettim. O günden bugüne her siyasi yarışta özellikle İstanbul seçimlerinde İstanbul ittifakı ve Türkiye ittifakı ifadelerini sayısız kere kullandım. Başka bir siyasi partinin yaptığı tarif ve o tarifi aynı duyguyla paylasan kişilerin durumu kendilerini bağlar. 'Kent uzlaşısı' ifadesinin DEM Parti söylemi olduğunu biliyorum. Yukarıda ismi geçen örgütlerle ve bağlantılı örgüt üyelerinin ne isimlerini ne söylemlerini biliyorum ne de takip ettim. Öyle bir merakım da yoktur. 2024'te DEM, Büyükşehir Belediye Başkan adayı olarak Meral Danış Beştaş'ı çıkarmıştır. Yarıştığımız adaylar içerisinde DEM Parti adayı da vardır. Buna rağmen CHP, İstanbul ve birçok ilimizde Türkiye ittifakı söylemini sloganlaştırarak kapsayıcı bir yerel seçim politikası gütmüştür. Bu çerçevede İstanbul ve Türkiye'nin muhtelif illerinde, ilçelerde oluşan Meclis üyesi listelerinde her parti ve görüşten isimler dahil edilmiştir. İstanbul'da birçok ilçede geçmişte başta AK Partili olmak üzere İYİ Parti, MHP, BBP ve DEM gibi birçok partide siyaset yapmış insanlar listelere dahil edilmiştir.
'YA İLÇE SEÇİM KURULU YA DA YSK GÖREVİNİ YAPMAMIŞTIR'
"Bu süreç CHP Genel Merkezi üzerinden onaylı listeler ile ilçe seçim kurullarına teslim edilmiştir. İlçe seçim kurulları, terör örgütü üyeliği dahil, seçilme hakkına sahip olmayan kişileri listeden çıkartır. 2022 yılında tespit edildiği söylenen insanların 2024'te listelerde görülmesi halinde müdahale edilmesi gerekirken, AK Parti'nin İstanbul'da ve 26 ilçede kaybettiği seçimden yaklaşık 7 ay sonra başlatılan soruşturma süreci meclis üyelerinin bahsi geçen ve terör örgütü üyesi olduğu ifade edilerek yasal işlem başlatılmıştır. Bu işlemi kasıtlı bir itibarsızlaştırma süreci olarak görüyorum. Ya ilçe Seçim Kurulu görevini yapmamıştır ya da YSK görevini yapmamıştır ya da yürütülen soruşturmalar hakkaniyetli değil. İşlem yapılan insanların içinde devlet memuru dahi vardır. Konu ile ilgili bilgim bu kadardır. 'Kent uzlaşısı' bana değil şu anda Türkiye'nin mevcut siyasi gündeminde hükümetle yoğun diplomasi içerisinde bulunan DEM Parti yöneticilerine sorulmalıdır."
İmamoğlu, HDP eski Genel Başkan Yardımcısı, sosyolog Azad Barış ile ilgili de emniyette verdiği ifade kapsamında konuştu.
GİZLİ TANIK İFADELERİ
İmamoğlu'na Gizli Tanık İlke'nin, "2024 Yerel Seçimlerinde DEM Parti'nin seçimlerde CHP'yi desteklemesi için sağlanan para trafiği Murat Ongun tarafından gerçekleştirildi" yönündeki ifadesi de okundu. Para trafiğinin kim tarafından sağlandığı soruldu. İmamoğlu, şu yanıtı verdi: "Mehmet Ali Çalışkan ile 2018'de, adaylık dönemimde tanıştım. CHP ile çalışan değerli bir araştırmacıdır. Reform Enstitüsü, düşünce kuruluşu olarak geliştirmek arzusunda olduğumuz bir kurumdur. Ancak henüz etkin şekilde faaliyetlerde bulunmaya dönük planlama oluşturulamamıştır. Vakfın kurucuları arasındayım. DEM Parti ile CHP arasında bağlantı ve finans ilişkisini kurmakla ne Murat Ongun'un, ne Mahir Polat'ın, ne Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan'ın ilişkisi yoktur. Cumhuriyet ile yaşıt CHP'nin bir parti ile ilişki kurma konusunda dışarıdan bir kimsenin aracılığına da ihtiyacı yoktur. Gizli tanık uygulamasını da beyanlarını da kabul etmiyorum. Çoğunlukla uydurma, kumpas içerikli ve yalan ifadelerdir."
Gizli tanık ifadelerinin iftira ve yalan olduğunu belirten İmamoğlu, "Bahsi geçen bir kısım yakından tanıdığım insanların namusuna, şerefine ve haysiyetine hakaret içeren seviyesi çok düşük cümlelerle doludur. Yüce Türk yargısının böyle bir gizli tanık yöntemini tercih ederek 3 kez tarihi oy rekorlarıyla İstanbul'da seçim kazanmış, 16 milyon İstanbullunun belediye başkanını bunlarla muhatap etmesini derin üzüntü ile karşılıyor ve kınıyorum" dedi.
'YERLİKAYA'NIN KAYYUM OLARAK GÖREV YAPTIĞI DÖNEME DENK GELMEKTEDİR'
İmamoğlu'na, belediyede işe alınan 21 kişinin örgütlerle iltisaklı olduğu iddiasına da yanıt vererek, soruldu. "Bu konuda daha önce hakkımda yürütülen ve ne yazık ki savcılığını dönemin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun yaptığı ve ne ilginç tesadüf ki bahsi geçen tarihler arasında hem AK Parti dönemi hem de kayyum döneminde mevcut İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya'nın 6 Mayıs 2019'da kayyum olarak görev yaptığı döneme de denk gelmektedir. Dolayısıyla bahsettiğim sayın bakanın AKP ve İstanbul Valisi olarak görev yaptığı bu dönemlerde de bahsi geçen raporda olan iltisaklı kişiler tarafımızca tespit edilmiş ve kamuoyuyla paylaşılmıştır. Sonrasında İçişleri müfettişleri soruşturmalar yapmış ve hakkımızda dava açılmamıştır. Gizli tanık dinlemek yerine soruşturma dosyasını hazırlayan savcılık gerekli bilgileri ilgili yerlerden temin edebilir. MASAK Raporu'nda, Reform Vakfı'nın para transferi ilişkisinde bulunduğu şahıslardan Mesut Yeğen'in örgüt üyeliğinden yargılandığı anımsatılarak, vakfın neden bu kişiyle ilişkili olduğunun sorulması üzerine İmamoğlu, "Harp Okulu mezunu, Kuleli Askeri Lisesi mezunu ve TBMM grup başkan vekili olan arkadaşlarımla böyle bir vakıf kurduk. Mesut Yeğen, profesör ve siyaset bilimcidir. Basından ve televizyon programlarından tanındığını düşünüyorum. Öğrendiğim kadarıyla yargılandığı davada beraat etmiş ve 2021 yılında bu karar kesinleşmiştir. Vakfın yönetiminde yer almadığım için Yeğen'e niçin ödeme yapıldığına yönelik bilgim yoktur" yanıtını verdi.
İmamoğlu, tutuklanan Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer'in adaylık süreciyle ilgili bilgilerinin sorulması üzerine de "Esenyurt'ta belirlenen arkadaşımızın çekilmesine müteakip, Esenyurt ilçesinin demografik yapısına uygun olduğu düşünülen ve geçmişte benim danışmanlığımı da yapmış CHP üyesi Ahmet Özer, CHP Genel Merkezi tarafından aday gösterilmiştir. Bu süreçlerin tamamı Büyükşehir Belediye Başkan adayının tavsiyesi, il başkanlığının çalışma ekibine sunulması ve öneriyi olumlu bulması halinde MYK önerisi ile PM'de oylanarak karar verilir" yorumunu yaptı.
TUTUKLAMA TALEBİ İLE SEVK
İmamoğlu, Resul Emrah Şahan, Mahir Polat ve Mehmet Ali Çalışkan " örgüte yardım etme" suçundan; İmamoğlu ayrıca "suç örgütü kurma, ihaleye fesat karıştırma, rüşvet almak" kapsamında tutuklama talebi ile Sulh Ceza Hakimliği'ne sevk edildi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı açıklamasında, "Şüpheliler Ekrem İmamoğlu, Resul Emrah Şahan, Mahir Polat ve Mehmet Ali Çalışkan üzerilerine atılı silahlı terör örgütüne yardım etme suçundan tutuklanmaları istemiyle nöbetçi sulh ceza hakimliğine sevk edilmiştir. Şüpheli İmamoğlu, suç örgütü kurma, ihaleye fesat karıştırma, rüşvet almak kapsamında tutuklama talebi ile sulh ceza hakimliğine sevk edilmiştir" denildi.
TUTUKLAMA KARARI
İmamoğlu hakkında "yolsuzluk" suçlamasından tutuklama, "kent uzlaşısı" suçlamasından ise adli kontrol ile serbest bırakılmasına kararı verildi.
İBB Başkanı İmamoğlu'nun yolsuzluk suçlaması iddiasıyla tutuklamaya sevk eden İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, ikinci bir soruşturma olan "kent uzlaşısı"ndan adli kontrol talebinde bulundu.
Sulh Ceza Mahkemesi'nin İmamoğlu kararında şu ifadelere yer verilmesi dikkat çekti: "Mali nitelikli soruşturma kapsamında şüpheli Ekrem İmamoğlu'nun suç örgütü kurmak ve yönetmek, rüşvet almak, irtikap, hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetmek ve ihaleye fesat karıştırmak suçlarından tutuklanmasına, üzerine atılı 'silahlı terör örgütü'ne yardım etme suçundan kuvvetli suç şüphesi bulunmakla birlikte mali nitelikli suçlardan zaten tutuklanmasına karar verildiğinden bu aşamada gerek görülmemekle talebin reddine karar verilmiştir."